Siyah Kalp 4. Bölümü ile ekran yolculuğuna devam ediyor. Gözde‘ nin kaleminden bölüm analizi. Keyifli okumalar ^^
Geçtiğimiz bölümü Sumru’nun Nihayet’e gerçeği itiraf etmesiyle noktalamıştık. Böylece Sumru ilk defa birine Nuh ve Melek’in kendi çocukları olduğunu sesli dile getirmiş oldu. Geçtiğimiz haftanın analizinde yazdığım gibi Nihayet’in bu çocuklardan da hamilelikten de Sumru’nun Halil ile ilişkisinden de haberi yokmuş. Haberi olsaydı herhalde “Babaları Halil mi?” diye sorardı. Analizdeki bir öngörüm daha doğrulandı ve Sumru’nun öğretmen olduğunu, tayini çıktığı için Aksu’da bulunduğunu öğrendik.
Sumru ile ilgili duygularım hala gel gitli. Bir an onu anlıyorum, bir an ona öfke kusmak istiyorum. Bir yandan da iyi ki ikizleri bırakıp gitmiş, onları da Nihayet gibi bir anneanne yetiştirse asla böyle iyi yetişmiş, güzel ahlak sahibi, vicdanlı gençler olamazlardı diyorum. Öyle vicdanlılar ki Sumru’nun onları susturmak için ilk oynadığı yer vicdanları oldu. Samet ağır hastaymış, ölürmüş, raporlara baksınlarmış falan filan. Meğer Sumru da Samet’in hasta olmadığını biliyormuş. Valla ben o da gerçeği bilmiyor, kocası için endişeleniyor sanmıştım. Ne kadar safmışım… Sevilay’ın evlatlık olduğunu ona söyleyen adam bunu mu söylemeyecek? Bu yazıyı okuyan kanser hastası veya yakını olanlardan özür diliyorum ancak ben hiç bu kadar etli butlu, dipçik gibi üçüncü evre kanser hastası görmedim ki ikizler de benimle aynı fikirdeler.
Aslında bu gerçeğin açıklanmasının gecikmesi benim hoşuma gidiyor. Ben bu tip büyük sırların ortaya geç çıkmasını daha tansiyon artırıcı bulanlardanım. Şimdi Nuh gidip gerçeği Samet’e söylese seyirci olarak bizlerdeki o “Gerçeği ne zaman öğrenileceğine dair heyecan, beklenti, merak” puf diye sönecek. Aynı şey Sumru’nun ikizleri neden terk ettiği konusunda da geçerli.
Sumru, Samet ile evlenirken adamın en önemli koşulu dürüstlükmüş. E madem öyle Sumru çocuklarını söyleseydi, onları yanına alsaydı, onlara da böyle güzel bir hayat sunsaydı. Ona engel olan şey ne? Melek ile Nuh’u terk etme sebebi mi? Onları aslında hiç doğurmak istememiş olması mı? Babalarının başına bela olma ihtimali mi? Her ne sebep çıkarsa çıksın hiçbir neden Sumru’yu aklayamıyor. Devamlı ailem dağılır nidalarıyla ortalıkta geziyor ancak o çocuklar da onun ailesi değil mi?
Ben Nuh ve Melek’in gerçeği öğrenmek gibi bir dertleri olmadığına katılmıyorum. Sadece öncelik sırasında birinci sırada değil hepsi bu. Çünkü Sumru’nun tavırlarından sonra ondan alınacak intikam birinci sıraya yerleşti. Sürekli onun gözünün önünde olup tedirgin etmek, kendileri gibi onun da acı çekmesini sağlamak ve onları ailesine söyleyip bedel ödemesini istiyorlar. İstesinler, hakları. Duyacakları gerçek ne olursa olsun da bunları yapmalılar, asla vazgeçmemeliler. En haklı neden bile yaklaşık otuz sene çektiklerine değmez.
