İzledim

SİYAH BEYAZ AŞK – Veda Etmem Ben Bu Aşka

Siyah Beyaz Aşk’a elbette bir yazı ile veda edilmeliydi…

Finale 1 Kala  Unutulmaz Sahneleri  de derleyen konuk yazarım Gözde ‘den hüzün serpiştirilmiş bir veda yazısı… AsFer’in büyülü masalına bir yolculuğa ne dersiniz?

 

Vedalar zor… Vedalar çok hüzünlü… Vedalar bir vazgeçiş… Şimdi söyleyin bana, ben Siyah Beyaz Aşk’a nasıl veda eder, nasıl ondan vazgeçerim? Bu büyülü masalı nasıl unutabilirim?

Elbet bir gün bitecekti Siyah Beyaz Aşk. Elbet bir gün O da final yapacaktı. Elbet bir gün vedalaşacaktık. Ama bu veda çok erken olmadı mı sizce de? Hangimiz AsFer’e doyabildik acaba? Hangimiz Güzel ve Çirkin’in bu muhteşem uyumunu daha bölümlerce seyretmek istemiyordu?

Final haberi geldiğinden beri çok üzgündüm. Ne yazık ki senaryodaki bozulmalar ve düşen reytinglerden dolayı buna ihtimal veriyor ama bir türlü konduramıyordum. Ama maalesef final kararı verildi ve dün akşam son kez saat 9’da Siyah Beyaz Aşk’la buluştuk.

2 . final fragmanında sadece AsFer ve mutluluk olmasından dolayı tedirgindim ve içimden “Mutsuz son mu olacak?” diye geçiriyordum. Ekran başına da bu ihtimale hazırlıklı olarak geçtim gönlümden geçen bu olmasa da.

Final bölümünü erken final mantığında değerlendirmek istiyorum. O yüzden kötü bir bölümdü diyemem. Her erken final gibi havada kalan konular, bekleyip göremediğimiz sahneler, fazla şey anlatabilmek için kısaltıldığı belli yerler vardı. Ne yazık ki bazı sahneler iyi yazılmamış, acele çekilmiş hissi verdi. Özellikle son dakikalarda ciddi ciddi heyecanlanabilirdik ama bu da mümkün olmadı. Yine de her zamanki gibi ekranda çok iyi bir İbrahim Çelikkol & Birce Akalay uyumu vardı ve bu uyumu son kez seyretmenin tadını çıkardım.

 

Bölüm boyunca beni en çok rahatsız eden şey Jülide oldu. Final bölümünde de maalesef bolca yer verilmişti karaktere. Geldiği ilk günden beri intikam motivasyonunu yetersiz bulduğum, karakterin oyuncunun üstüne oturmaması ve çok fazla sahnesi olmasından dolayı sevmediğim Jülide’yi finalde bu kadar çok görmekten hiç haz etmedim. Bir de karakter bölüm boyunca dengesiz davranışlar sergileyince iyice çekilmez oldu. Ama bu davranışlarıyla önce Vildan’dan tokadı yedi, sonra da Namık tarafından cezasını buldu. Vildan’a söylediklerinde haksız sayılmazdı ama bugüne kadar O’na hep tersini düşünüyor gibi davranmıştı. O yüzden de bu tokadı sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Bu olaylarla birlikte Vildan’ın yeniden aydınlanma yaşaması ise güzel bir noktaydı. Jülide’nin dayısı Cem ve İdil’i öldürdüğünü de Aslı öğrendi mi göremedik.

Geçen bölümün sonunda Ferhat’ın polisle işbirliği sonucunda tutuklanan Cüneyt yeni savcı ve Yiğit’in planıyla Namık’ı aradı ve O’na Yeter’in hastalığını söyledi. Bunun dışında bölüm boyunca O’nu bir daha görmedik. Ben açıkçası Cüneyt, Şahin Cigal cinayetini Ferhat’ın işlediğini savcıya söyler mi, acaba Ferhat düğünde ya da sonrasında içeri alınır mı diye endişe içindeydim ama neyse ki böyle bir şey olmadı. Gülsüm’ün bebeğinin Cüneyt’ten olduğu da birkaç kişinin arasında sır olarak kaldı.

