İzledim

ÇUKUR – Ya herro ya merro demek kolay peki ya aile?

Baba ile oğul aile nedeniyle karşı karşıya… Baba Emmi ve Paşa’yı, kardeşlerini, ailesinin kollarını koruma peşinde, oğul onun elinden alınan aile’ nin öcünü alma… Bu işe izin vermeyecek tek kişi idi Yamaç:

“Baba, Ben halledicem, bende… Lütfen… Baba n’olursun… Ben de bur’dan bir adım atarsam yedi sülalemi kâinat … (Yamaç söyleyemedi, benim de yazmam yakışık kalmaz) Sık, sıkmayan şerefsiz, sıkın…”

 

Ve Vartolu için geri sayım başlar: “Sana 24 Saat müddet, bu herif bu mahalleyi terk edecek ister tabutta ister yürüyerek…”

Vartolu bu geri sayımdan nasıl kurtulacak emin olmadan bir yorum yapmayalım da Emmi ve Paşa, Vartolu Saadettin’in elinden az biraz yara bere ile kurtuldu, üstüne üstlük İdris’in mahkemesinden de yırttı…

Çukur 1. Aile Mahkemesi

Aile mahkemesi kavramı doğrudur ya da yanlıştır, tartışılır. Ama mahkeme süresince Paşa’nın o gururlu duruşu beni çok rahatsız etti. ‘ Aile ’yi korumak kardeşinden böyle büyük sırrı saklamak, bir başkasının sözüyle kardeşinin kanından bir çocuğun üzerinden elini çekmek değildir.

Tüm yaşananlara karşı İdris Koçovalı kendini çok iyi ifade etti, hatasını (ki büyük hata) kabul etti ve yüzleşmenin en kritik sorusunu dile getirdi: “Hiç mi için sızlamadı?”  Sultan Hanım’dan cevap gelmedi, ben vereyim: Bırak sızlamayı, içi sızlayanı engelledi be İdris Baba… Bunu salt bir kadın olarak değil hem bir ‘ana’ hem de yetiştirme yurtlarında büyümüş öksüz, yetim biri insan olarak yaptı.

Kadın olarak haklıydı “Sen benim evime benden olmayan bir çocuk getirecektin, giderdim” kararında… 30 yıl önce gitmedi ama sonuç değişmedi. Şimdi en çok İdris’in oğlu Salih’in Vartolu Saadettin olduğunu ve Çukur için aile için geçmişte aldığı kararın sonuçlarının nasıl kayıplara yol açtığı ile yüzleşmesini bekliyorum. Sultan’ın vedasıyla gördük ki Sultan’ı ‘sultan’ yapan Çukur’muş. Hanım ağalığı ‘İdris Koçovalı’nın Hanımı’ olmakla sınırlıymış. Nedret’e tokat atan kadın nere, pek de hoşlaşmadığı gelinin evine sığınan kadın nere… Ama itiraf edeyim Sultan’ın Sena’nın başına kalmasına çok güldüm. Sena’ya böylesi bir kötülüğü karakterle hoşlaşmayan ben bile düşünmezdim^^ (Kadın öyle gergin ki tam kıvamında kahve yapan bana bile ‘Kahve yapmayı bilir misin?’ diye sorsa, elim ayağıma dolaşır köpüksüz, su gibi bir kahve çıkar ortaya)

Sena – Yamaç ‘aşk’ sözcükleri bir tek bana mı eğreti geliyor bölüm içinde… Sadiş ve Vartolu’nun gerçekleşmeyecek hayalleri bile sokakta yazılan ateşli isimlerden, yağdırılan kardan çok daha AŞK dolu…

 

[wp_ad_camp_1]

 

Çelikten korksaydık çelik çomak oynamazdık

Medet <3

Tamam, o laf öyle olmayabilir (Demirden korksak, trene binmezdik) ama bu da güzel olmuş be Vartolu ^^ Yeri gelmişken Çukur’da iki derin sevgi var. Biri tahmin edebileceğiniz gibi en naif olanı, Sadiş ile Salih, bir diğeri de Medet ile Saadettin arasında… Varsın Salih’in hayallerini bozsun, ağasının moralini düzeltmek için menemenden başlayıp alemler akma, masajla rahatlama alternatiflerini birer birer sıralayan Medet’e her daim kalp kalp kalp… Sen ölme be Medet…

Ama Vartolu’nun bir diğer adamı çolak Celasun ölebilir. Seni hiç sevmedim Celasun. ‘İçerde’ olduğunu da biliyorduk, tescillendi. Bende aynı Yamaç gibi düşünüyorum: Senden böyle bir şey isteyen oldu mu? Neden kendi başına işe kalkışıyorsun? Yine de Celasun’un gelgitlerini kendi ağzından duymamız güzeldi. Bu adam iyi mi yoksa kötü mü?

Celasun içerde

 

Bir önceki yazıda yer alan Celasun’un ‘içerde’ olduğunu Vartolu biliyor mu? Anketinin sonuçları:

51 kişi benimle hemfikir, umarım haklı çıkarız ama gerçek sonucu izleyip göreceğiz.

