Kariyerinde ticari romantik komedi filmleri var ise asla Oscar heykelciğine kavuşamazsın algısını kıran bir aktör Tom Hanks. Her ne kadar yaş aldığı dönemde imza attığı filmleri daha çok sevsem de Meg Ryan ile başrolü paylaştığı filmlerden aldığım keyfi de unutmak mümkün değil.
Bu ikili 1990’ların romantik komedi filmleriyle neredeyse eş anlamlı hale gelseler de o dönem boyunca birlikte sadece üç film yaptılar. Ama yaptıkları her film Hollywood tarzı klasik romantik komedilerden farklı olduğu için “Tom Hanks Meg Ryan tarzı filmler” alt başlığı bile oluştu. Bu başlığın asıl temeli Meg Ryan’ın tatlı, birazcık saf, telaşlı esas kızı canlandırması olsa da Tom Hanks Meg Ryan’a Nicholas Cage, Billy Crystal, Kevin Kline’dan farklı olarak birden fazla projede eşlik etmesiyle bu türün içinde ayrı değerlendirme açılmasına sebep olduğu aşikar.
Ve bu üç filmi de Hollywood tarzı birçok romantik komediden ayrılan ortak noktaları ise;
Böylelikle Tom Hanks ve Meg Ryan filmlerinin her biri zamansız romantik komedi filmleri arasında yerini alır ve her izlenildiğinde yüzünüze bir gülümseme yerleştirmek de kalıcı olur.
Kendi adıma bu filmlerin en güzel yanı ise Her şeyin ve herkesin üstüne geldiği anda dışarıda bir yerlerde kendiniz için özel biri olduğunu hissetmek için romantik komedi kategorisindeki filmlerden en sevdiğinizi yeniden izleyip mutluluk hapı misali bir doz alıp ruhunuzu iyileştirmenize yardımcı olmasıdır.
Meg Ryan’ın esas kız, Tom Hanks’in esas oğlan olduğu filmler:
John Patrick Shanley’in senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı bu filmde, Tom Hanks ve Meg Ryan başrolde. Joe (Tom Hanks), monoton bir hayata sahiptir, ölümcül bir beyin hastalığına yakalandığını öğrenir ve artık kaybedecek hiçbir şeyi yoktur.
İş dolayısıyla tanıştığı varlıklı bir işadamı olan Samuel Graynamore, kendisine beklenmedik bir öneride bulunur. Sıradan bir adam gibi yaşadın, krallar gibi öl der ona… Joe bu teklifi kabul edecek midir?
Karısı Maggie öldükten sonra Sam Baldwin ve oğlu Jonah, Seattle’a taşınırlar. Yaşadıkları ölümün acısından biraz olsun uzaklaşabileceklerini düşünürler. Ancak aradan on sekiz yıl geçtiği halde Sam halen matemini sürdürmektedir ve uykusuzluk çekmektedir. Jonah da her ne kadar annesini çok özlese de babasının bir an önce yeni bir hayat arkadaşı edinmesini ister. Bir Noel arifesinde Sam, oğlunun da etkisi ile bir radyo kanalını arar. Canlı yayında karısını ne kadar çok özlediğini anlatır. Sam’in hikayesini dinleyen çok sayıda kadın ona aşık olur. Bunlardan biri de Annie’dir ve o, Sam’e bir mektup yazar. Gelen mektubu Jonah açıp okur. İhtiyacı olan kadını babası için bulduğunu düşünür. Bu sırada Annie ile Sam aslında çoktan tanışmışlardır.
Kalabalık New York şehrindeki milyonlarca yalnız insandan biri olan Joe Fox, hayalini kurduğu kitapçıyı açmak üzeredir. Boş vakitlerini bilgisayar başında geçiren Joe, chat kanallarından birinde tanıştığı bir kadınla samimi bir dostluk kurmaya başlar. Kely isimli bu kadın kendine ait kitapçısında çocuk kitapları satan sevimli ve içten bir kadındır. İkili konuştukça birbirlerine dair onlarca ortak nokta fark ederler ve aralarındaki ilişki büyülü bir bağa dönüşmeye başlar. Zamanı gelip buluşmaya ve tanışmaya karar verdiklerinde ise şaşırtıcı bir sürpriz kapıdadır…
Yazıyı sonlandırmadan, klasikleşen bu üç romantik komedi filminin sonuncusundan tam 18 yıl sonra Tom Hanks ve Meg Ryan’ın yolları 2016 yılında Ithaca adlı filmde yeniden kesişti.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.