Benim gözlemim dizide asıl siyah kalpli olan kişi Nihayet. Onun derdi Sumru’nun ailesi dağılırsa yaşayacağı üzüntü değil. Onun derdi kızı değil, direkt kendisi. Gerçek bir Şansalan olmadığı halde yaşadığı hayat standartlarını kaybetmekten öyle korkuyor ki. Belki Sumru’nun aklında bile yokken onu zamanında Samet ile evlenmesi için teşvik eden de kesin o. Mesela Sumru biraz cesaretlendirilse ikizlerini kabullenebilir duruyor. Ancak Nihayet onu öyle bir manipüle etti ki Sumru’nun kafasında çocuklar olduklarından bambaşka bir hale geldiler. Nihayet herkesi kendisi gibi çıkarcı, paragöz sandığı için ona göre Nuh Sevilay’a, Melek de Cihan’a bir amaç uğruna yaklaşıyorlar. Sumru kabul etmezse bu yoldan aileye girmeye çalıştıklarını, müttefik toplama peşinde olduklarını düşünüyor. Kalplerinden gözlerine yansıyan o saf duyguları göremeyecek kadar siyah kalpli bir şeytan.
Nihayet, Melek’in artık onun odasında kalmasını istemedi ya orada söyledikleri dikkat çekiciydi. Melek’in onu öldürmekten ne gibi bir çıkarı olabilir? Sumru’yu da kendisi gibi annesiz hale mi getirecek böylece? Madem cani olduğunu düşünüyorsun direkt işten çıkar, evden uzaklaştır. Ben Nihayet’in Cihan’ın hasta annesini onun aynı tarif ettiği biçimde öldürmüş olduğunu düşünüyorum. Hatta büyük ihtimalle bu gerçekten Sumru’nun bile haberi yok.
Ben ciddi ciddi bu Nihayet’ten korkmaya başladım. Kadının manipülasyon seviyesi başka bir boyutta. Umarım Nuh ve Melek, anneannecilik tavırlarına kanıp da onun oyununa gelmezler. Yalnız Nihayet üzüntülü, şefkatli anneanne pozları keserken Allah affetsin çok güldüm. Çok iyi rol yaptı yani, benim saf ikizlerim eğer ona inanırlarsa onlara hiç kızamam… Acaba Nihayet onlara iyi anneanneymiş gibi davranarak ne planlıyor? Fragmanda Nuh’un orada polisler tarafından götürüldüğünü ve Nuh’un Nihayet’ten şüphelendiğini anlıyoruz. Acaba Nihayet tam tersi şüphe çekmemek için mi bu şefkatli anneanne pozlarını kesti? Sevgili Işıl Yücesoy kesinlikle harika bir oyuncu. Gerçek hayatta bu kadar tatlı bir insanın bu kadar kötü birini böyle iyi canlandırması yeteneğinin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Unutmadan, ikizleri oynayan Aras Aydın ve Hafsanur Sancaktutan da her hafta beni kendilerine hayran bırakıyorlar. Aras Aydın geç parladı ama sonunda hak ettiği değeri görüyor. Hafsanur Sancaktutan’ın da önü çok açık, kendini geliştiriyor.
“Annenin yerini kimse tutmuyor.”
Melek ile Cihan sahneleri ilk defa tam anlamıyla doyurucuydu. Aynı yerden yaralı bu iki genç ilk defa karşılıklı oturup havadan sudan değil, derin bir diyalog kurdular. İkisi de annesiz büyümüşler ve bir şekilde hep yalnız hissetmişler. Cihan, Melek’in de annesiz büyüdüğünü öğrenince ona kendini çok daha yakın hissetti. Onu ilk gördüğü gün tutuluvermesinin sebebi belki de istemsizce aynı yerden yaralı olduğunu hissetmesidir. Bana göre ikisi de bu yüzden, içlerindeki o tarifsiz sevgi eksikliğinden birbirlerini böyle hızlı sevip bağlandılar.
Cihan’ın annesi 5 yaşında ölmüş ancak onun daha emzirildiği zamandan beri hasta olduğu için anne şefkatini, merhametini hiç hissedememiş. Bunu ona gösteren Sumru ve Enise Abla’nın yeri bu yüzden onda başka olmuş. Normalde çocuklar üvey annelerini sevmezler, hatta yerinde başkası olsa annesinin ölmesinden de Sumru’yu suçlardı ancak Cihan tam tersi Sumru’yu sevmiş. Anne boşluğu yüzünden evinden uzakta büyüse de ailesinden geri kalanları hayatının en değerlisi saymış. Hataları unutmamış ama yine de ailesi için kendinden vazgeçecek kadar da derin bir sevgiyle dolu. Yine de duvarlı bir karakter bence ve sevdiklerinin yanında ne kadar neşeli görünse de o duvar hep var sanki. Cihan’ın duvarlarını yıkmasını ve sadece kendi istediği gibi davrandığı günleri dört gözle bekliyorum.