Ferhat’ın Namık’ın öz oğlu olduğunu öğrenen Abidin, neyse ki Gülsüm bu sırrı öğrenmesin diye susmayı ve Yeter’in kararlarına karşı pasif kalmayı tercih etti. Zaten Yeter’in günahlarının bedelini hastalığıyla ödediğini düşünüyordu. Yeter’le hesaplaşmasının sonuna şahit olan Gülsüm’ü kolayca kandırdılar. Açıkçası ben Gülsüm de gerçeği öğrenip ne tepki verecek diye merakla bekliyordum ama senaristler aksini seçti. Gülsüm artık kimse annesini üzmesin istiyordu, kendisinin her şeyi unutup yaptığı gibi Ferhat da annesini affetsin istiyordu. Çünkü Yeter, Ferhat’ı kaybettiği için tedaviden vazgeçmiş, ilaçlarını da almıyordu. Sırf Ferhat Yeter’i affetsin diye 30 bölümdür turp gibi sağlıklı olan birine beyin tümörü koymak cidden garip. Bari birkaç bölümdür ara ara baş ağrısı olduğunu falan görseydik, daha inandırıcı olmaz mıydı? Haliyle bölüm boyu “Ferhat Yeter’in hastalığını öğrenecek mi, O’nu affedecek mi, O’na yeniden anne diyecek mi?” diye beklemeye başladık.

Aslı’yı hastaneye götüren Ferhat, Aslı ve bebeği kaybetme korkusuyla yüzleşti. Demek ki Ferhat’ın tamamen değişmeye ikna olması için çok büyük bir korku yaşaması gerekiyormuş. İnsan neden sevdiğinin kıymetini hep kaybetmekle karşı karşıya gelince anlar? Keşke daha evvel kıymet bilip Aslı’yı hiç üzmeseydi, O’na hiç git demeseydi, gitmesine izin vermeseydi…

Aslı tabii ki dizilerimizde bolca rastladığımız üzere her yaralı gibi yattığı yerde rüya gördü. Uzun yıllar sonra oğlu büyümüş, mutfakta pasta yaparken yanına gelen Ferhat’la çok mutluydu. Adını da Mert koymuşlardı. Keşke bu sahnede sesini duyduğumuz bahçedeki Mert’i ve oynadığı Ustura’yı da görseydik.

 

Siyah Beyaz Aşk Veda

Hazır kremanın ustası Aslı Aslan ve Ferhat Aslan. Ferhat’ı mavi-beyaz kıyafetler içinde görmek <3

 

Hem Aslı, hem Mert bebek hayata tutundular. Zaten bunca badire atlatan bebişin öleceğine hiç ihtimal vermiyordum.

Ferhat’ın Aslı’yı gizlice hastaneden çıkardığı sahne bölümün şüphesiz en güldüren sahnesiydi. Dilsiz doktorları oyalamak için numara yaparken kadın doğumculara denk gelince kahkaha dolu anlar yaşandı tabii.

 

Doktor: Biz kadın doğumcuyuz. Sizin 4. kata ortopediye çıkmanız lazım.

Dilsiz: Yahu okudunuz hepsini, bilmiyor musunuz doktor?

 

[wp_ad_camp_1]

 

Eve dönmelerinin ardından herkesin fragmanda görüp merakla beklediği sahnenin vakti gelmişti: Ferhat’ın evlilik teklifi.

Dünya tersine dönmüş, daha evvel hiç yapmadığı şeyleri yapan bir Ferhat vardı karşımızda. Bu beni hem şaşırttı, hem çok mutlu etti. Sofrayı elleriyle hazırladı. Aslı’nın sandalyesini çekip O’nu masaya oturttu, anlamlı ve romantik sözlerle evlenme teklif etti ve yeni bir yüzük taktı.

 

“Geçmişi değiştiremem belki, ama geleceğe dokunabilirim.”

“Beni adam yaptın, Ferhat yaptın.”

 

“Ferhat: Benimle evlenir misin? Sever misin?

Aslı: Evet.

Ferhat: Tak o zaman.”

 

Tabii son cümlede yine Ferhat’lığını göstermeyi ihmal etmedi.

 

 

Sofradaki yemekleri de Ferhat hazırlamıştı ve aralarında geçen konuşmada Ferhat’ın hayalinde kahvaltıcı dükkanı açmak olduğunu öğrendik. Bölüm sonunda onların bir kahvaltıcı açtığını görürüz diye bekledim ama maalesef böyle bir sahne yoktu.

