General Cevdet’in asi(!) kızları Yıldız ve Hilal’i zorla evlendirmeye kalkınca dizimizin kurgusundaki halihazırda var olan geometri temelli bağlantılara yenileri eklendi. Yeri gelmişken, Mustafa Sami de bu uğurda telef olmadı mı? Mustafa Sami’nin kadına yaklaşımının kötülüğünden bağımsız, pusu sonucu ölümünün vebali Yıldız’dan çok Cevdet, Azize ve Eşref’in üstünedir.
Ölünün ardından konuşmak iyi değildir derler, en iyisi biz eski defterleri karıştırmayalım havuz probleminden hallice geometri sorunsalımıza geri dönelim:
Madem Dağıstanlı karmaşık aşk ilişkilerinde bir nokta olarak aramıza katıldı. Alın size taptaze bir üçgen daha Seher – Dağıstanlı – Azize. Varsın Azize Seher’in ‘O ahırda bütün n’aptınız bakiiim, hmmm’ sorgulamasında ağzının payını versin, Seher’in Dağıstanlı sevdası konuyu sakız gibi uzatacak belli. (Yazar tam da burada ‘pis yelloz’ diye iç geçirmiş olabilir^^)
Yıldız Yakup ile evlendi. Evlilik şartlarını hiç tasvip etmesem de bu ikiliden çok güzel sahneler çıkacak belli <3 İlk sahnelerindeki elektrik bunun bir işareti ^^ “Kerameti kendinde görme” sonrası Yıldız’ın ifadesi unutulmazlarım arasına girdi. Yakup’un Yıldız’dan bir beklentisinin olmaması güzel lakin olması halinde de Yıldız’ın Yakup’u üzmesi ihtimaline karşın baltalarını bileyleyen izleyici sayısı oldukça fazla… Ama günün sonunda #YılYak <3 Didişmeleri hikayeyi renklendirecek belli ama doğrusal bir ilişki söz konusu olamaz mantığı ile haydi bir üçgen daha yapalım: Aleksi – Yıldız – Yakup. Hatta Yıldız’ın kalbinin hala Ali Kemal için attığını varsayarsak bu dal da dörtgen oluveriyor…
Aleksi’nin bariz belli olan takıntısı, Yıldız’a hediye ettiği gerdanlık, üstüne üstlük hediyeye Yıldız’ın tepkisi ve bütün bu diyaloga Yakup’un (adam ajan yahu) şahit olması ile tek bir sahne bu üçgenin çok daha karmaşıklaşacağının işaretini verdi.
#HiLeon tam da fandom’ın kalbine göre ilerliyordu ki… Ne naif bir aşk hikayesi… Çok durağan, hemen evlilik riskini Hilal için de masaya yatıralım. Yeni üçgenler yaratalım ^^
Hilal’in evlilik meselesine sevdiği ile değil boynunu büyük kuşlar gibi dertlerini paylaştığı iq seviyeleri pek de yüksek olmayan matbaa tayfasındaki arkadaşları ile çözüm bulması sonucu elimize nur topu gibi bir sahte damadımız oldu: Mehmet. Gerçi biliyoruz ki kendisi Hilal’e körkütük aşık ve geçmiş davranışları ışığında ne kadar bir süre sahte(!) kalmayı başarabilecek şüpheli. (Yazar tam da burada ‘fırsatçı pislik’ diye iç geçirmiş olabilir) Şükürler olsun ki Mehmet – Hilal – Leon üçgeni oluşma safhasında Leon’un haklı isyanı ile yok oldu. Yok oldu değil mi? Oldu, oldu. Hilal ‘Olmaz bu iş.’ dedi, duyduk!
Bunca geometri içinde kafamda deli sorular… Vatanım Sensin’in ana teması ‘Milli Mücadele’ değil miydi? Tadımlık bahsi geçen misak-milli, Sevr anlaşması haricinde tarih çizgisinden çoktan saptık. Biz aşk üçgenleri, dörtgenleri içinde boğulmaya devam ettikçe, milli mücadele hikayemizdeki minik bir detay sadece…
Unutmadan, Ezgi’nin gifleri ile süslü diğer yazılar için Vatanım Sensin kategorisini ziyaret edebilirsiniz.
Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.