Ben bu dertleşme sahnesinde Cihan için çok üzüldüm. “Kimse ‘Nasılsın?’ bile demedi.” dedi ya, kalbim sızladı. Bir de üstüne kimsenin samimi olarak umursamadığı bu adam ailesi için istemediği biriyle evlenmeyi kabul etti. Cidden Cihan’ın bu fedakarlığına değmezsiniz, hiçbiriniz bunu hak etmiyorsunuz. Cihan siz şaşalı hayatınızı devam ettirin diye kendinden vazgeçecek, sizse ona en ufak değer vermeyeceksiniz öyle mi? Cihan’ın yerinde olsam bu aile için kılımı kıpırdatmam. Herkes hatalarının bedelini ödemek zorunda, Samet de o kadar borcu yapmasaymış.
Melek’in Sevilay ile zoraki evliliği öğrenmesi de iyi oldu ancak buna rağmen çizgisini, duruşunu bozmaması da çok hoşuma gitti. Özellikle her ne olursa olsun parmağındaki yüzüğü vurgulaması önemli. Demek ki anlaşmalı evlilik gerçekleşse asla yasak aşka sıcak bakmaz, sakın karakteri çizgisinden çıkarıp ilkesiz birine dönüştürmeyin. Gerekirse Melek Cihan’ın istediği gibi onu beklesin ama bu sözlerini de yutmasın.
CihMel’in mutfaktaki sahnesi ne kadar tatlıydı öyle. Mesut da bütün çiftlerin baş shipper’ı resmen. ^^ Melek, Cihan’ın pişmiş havuç sevmediğini öğrendiğine göre ona içinde pişmiş havuç olmayan bir yemek yaptığını görmek isteriz değil mi? Sahne o kadar sıcaktı ki sanki böyle iki sevgili veya taze evli havasındaydılar. Şu evlilik saçmalığı olmasa belki Melek de o sofraya oturur, Cihan ile karşılıklı yemek yerdi. Sevdiğine elleriyle turşu yedirdiğini görmek tatlı olurdu.
Melek Cihan’a babasının öldüğü yalanını söyledi. Devamlı hapse girip çıkan bir babası olduğunu söyleyemeye utandı besbelli. İlk bölümde babaannenin evinde olmadığına göre şu anda da hapiste olmalı. Eminim ki çok yakın bir zamanda Nuh ve Melek’in babası Halil diziye dahil olacak. Hikayeye bayağı bir ivme katacak bu karakterin 10. Bölümden önce diziye katılacağını düşünüyorum. Belki başta birkaç bölüm hapiste görürüz ancak onunla bir an önce tanışacağımızı düşünüyorum. Melek’in Cihan’dan saklamak zorunda kaldıkları gittikçe artıyor. Önce annesi, şimdi de babası. Doğrusu Cihan’ın tersi pis olduğu için gerçekleri öğrendiğinde vereceği tepkiden bayağı korkuyorum. Melek’i anlayabileceğine inansam da ilk başta parlayacağını, yakıp dökeceğini düşünüyorum.
Nuh ve Sevilay sahnelerini yüzümde şapşal bir gülümsemeyle seyrettiğim doğrudur. Nuh’un şapşal aşık hallerini ve Sevilay’ın hüzünlü yüzünü bu adamın güldürmesini çok seviyorum. Sevilay bir kez daha konaktan kaçarken yanında Nuh vardı. Nuh’un Sevilay için her daim gemileri yakmaya hazır olması aslında çok anlamlı ancak bir yandan da Sumru’dan intikam süreci için çok tehlikeli. Onun Sevilay’ın konaktan kaçmasına ve Ankara’ya gitmesine yardım etmesi büyük cesaret örneğiydi ve eğer yardım ettiği anlaşılsa umurunda olmazdı, Nuh Sevilay için bunu çoktan göze almıştı. Aynı şekilde konağın balkonunda sarıldıklarında da hiçbir şeyi gözü görmedi. Ama Nuh’un konaktan kovulması Melek’in de konakta kalmasını zorlaştırırdı. O yüzden biraz daha temkinli davranmakta fayda var. Bak Nihayet’e yakalanmaları uzun sürmedi.
Nuh, Sevilay’ın Cihan’ı sevmediğini bilmiyor mu da hastanede sarıldıklarında kendi kendine kurup uzaktan onları seyredip göz yaşı döküyor? O anlarda onu sarsıp kendine getirmek ve Sevilay’ın sevdiği adamın kendisi olduğunu hatırlatmak istedim. Yahu kıza kalp krizini haber verdiklerinde bile doğruluğunu teyit etmek için seni arıyor, çünkü bu kız konaktan sadece sana güveniyor, anlamıyor musun a benim saf oğlum? Nuh’un hastanede Hikmet’in kalp krizinin oyun olduğunu duyup bunu saklamadan Sevilay’a söylemesi de iyi oldu. Sevilay’ın bu yalana karşılık Cihan ile yaptığı o 6 ay evli kalma anlaşmasına rağmen nikah masasında “Hayır.” demesini bekliyorum. Evliliğin gerçekleşmesi demek ona bu yaşatılanın mükafatlandırılması anlamına geliyor. Aksine Hikmet yaptığının cezasını çekmeli.
Şunu da söylemem lazım. Dizinin senaryo akışında gördüğüm en büyük sorun Sevilay ile Cihan arasındaki zoraki evlilik meselesi. Bu evlilik ve ona dair şeyler her hafta bölümde büyük yer kaplıyor. İşin kötüsü sanki dizinin odak noktası bu evlilik. Önümüzdeki bölümde nikahta bu yoldan dönülerek konunun tamamen kapatılmasını umuyorum. Ayrıca tekrar ediyorum anlaşmalı evli çift ve yasak aşk dörtgeni seyretmek istemiyorum. Seyircinin hikayelerinden etkilenip kalkıp sete geldiği bir ortamda seyirci ile karakterlerin bağını koparmaya hiç gerek yok.
Hikmet’e pes diyorum. O nasıl inandırıcı kalp krizi numarasıydı öyle, vallahi başta inandım yalan yok. Hikmet’in sırf konağa geri dönüp evlenmeyi kabul etsin diye Sevilay’a yaşattığı şey çok ağır. Ben bu bölümde onun evladı gibi büyüttüğü bu kıza sevgi beslemediğini anladım. Sevgi böyle bir şey değil çünkü. Annesi olarak kızının zengin bir hayatta, artık sefalet içinde yaşamamasını istemesini belki anlayabilirim ama bunu asıl kendi rahatı için isteyince işin rengi değişiyor.
Bir konuda daha Hikmet’i tam olarak anlayamıyorum. Madem Sevilay’ın öz babası çok zengin, neden onu illa Cihan ile evlendirmek istiyor? Bu durumda maddi açıdan Şansalanlar’a ihtiyaçları yok ki. Benim tahminim Hikmet, evlilik olmazsa Sevilay’ın bunca yıl öz babasını ondan sakladığı için kendisine tepki gösterip mirastan para koklatmayacağını düşünüyor. Bir de Hikmet babasının onu kovduğu konağın hanımı olma derdinde. Evlilik gerçekleşmediği sürece de bu asla mümkün değil. Hoş, bence gerçekleşse de kimse ona hanımlığı bırakmaz. Sevilay’ın babası Celal Bey’in sağlık durumundan bahsedilirken bir anda uyanabileceği söylendi ya kesin o da iyileşip Kapadokya’ya gelecek. Benim asıl merak ettiğim Sevilay’ın öz annesi kim ve o da sağ mı?
Ben Tahsin’e çok üzülüyorum ya. Onun derdi hakkı olan hayatı yaşayamadığı için Şansalar’ın mallarını bir bir almak değil. O annesiyle kendisine vurulan damganın, senelerce çektiği acıların derdinde. Geçen hafta babasının günahını Samet’e ödetmek istemesini eleştirmiştim. Flashback’ten öğrendik ki Hikmet ve Samet de onunla p.ç diye alay etmişler. Ancak yine de onlara kızamayız, çocuklarmış çünkü. Yaptıkları şeyin ne kadar yanlış olduğunun farkında bile değillerdir. Yani nereden bilebilirlerdi ki Tahsin büyüdüğünde kalbinde, ruhunda açacakları tahribatı? Tahsin’in çocukluk travmalarında yer eden Hikmet ile aşk hikayesi benim için ilgi çekici. O yüzden umarım Hikmet ile kardeş çıkmazlar. Artık kim Şansalan çıkmaz ona da senarist karar versin. Bilmeden kardeşine kur yapan Hikmet seyretmek çok tatsız.
