Bu yazıyı okuduğunuza göre Son Yaz özlemi ile ekran karşısına geçenlerdensiniz. Ama reyting sonuçlarından anlaşılıyor ki, 2 haftalık arada izleyenlerin bazıları Cuma akşamı televizyon açmayı unutmuş. Üzdü! Son Yaz 19. bölümü reytingleri, Total’de 3,75 reyting ile 8., AB’de 4,06 reyting ile ABC1’de ise 4,32 reyting ile 5. oldu. Bölüm yorumu Elma Şekeri‘nden…
Bekle bekle neredeyse artık dizinin varlığı unutacaktık ki; sonunda Son Yaz ekibi tam kadro sağlıkla ekranlara döndü. “Sakın sağlık bu ne yapsalardı” diye hemen duyar kasmayın sevgili okuyucu… Oyuncularının enerjisiyle, senaryosuyla, bir de üzerine Ege’nin muhteşem doğasıyla hem heyecanlı hem de tatlı tatlı gülümseten bir dizi bulmuşuz şurada. Ama Fox TV enteresan bir şekilde o kadar ne alaka diyeceğimiz diziye sürekli tekrar veriyor, kolaj yapıyor, sürekli hafızada tutuyor nedense iş Son Yaz’a geldi mi bir minimalist ve seçiciler ki sormayın. Yani benim atarım Fox TV’ye…
Ama gerçekten siz söyleyin şu Akgün’ün Selim Savcı korkusunu, bu korkuya rağmen Yağmur’un peşinden ayrılamayışını, Selim Savcı ile Canan yengemizin gizli flörtleşmesini özlememiş miyiz?! Ben Soner ve Naz’ı da özledim ayrıca…
Akgün sonunda Selim Savcı korkusuna rağmen aşkına sahip çıkmaya karar verdi ve #baştacım dedi de eğlencenin dozunu yine katlandı. Akgün’e bak sen; bundan sonra yeni görevi sevgilisini memnun etmekmiş. Sen hangi yüreği yedin Akgün’cüm?!
Hele o Akgün ile Altay’ın kız arkadaş ile ilk buluşma sohbetlerine Selim Savcı’nın dahil olması ve bilmeden Akgün’e kızıyla ilk buluşma için süper fikirleri birer birer ortaya atması efsaneydi. Akgün’ün bir de onları not almasında motivasyonu ve saflığı ise izlenmeye değerdi. Savcı’nın taktikleriyle kızını ilk buluşmaya çıkardın ya, helal olsun sana Akgün…
Ama asıl efsane sahne; Akgün’ün Yağmur’un en sevdiği filmi, açık hava sinemasında, vanilyalı dondurma eşliğinde romantik romantik izleme planını Selim Savcı’nın eliyle koymuş gibi bulup bir de bu romantik plan fikrini kendisinin Akgün’e verdiğini keşfetmesi oldu.
-“Şu an seni çok pis seviyorum.”
-“Ben de.”
Akgün Yağmur ikilisi siz yatın kalkın anlayışlı ebeveyn olmada şampiyon insan Canan Yengemize şükredin. O olmasa Akgün’ün vanilyalı dondurmasını Selim Savcı’ya kaptırarak bu işten kurtaramazdınız…
Tabii bu romantik planın mimarları Naz ve Soner ikilisini es geçmek olmaz. Akgün tam buzları eritmelerini sağlıyordu ki; çok affedersiniz “gevşek” ağızlı Eray’ın Naz’ın annesine giderek, “kızınıza sahip çıkın” gibi saçma sapan uyarısıyla yer yerinden oynadı. Soner’in içindeki Bay Hyde daha hava kararmadan olmadan ortaya çıkıverdi. Emel’in Eray’a “sana ne benim kızımdan” diye yallah çekmesi gibi bizden de bir “Sana ne Eray, sanaaa ne”…
Eray’ın Naz ile Soner’in durumunu Emel’e anlatmasını ve ortalığı karıştırmasını duyan Soner tabii kuşandı makinesini… Bu makine de ne anlamsız bir kelimeyse mafya dizisindeyiz sanki…! Soner’i çoğu kez olaylar bu noktaya getiriyor da, sanki Naz’ı kendine yakıştıramama hissiyatından, değerli hissetmeme psikolojisinden hala gol yiyor ve olayların üzerine üzerine de gidiyor gibi. Sürekli “ben buyum, beğenmiyorsa konuşmasın” laflarının ardında da sanki bu sayede uzaklaştırırım kafası var gibi… Yapma böyle Soner, dizinin her bölüm maceraları beklenir “TOP çiftleri” arasına Naz ile ikinizi koyduk, bizi boynu bükük bırakma…
Bu sefer Eray’ı Gökhan kurtarmış gibi duruyor ama biraz daha serseri mayın gibi gevşekliğe devam ederse bulacak bir yerden belası da neyse… Haset Eray!