Ferhat’ın O’nu affetmesinden yana hiç ümidi olmayan Yeter, Yiğitlerde kalıyordu ve beklediğimiz gibi Yeter’in hastalığını öğrenen Namık, O’nunla gizlice konuşmaya geldi. Namık madem Yeter’e bu kadar değer veriyordu, bunu daha önce göstermeliydi. Yeter de önce Namık’ı terslese de ardından O’nun birlikte kaçma teklifini kabul etti. Benim aklımaysa “Acaba Namık’ı öldürmeyi mi planlıyor?” sorusu düştü. Ertesi gün eve eşyalarını almaya giderken O’na Namık’ı yakalama planından bahseden Yiğit’e de bu olaydan bahsetmeyip “Herkes hak ettiğini bulacak.” demesi kafamdaki bu soruyu doğrular nitelikteydi.

Onlar eve gelirken AsFer bebek odası için hazırlık yapıyordu. Aslı Ferhat’a rüyasından bahsetti ve bebeğin adını Mert koymaya karar verdiler. Birlikte duvarları maviye boyadılar. Odayı nasıl dekore edeceklerine dair hayaller kurmaları, yeni adımlar atmaları o kadar güzeldi ki…

Yeter Yiğitlere taşınmak için eşyalarını almaya geldiğinde Ferhat bu duruma kayıtsız kaldı ve O’na engel olmadı elbette. Bu konuda Aslı’yı bile dinlemiyordu maalesef. Ben ancak hastalığını öğrenirse O’nu affeder diye düşünüyordum zaten. Yeter’le Yiğit gidecekleri sırada Ferhat yanlarına gelince bir an umutlandım ama Ferhat aile arasındaki düğün yemeğine annesinin davetli olmadığını ısrarla söylemesiyle beni yine şaşırtmadı. Üstüne Yeter yere düşüp bayıldı ve Ferhat bu durumda hiç hamle yapmadı. Artık değişen Ferhat, yemeğe davet etmemişti tamam ama, böyle bir durumda kendini tutamaz diye bekliyordum. Haliyle Ferhat ve Aslı da Yeter’in hastalığını ve tedaviyi bıraktığını öğrendiler. Ama Ferhat beklediğimin aksine yine Yeter’e karşı yumuşamadı. Gülsüm haklıydı, Ferhat’ın inadı, gururu O’na engel oluyordu. Ama ben Ferhat’ı anlıyordum. O’na yalan bir hayat yaşatan annesini affetmesi istese bile kolay değildi. Ama emindim içten içe seviyordu annesini, bile bile ölüme gitmesine müsaade etmeyecekti. Sonunda beklenen oldu, Ferhat O’nu affetti ve nihayet yeniden anne-oğul olmanın ilk adımını attılar. Hangi evlat annesinden vaz geçebilirdi ki?

 

“Şimdi anne olma zamanı. Öyle kaçıp gitmeyi aklının ucundan bile geçirme, buna izin vermem. Bizim sana ihtiyacımız var.”

 

Ardından akşamki düğün yemeği için Aslı ile Ferhat’ın normal çiftler gibi gelinlik-smokin bakma sahnesi çok keyifliydi. Bu sahnedeki öpüşme de tüm bölümler içindeki en gerçek, en doğal öpüşmeydi bunu da söylemeden geçemeyeceğim.

Nihayet düğün akşamı Ferhat kardeşleriyle de yeni bir sayfa açtı. Bölümler boyu içten içe sevdiğini ama bunu gösteremediğini bildiğimiz Gülsüm’den artık O’na gerçek bir ağabeylik yapmak için izin istedi. 3 kardeşin birbirine sımsıkı sarılması bölümün en güzel anlarından biriydi benim için.

Ve sonunda bölümün en heyecanla beklediğimiz anı geldi: Aslı ile Ferhat’ın düğünü. Gerçekten de çok güzellerdi. Her zamanki gibi çok uyumlulardı. Ekran karşısında Ferhat’ı böyle gören çoğu kadın seyirci erimiştir eminim. İlk dans için seçilen şarkı ise olabilecek en doğru seçimdi bence: Fark etmeden.

“Fark etmeden senin olmuşum.”