Tahsin’in otele gelişi tabii ki tesadüf değildi. Henüz görmedik ancak içeride adamı da olabilir. Çünkü aranan tropik meyveyi onun getirtebiliyor olması, o gün karşılarına çıkması bayağı büyük ve planlı bir tesadüf gibi duruyor. Özellikle Cihan Tahsin’i çok sevdi. Bence ilişkileri bir seferle sınırlı kalmayacak ve işlerde bir ortaklık, bir iş birliği göreceğiz. Tahsin küçükken konakta kaldığına göre neden Samet bu ismi duyunca onu tanıyor olabileceğini düşünmedi? Bu isim ona hiç mi bir şey çağrıştırmadı? Bakalım ne zaman dikkatini çekecek?
Esat için en uygun cümle kesinlikle şu olur: Nato kafa, Nato mermer. Bir insan hiç mi akıllanmaz? Şimdi de top modellerin otelde kalacak olmalarına, Cihan’ın bu başarı ihtimaline taktı. Ama unuttuğu şey Cihan’a taktığı çelmeyi aslında babasına ve ailesine takmış olduğu. Ben Cihan’ın Amerikalılar işini bozanın Esat olduğunu öğrendiğinde sadece ona gözdağı vermekle yetinmeyeceğini düşünmüştüm. Cihan belli ki ağabeylik yapmak istedi ancak Esat onun bu iyi niyetini hak etmiyor. Ne yazık ki Esat hapis görse bile durulmaz, daha çok çekeceğimiz var.
Kınada Harika’nın yaptığı şey yenilir yutulur cinsten değildi. Sevilaycığım tokat için ellerine sağlık. Cihan’ın Sevilay’a yapılana tepki göstermesi kadar doğal bir şey yok. Zorunlu nişanlı olması bir yana o aileden biri. Ona gelen kötü söz aileye de gelmiş oluyor. Esat’ın da tokat yediği için Harika’yı koruması bana garip gelmedi, sonuçta Harika onun kardeşi. Ağabeyler kardeşi doğru mu yanlış mı yapmış diye düşünmez, direkt korumacı olurlar.
Samet’in ev hapsi, telefona el koyma cezası Harika’nın bu yaptığı için o kadar yetersiz bir cezaydı. Ortada çıplak görüntü falan olmayabilir ama bu yine de bir genç kızın namusuna söz getirecek bir hareket. Şansalanlar’ı pek sevmediğimden ailenin rezil olması falan umurumda değil, burada önemli olan Sevilay için edilen sözler. Harika için otelin mutfağında çalışma cezası daha iyi. Sürünsün de görsün dünyan kaç bucak. Nihayet torunlarını aşırı şımartmış ve hiç iyi yetiştirememiş. Umarım karakterlerde iyi yönde gelişme görürüz.
Bünyamin’in devamlı Nuh ile uğraşmasından çok sıkıldım. Adam yangında Sumru’yu kurtardığı andan beri taktı. Resmen kendi yetersizliğinin acısını Nuh’tan çıkartmaya çalışıyor. Nuh senin gibi kalkıp millette konağın kızının dedikodusunu yapmıyor yalnız. Onu eleştirilmeden önce bir kendine baksın. Nuh’un kim olduğunu veya Sevilay ile Nuh yakınlaşmasını ilk öğrenenlerden biri Bünyamin olursa şaşırmam. Bu arada Bünyamin’e ne kadar gıcık oluyorsam eşi Canan’ı da o kadar çok seviyorum. Çok doğal ve komik bir karakter.
Siyah Kalp bu hafta bana göre şimdiye kadarki en iyi bölümüyle yayındaydı. Yayınlanan fragmanların ardından 5. Bölümü nasıl büyük bir merakla beklediğimi bilemezsiniz. Bölümdeki olay sıralamasını tam kestiremiyorum, umarım Melek Cihan’a söylediği nişanlı adamla olmaz sözlerini yiyip de elini tutmaya kalkışmamıştır. Nuh’un üstüne yıkılmaya çalışılan cinayet kimin acaba? Benim aklıma Berk geldi. Bir de nikahta ya Sevilay “Hayır.” Desin ya da kaosa neden olacak biri geliversin.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki siz bu bölümü nasıl buldunuz?
Göz atmanızı öneririz: Siyah Kalp Bölüm Yorumları