Selim Savcı bu bölüm yine şık hareketler yapmadı mı, siz ne dersiniz? Canan’ı işi için hastaneye kadar götürmeler, beklemeler, “artık sen işine odaklan, ben çocuklarla ilgilenirim” demeler… Akgün’ü bayram sabahı babasıyla camide buluşturmalar… O kadar gıcık olsa Fatih’in canını kurtarmak için mücadele verip, duygulu duygulu “sen benim okul arkadaşımsın” diye sahip çıkmalar. Sen ne güzel adamsın be Selim Savcı…
Bu arada Akgün ile babasının bayram buluşması demişken; Selçuk Taşkın’ın bayram adetini yerine getirip mendilde oğluna harçlık vermesi çok dokunaklı değil miydi? Akgün sağ olsun tam bir ergen gibi “ama babaaaaa” yaptı ama “al oğlum al, bayram harçlığı reddedilir mi, koy cebine.”
Her şeye rağmen Taşkın erkekleri arasındaki ilişkiye bak bir de şu Metin ile Baba Boran’ınkine… Ne kinmiş arkadaş Baba Boran? Senin Metin’e yanaşman, ona para vermenin altından bir şey çıkacağı belliydi de bu kadarına pes… Tam Metin eski hallerine döndü, aileye karıştı derken yapılacak iş mi bu… Hadi Baba Boran pisliğin önde gideni de Selim Savcı’nın evine gelip arama yapan savcının motivasyonu, o gözündeki zafer parlaklığının anlamı ne? Şu Selim Savcı’yı tanımayana bile sorsan; bunun saçma sapan bir komplo olduğunu anlar da… Böyle sahnelerle bizim aklımızla mı oynuyorlar, adalet mekanizmasına olan inancımızı mı sarsmak istiyorlar anlamadım. Neyin kafasıdır bu?!
Finale önce Selim Savcı’nın başına gelenler sonrasında da Yağmur’un frenleri Gökhan tarafından bozulan arabayla yaptığı kaza damgasını vurdu. Yazık diğer sarı kafa Kaan sonunda bir işe yaradı Gökhan’ın foyasını ortaya çıkaracak diyorduk ki; Gökhan’ın oyununa kurban gittiler Yağmur ile…
Gökhan da esaslı kötü çıktı ama… Biz yarışta mı acaba bir numaralar çekecek derken Akgün’ün otomobiline zarar vermiş bir de üzerine Yağmur’un başını yaktı.
Ama sanki Akgün’ün hastanedeki iki hastanın hikayesinin sonunu söylemesinden sonra olmayan vicdanı hafiften sızladı gibi de… Bakalım yaşananlar karşısında ne tavır alacak, haftaya iple çekiyorum.
Merak edenler için Akgün ve Yağmur’un izlediği film Vertigo, Hitchcock’un teknik ve işlediği konu itibariyle sinema tarihinin en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Bir suçluyu kovalarken çatıdan düşen ortağını kurtaramayan dedektif Scottie Ferguson’da, bu olayın ardından yükseklik korkusu başgösterir. “Vertigo” hastalığına dönüşen bu korku nedeniyle mesleğini bırakıp emekli olan dedektir, eski bir arkadaşı tarafından, ruhsal sağlığından şüphe ettiği karısı Madeleine’ni izlemesi için kiralanır. Scottie de kadını daha yakından izledikçe bir şeylerin yolunda gitmediğini fark eder; dahası kadının intihara meyilli olduğunu görür. Artık işleri yoluna koymak için uzaktan takip etmek yetersiz kalacak, Scottie’yi kendi korkularıyla da yüzleşeceği bir mücadelenin içerisine sürükleyecektir.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.