Serkan bu bölüme kadar genel çerçeve içinde hep bir buzdağı gibiydi. Sen Çal Kapımı diğer bölümlerde kısa kesitlerde de olsa o buzdağının eridiğine şahit olduk ama bu bölüm sanırım dönüm noktası; Engin ile dertleşti ^^ Jenerikte altı çizildiği gibi: “bu kız bana güzel hayaller gördürür” gerçek olmaya başladı, hemfikir misiniz?
(For my foreign followers, please go to select language section for google translate. On the top right side of the screen for desktop, Last line on the hamburger menu bar for mobile)
Hakkı verilmeyen bir gitar sahnesinden sonra (geçen haftaki bölüm yazısında yazmıştım, madem bu haftaki bölüm de bu sahne ile başladı bir kez daha yazayım) Eda Serkan’ın bir sırrını daha öğrenmiş oldu. Gecenin duygusundan çıkamadıkları için bir süre arabada kalmaları, akabinde Serkan’ın Eda’ya bu derece kendini açması hakkında yaşadığı şaşkınlık, gecenin anısına ona verdiği ‘pena’ güzel detaylardı.
Bunca duygusallığı takip eden gecenin sabahında yine dikkatimi çeken güzel bir detay geldi: “Evimize gidiyoruz.” Teknik olarak ekibe karşı söyledikleri yalan için bile olsa Serkan’ın ağzından “evimiz” kelimesini duymak Eda kadar benim de hoşuma gitti ^^ Ama Eda’nın o gülümsemesi çok tatlı değil miydi?
Eda aşkının farkına vardı. İmkansızlıklar içinde tek çözümü Serkan’dan uzaklaşma olarak bulsa da çok geç, o kaçsa da Serkan ışığa yönelen pervaneler gibi onun çekim alanına girdi bile. Düşünsenize adam ‘yok günü’nü bile kısa kesip sırf Eda’yı görebilmek için işe gitmedi mi?
Serkan’ın Eda’yı iş konusunda desteklemesini de seviyorum. Kontrolcü Serkan, Eda’ya şans verip gönlünce çalışabileceği bir alan yaratırken her şartta başarılı olmasını sağlamak için konunun uzmanlarından destek almasını da sağlıyor. Üstelik “Belki de neleri başarabileceğinin farkında değilsindir” cümlesi ile motive de ediyor. Serkan fandom, oley ^^
Selin ile baş başa yemek mi? Buna kalp dayanmaz, en iyisi televizyonu kapatalım. Ama bu yemek macerası Serkan’a dair bir şeyi daha gün yüzüne çıkarttı o da Eda olan ilişkisine olan güvensizliği: “Ben ona uygun değilim, muhtemelen benden bıkmaya başlamıştır”. Off be Serkan, Eda’yı kaybetmekten ölesiye korkuyorsun değil mi?
Bölümün en güzel sahnesi Serkan’ın doğum günü hediyesini almasını takiben Eda’yı yanağından öptükten sonraki afallamasıydı. Adam şoktan konu değiştirmek için araba konusuna atladı ya ^^ İşte tam o ‘ne diyeceğini bilememe hali’ çok tatlı değil miydi?
Bu arada Serkan’ın Melo yönlendirmesi ile değil, onun yanında olma istediğini dile getirerek, Eda’nın yerini kendi sorgulayarak çorbacıya gitmesini beklerdim. Üstelik Melo sırf Eda’nın yerini söylememiş, hediyeyi de söylemiş. Boşboğaz Melo! Bakkal keki ile çok doğum günü kutlaması yapmış biri olarak Serkan’ın ne dilediğini çok merak ediyorum. Bahisleri açıyorum, yazı altındaki yorum bölümüne tahmininizi yazmayı unutmayın.