 

 

Tabii ki doya doya düğün sahnesi seyretmek mümkün olmadı. Dizilerimizde illa çoğu güzel sahnenin sonunda kötü bir olay patlak vermek zorunda zaten. Bari düğünü biraz daha uzun görseydik. Masada hep birlikte yemek yemelerini, biraz daha konuştuklarını görseydik ne güzel olurdu. Tabii ki bizim sahnemizi mahveden de beklendiği üzere Namık oldu. Yeter Namık’la buluşup suçlarını itiraf ettirmeye gitti. Biz Namık suçlarını itiraf edip yakalanacak diye beklerken Namık’ın başka bir planı ortaya çıktı. Kendisi Ferhat’ı kaybettiği için Yeter de kaybetsin istiyordu ve önceden benzin döktüğü evi ateşe verdi. Tabii Yiğit ve yeni savcı ile konuşmaları dinleyen Ferhat beklediğimiz gibi dayanamadı ve annesini kurtarmaya gitti. Her ne kadar pek duyulmasa da bu sahnede ilk defa Yeter’e “Anne” dedi. Bunu ancak internette böyle olduğunu duyup sahneyi tekrar seyrettiğimde anladım. “Anne çık dışarı.” demiş Ferhat. Keşke anne lafını daha iyi duyulur bir şekilde söylese ve peşinden Yeter’in buna verdiği tepkiyi de görseydik. Bütün bölüm beklediğim an heba edilmişti. Bir de Yeter’in benzin kokusunu o ana kadar fark etmemiş olması da çok tuhaftı, tıpkı Aslı’nın geçen bölüm gaz kokusunu duymaması gibi. Ferhat yanan evden Namık’ı da çıkartmaya çalıştı, Namık ise kendisine baba demediği için Ferhat’ı da kendiyle yakmaya. Ama bu mücadelen galip gelen tabii ki Ferhat oldu ve gelinliği ile O’nu merakla bekleyen Aslı’sına koştu. Namık’ın sonuysa diri diri yanmaktı. Bu sahnede Ferhat’a bir şey olacak mı diye endişelenmemiz gerekiyordu ama ben bunu hissedemedim. Sahnede bir şey eksikti sanki. Açıkçası Namık’ın babalığının ne kadar kötü olduğunu bu sahnede bir kez daha gördük. Evladın sana baba demiyor diye önce annesini sonra O’nu da kendinle birlikte yakmaya kalkmak ancak hastalıklı bir beynin düşüncesi olabilir. Hep derim Ferhat’ın bir tek babası var, o da Berber Necdet.

 

[wp_ad_camp_1]

 

Ve masalın sonu gelip çattı. 6 ay sonra Mert Barış bebek doğmuş, bahçede ailecek kutlama yapıyorlardı. Lohusa şerbetimiz de vardı. Zamanlama itibariyle 40 mevlidi olduğunu düşündüm. Vildan, Özge, yeni savcı bile ordaydı ancak Handan yoktu. Usta oyuncu Kadriye Kenter’in canlandırdığı Handan’ı bölüm boyu hiç görememek üzdü. Tamam aileye yeniden kabul görmedi, en azından bölüm içinde görebilseydik. Gülsüm ve Abidin’in de bebek beklediği haberi de sahnenin güzel anlarındandı. Bu arada bölümler boyu simsiyah giyinen Ferhat’ın final sahnesinde beyaz üst üzerine ceket giymesi de gözlerden kaçmadı. Dizi ailenin hep birlikte fotoğraf çekilmesi ile son buldu. Fotoğraf çekilirken Aslı ile Ferhat birbirlerine öyle güzel, öyle aşkla bakıyorlardı ki o an hiç bitmesin istedim. Ama her masalın bir sonu var elbet… Bizim masalımızınki de çok mutlu bir son… Ben, bu aşk masalını hiç unutmayacağım, o yüzden Siyah Beyaz Aşk’a veda etmiyorum. Aslı ile Ferhat yeni bir masala yelken açtılar, onları o masala uğurluyorum. Birbirinize iyi bakın Güzel ve Çirkin.

 

Siyah Beyaz Aşk Veda

Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.

 

 

*Bu hikayenin yaratıcıları ve ilk 5 bölümün senaristleri Eylem Canpolat & Sema Ergenekon’a,

senaristlerimiz Erkan Birgören, Banu Tekcan, Duygu Nişancı, Pelin Taran’a;

yönetmenlerimiz Yasin Uslu, Emir Khalilzadeh, Altan Dönmez, Orkun Çatak ve Koralp Gümüş’e;

muhteşem müzikleri için Yıldıray Gürgen’e;

başta İbrahim Çelikkol ve Birce Akalay olmak üzere tüm oyuncularımıza;

kamera arkasındaki tüm emekçilere;

en çok da haftalar boyu bıkmadan usanmadan Siyah Beyaz Aşk’ın arkasında durup en büyük desteği veren, sosyal medyada her gün günün en çok konuşulan işlerinden biri olmasını sağlayan AsFer fandom’a  çok ama çok teşekkürler <3

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap