Leon’a limanda “Hoşçakal Küçük Hanım” cümlesini sevdiğinin yüzüne değil boşluğa kurarken, Hilal ‘e de sevdiği adamı son kez sarılamadan, sadece uzaktan izleyerek uğurlarken veda ettik….
Ama fandom durur mu? Durmaz ^^ Yeni sezonu beklerken ikili sahnelerin detaylı analizi, karakterlerin geçmişleri hatta gelecekleri üzerine onlarca yazı / tartışma karşımıza çıktı sosyal medyada. İşte aşağıdaki tweet zinciri de onlardan biri: Sevdiğimiz bir #HiLeon sahnesine Ezgi‘nin kaleminden göz atmaya ne dersiniz;
Daha dün gece en buğulu sesiyle kulağına “Küçük Hanım” diye nefes veren Leon’u uzaktan görüp ne yapacağını bilemeyen Hilal kızımız…
Yine de bocalaması uzun sürmüyor. Teğmenin geldiğini anladığı an zırhını kuşanıyor her zaman olduğu gibi… Henüz bi’ kez olsun bırakmamış kendini…
“T.. teğmen…” zırhı sesinin titremesini saklayamıyor ne yazık ki… “Ablamı arıyorum, haberiniz var mı?”
“Hayır, görmedim de ne işi olur ki Yıldız’ın burada?”
Satır aralarını okuyarak anlamlandırıyoruz: ‘Çiçeyim, ne alakası var Yıldız’ın benimle’ demek istediği o kadar belli ki…
Hilal, bu derin nefes alışı ile kendini anında topluyor. Bunun da anlamı: sıkı dur sağlam çemkireceğim teğmen!
“Sizin yanınıza gelmiş olabileceğini düşündüm. Malum aranızda hiçbirimizin tasvip etmeyeceği bi’ münasebet var. Öyle değil mi?”
Burada duralım tatlı kız. Hilal’dir, tecrübesizdir, saftır dedik; kız iki cümlede hem Yıldız ile ilişkisine gönderme yaptı, hem de ‘olmaz bu iş. Unut sen Yıldız’ı, tasvip etmiyoruz biz’ diye mesajını verdi alttan alttan…
Sonuna da “Öyle değil mi?” diye ekleyerek ‘gerçekten bi’ ilişkiniz var mı ablamla teğmen?’ demiş oldu. Kız az değil ^^
“Yıldız Hanım ile aramızdaki mevzu dostluktan ibaret”
İki saniye önceki Yıldız, Yıldız Hanım’a dönüşüyor bir anda…
“Sizin başınız derde girdiği vakit ona yardım etmiştim, bu sebeple ablanızı suçluyorsanız?” diye devam ediyor. Yüzünde bir hayal kırıklığı…
Hilal’de anında bir yumuşama: “Duydum tuzak kurmuşlar size. Sizin canınıza karşılık bizi bırakmışlar” gözleri soruyor neden diye…
“Mühim olan sizin iyi olmanız”
Teğmen yavaş yavaş tek gayesi Hilal’inin hayatta kalması olan Leon’a dönüşüyor
“Siz mi söylüyorsunuz bunu? Türklerden nefret eden bir Yunan teğmeni bir Türk kızının hayatını mı düşünüyor?”
Hilal aralarındaki sınırın altını Türk-Yunan olarak tekrar çizse de gerçekten soruyor gerçekten merak ediyor: Karşısındaki Yunan Teğmeni bu Türk kızının hayatını düşünebilir mi? Onu kurtarmak için kendi canını tehlikeye atabilir mi?
“Sizi anlıyorum Hilal” ve bir adım atıyor. Sanki o adımla Hilal’in az önce altını çizdiği sınırları kaldırabilirmiş gibi…
“İçinizde kopan fırtınayı, isyanınızı…” Hilal hem yakınlık konusunda tedirgin hem de teğmenin onu gerçekten anlamış olmasına şaşkın. Bocalıyor…
“Vatanınız için kendinizi nasıl feda edebileceğinizi gördüm.” Teğmen ondaki bu tutkunun nereden geldiğini görüyor ve en çok ondaki bu tutkuya vurgun…
“Size hayran olmamak elde değil”
Leon burada bi’ yükselişte, kendini tutamıyor sanki… Gülüşünden öyle anlıyoruz?
Hilal hiç beklemediği bir anda gelen bu iltifat karşısında afallıyor. O asla baş eğmeyen kız gözlerini kaçırıyor artık ^^
Leon “Düşmanına saygı duymayan onu yenemez” diyor. Der demez pişman olduğunu, o şahane gülümsemenin 2 saniyede solmasından anlıyoruz.
Tam Hilal ile aralarındaki sınırı biraz olsun gevşetmişken şimdi düşman diyerek kendi koyuyor o sınırı araya.
Hilal hemen toparlanıyor ve o şahane tespit geliyor:
“Neticede düşman düşmandır. Ben sizi vazifenizden alıkoymayayım”
Leon bu konuşmanın bu şekilde bitmesinden rahatsız, daha sonra sıkça tekrarlayacağı hareketi olan koldan çekmeyle Hilal’in gitmesine mani oluyor: “Bi müşkülünüz, bi’ ihtiyacınız olursa ben buradayım” diyor ve artık o bir müşkül prens ^^
“Tabi başınızı bir daha derde sokmamanızı dilerim”
Ya sen kıza beladan uzak dur diyorsun bu ponçiklik niye??? ^^
‘sizin yardımınıza ihtiyacım yok çok şükür’ deyip gitmek peşinde Hilal. Zaten Leon da Hilal’in ‘aa ne demek tabi’ demesini beklemiyordur.
Lakin gidemiyor Hilal geri dönüyor;
‘Düşmanın tatlı sözlerine aldanma balın içinde zehir olabilir demiş, Sadi.’
Leon’un düşman demesine bozulmuş olmalı bu tatlı kız, bu sitemi biraz da ondan… Lakin güzel laf soktu.
Leon ise ‘İşte benim Smyrnam’ edasıyla lafı gediğine kendi elleriyle koymuşcasına gururlu…
“Gerçek düşmandan sonsuz bir cesaret akar içinize demiş, Kafka”
Ama o baş hareketinde bi’ duralım lütfen. O nasıl edalar o nasıl Kafka demeler… Kuzum bunlar nasıl yürümeler?
Hayır cesaret derken o dün geceki herkesin içinde kızın kulağına üfürmekten bahsediyorsan tamam. Hilal de tam anlamamış olacak ki bakıyor sadece öyle ve gidiyor…
Geride ise gülümsemesi yine yavaşça solan ‘ulan biz niye düşmanız be’ sitemini içten içe duyduğumuz bu teğmeni bırakıyor…
Diğer # HiLeon yazıları için tıklayınız : Vatanım Sensin