Melo’yu esas kızın yakın arkadaşlarının en sevimli, en şaşkın olanından dizinin en sinir bozucu bir karakterine dönüştürme başarısını gösteren senariste alkış gönderiyorum. Her sahnesi daha az katlanılır oluyor. “2 + 2 = 4” kadar basit bir aritmetikle “Bu Kaan neden benim yanımda?”, “Bu kadar da tesadüf olur mu?” sorularına yanıt bulabilir. Kaan kim olduğunu saklamış olsa, biraz daha anlaşılır olurdu ama her şey bu kadar apaçık ortada iken kabul edilebilir değil. Pespembe düşlerden yere çakılması çok ağır olacak.
— berthe (@berthe_) August 27, 2020
Kaan ise en kötü yazılan kötü karakter olarak yerli dizi tarihine geçecek sanırım. Mümkün olsa bu ikinin sahnelerini ileri sarardım. Gerçi bu hafta bölümü televizyondan izlemedim, neden sarmadım ki? Son şans verdim diyelim…
Neyse ki yan karakterler kadrosunda Ceren çok tatlı da açığı kapatıyor. Pırıl kusura bakmasın. Engin ile Ceren’i daha çok yakıştırıyorum! Hatta Engin’in gönlü Pırıl’dan yana olsa bile, bu iş olmaz! Çünkü Pırıl’ın insanı yoran bir karakteri var ve hayat insansının onu yoran kişileri hayatına alması için çok kısa.
Eda’nın mesafeli duruşu onu adım adım Eda’ya daha da fazla sürüklerken aralarına kötü karakterimiz Kaan’ın oyunu girdi. Bölüm finalinde Serkan’ın yanındayım! Kendi eliyle Kaan’a tasarımı veremeyeceğine inanırım ama bu işte dolaylı da olsa Eda’nın parmağı olduğundan şüphelenmekte haksız değil. Ama tasarımın nasıl kopyalandığını öğrenmeye çalışırken konuyu ondan neden uzak durduğuna çekmesi de dikkatten kaçmadı. Aslında Serkan’ın tezi hiç de mantıksız değil, nereden bilsin Eda’nın duygularından kaçtığını, bu nedenle bilinmeyen bir nedenle tasarımı verdiği için duyduğu vicdan azabı nedeni ile Serkan’dan uzak durması çerçeveye fazlası ile uyuyor.
Sen Çal Kapımı Reytingleri ne güzel gelmiş. Öncelikle Total’de 7.57 ve AB’de 8.01 ile zirvede. Abc1’de ise 7.96 reyting ile ikinci.
İçimden geçenleri tweetinde paylaşan Berthe’ye teşekkürler..
Kapak fotoğrafını bölümden önce belirlemek ne kolaymış. Altan Dönmez arazi sahnelerindeki açılar ve ışık oyunları ile yine yeteneğini gösterdi.
Yazı başlığı nereden derseniz, dinleyin!
Sen Çal Kapımı bölüm yorumları ilk bölümden beri okumak için tıklayın .
Sen Çal Kapımı Fragman
Ve ben yazıyı yayına alana kadar fragman da geldi bile… Öncelikle tekrarlayayım; Serkan’ın tasarımın nasıl olup da çalındığını sorgulaması kadar doğal bir şey yok. Zaten dikkatinizi çekerim, Eda’yı suçlamadı, “Tasarıma nasıl ulaşmış olabilir?” diye sordu ki bu sorunun muhatabı elbette Eda olacaktı. Bu soruyu suçlamaya çeviren Eda’cığımın ta kendisi. Bizim çift bir süre birbirinden uzak duracak, bir araya geldiklerinde ise – bir ofis bir de ‘Sirius seni özledi’ sahnesi var sanırım didişecekler. Ama iki didişme arasında Serkan Eda’nın fotoğrafları ile teselli buluyor olabilir mi? Neyse gelecek bölüm dedektif Eda hem sözleşmenin nasıl basına yansıdığını hem de tasarımın nasıl çalındığını ortaya çıkaracak besbelli. Ve akabinde yine Serkan’dan uzak durmayı seçerse ilk itiraf Serkan’dan gelebilir diye düşünsek de Serkan eder yapar Eda’nın dengelerini bozarak Eda’nın ağzından ona karşı duyguları olduğunun lafını alır!