 

En sonunda Selim’i aramak birinin aklına geldi. “Abi nerdesin?” Ama konu güzel bağlanmış, olaylara dahil olmak için çağrı bekliyormuş garibim… Mirasa bir ortak daha çıktı ana temalı Selim – Yamaç; yarışacak bir kardeş daha çıktı temalı Selim- İdris sahneleri yine Selim’e empatiye yol açsa da engelliyorum kendimi…

Selim’i ayrı sevmiyorum, ailesini ayrı. Zaten Karaca’nın kaçış planı da elinde patladı. Ama geçirdikleri bu kazanın en büyük sonucu Selim’in has(!) adamı Cemil’in Ayşe’ye bakışı ^^ Selim’in Cemil’inin karısı Ayşe ile aşk yaşaması, eğer araya kıskançlık (kimi demeyin tabii ki Cemil’i ^^) girmezse karı koca arasındaki bütün sorunları çözer. Böylelikle Selim kamuflajının devamı için Ayşe’nin yanında kalmasını sağlar, Ayşe de kadınlığını hissettiren bir adamla birlikte olur. Çözüm Cemil de…

Bir kadın gidelim diyorsa gidilir!

 

Çok mu çok tatlılar ^^

 

Saadet pespembe bir tablo vaat etti Salih’e… Salih Medet’le, Saadet İdris Baba ile vedalaştı Erbağ’da bahçesinde kiraz ağaçları olan bir ev, sımsıcak bir yuva hayaline yolculuk için. Ama ne mümkün… Gidemedi Salih. Bir gidemeyiş dile getirilmeden ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Ayrılık da sevdaya dahilmiş, Salih’in vedası bile güzeldi…

Bölümün hatta şöyle bir geriye doğru baktığımda belki de ilk 16 bölümün en güzel sahnesiydi Yamaç ve Salih mezarlık sahnesi. Yazanın, çekenin ve karakterleri canlandıranların yüreğine sağlık.

Üzerine çok bir şeyler yazmaya gerek yok… Klasik Yamaç ve kişilik çözümlemeleri: Bir dön arkana bak, yaşadıklarına geçmişine… Bir de önüne bak…  Elinde başka ne var? Korktun! Sanıyorsun ki yaraların seni bugüne getirdi, yaralarına borcun var. Klasik Vartolu ve durumun tek cümlelik güzel bir özeti: Kimse bana canınız acıyor mu diye sormadı, ben de kimseye canınız acıyor mu diye sormam. Ama itiraf edeyim, o tükürüğü tahmin edemezdim ^^

O mezar orada durdukça ne İdris Salih’in babası olabilecek ne de ele geçirdiği Çukur’da ‘Çukur evimiz, Salih babamız’ duyabilecek. Bu konuya bir el atsak? Aslında Kahraman’ın öldürme kararını Saadettin vermemiş olsa? Umut dünyası işte…

Gecenin tespiti…

https://twitter.com/tanrisevsinnn/status/963145442249887744

 

[wp_ad_camp_1]

 

Ya Herro ya Merro

 

babamın oğlu

Gelelim final sahnesine, bu denklemde önemli bir faktör var: Vartolu Saadettin kaçmaz! Hele ki adamlarını bırakıp çekilmek bugüne kadar tanıdığımız, bildiğimiz, eli silahlı bir olsa sevdiğimiz adam, adamlarını ölüm hücresinden kurtarmak için rest çekip ardından dua eden ‘aga’ cepheyi terk etmez. Demek ki pek sevdiğimiz bir ‘klişe’ olan ölü numarası ile karanlıklara çekilme (sonuçta bomba cesedin teşhis edilmemesi için) ve oyun içinde oyun kurgulayarak zamanı gelince küllerinden var olma bizi bekliyor. Burada çözmemiz gereken Saadettin bu oyunu Yamaç’la mı planladı? Yoksa Beyefendi ile mi?

Beyefendinin piyon Vartolu’yu harcayacağını düşünen Salih Yamaç’la iş birliği içine girmiş olabilir. O kavgadan sonra Vartolu ile Yamaç’ın göz göze gelmesi, evin değişimi, Celasun’un her iki ‘aga’sına yardımı ile bu konu flashback ile aydınlanabilir…  Bu çözümde Yamaç Salih’i ölümüne izin vermez, ver-e-mez, ancak silah zoruyla kaçırabilir… Arabaya Aliço’nun adamını yerleştirerek kaçtı görüntüsü verecekken hesaba katılmayan şey Selim’le görüşmeyle devreye giren Beyefendi etkisi ve özel tim saldırısı… Olan kaçış planı için kullanılan kimsesiz adama oluverdi. Ruhuna el-fatiha…

Beyefendi Selim’in gazına gelmemiş ve elindeki en deli adamı üzerine oynanan oyunu çözüp Yamaç’ın Vartolu’yu kaçırma planına uyanmış, kanatlarından biri olan Saadettin’i bu cehennemden çıkartmış olabilir. Oyun içinde oyun. En sevdiğimiz ^^

Her iki ihtimalde de saldıran adamlar beyefendinin adamları dedim ama ya değilse? Olmama ihtimali Yamaç’ın şaşırması ile ortadan kalkıyor. Yamaç bile bile ardından ağlayanı olmayacağını bilse olsa bir insanı ölüme gönderir mi? Göndermez.

Yok bu bir klişe değil Vartolu gerçekten öldüyse de “Yahu koskoca Robb Stark hain bir pusuda öldü, Vartolu Saadettin niye ölmesin?”

Sahi siz ne düşünüyorsunuz? Vartolu öldü mü ?

Öldüm mü? Ölmedim mi? Öldüm mü? Ölmedim mi?

 

Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz  Çukur kategorisini ziyaret edebilirsiniz.

 

Çukur  17. Bölüm İlk Sahne

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap