Sanırım Çukur son 2 için öyle büyük bir beklenti içerisindeydim ki bölüm ağır aksak ilerledi bana göre… Tabi bunun içinde her zaman keyif veren Vartolu Yamaç sahnesi -ki Celasun’un konuşması için yerleştirilmişti ve final hariç… Bölümden çok bölüm içine yerleştirilmiş minnak detayları sevdim doğrusu: “Kaleci var mı aranızda?” ^^
Dizi zamanı olarak yine iki güne sıkıştırılmış olaylar izledik. Çukur ’daki zaman akışı beni ciddi ciddi yoruyor. Eş zamanlı olduğunu hesaba katsak bile bir gecede kutlama yemeği, Aliço ile konuşma sonucu aydınlanma, Metin ve Kemal’i organize etme, bar baskını… Ben yoruldum Yamaç’cım… Kaç kurtul. Celasun’un Vartolu için söylediği senin için geçerli olacak diye korkuyorum. Onun Çukur ’u kurutma ihtimali yok ama Çukur ’un onu kurutma ihtimali var…
Sadiş kızımız kanamalı hasta. Bıçaklandı yahu, ötesi var mı? Hastaneye gitmek istiyor mu? Hayır. “Olmaz öğrenir herkes” derken Sena’nın kendi suçunu öğrenilmesinden korktuğu için istememesi ne tatlıydı değil mi? Asıl telaş farklı, bebeğin olma ihtimali. Bebeğin ikinci sezon çatışmalarından birine hazırlık olduğu kesin. Bakalım aile olmasına yönelik ilk adım kendiliğinden gelen ‘baba’ Salih için olaylar nasıl gelişecek…
Salih’in ilaç olayını bilmesi içimi acıttı. O ki asıl amaç Sadiş bile olsa Koçovalı kadınlarını kurtarmak için çatışmaya giren, Karaca’yı ve Ayşe’yi Selim’e satmayan, Sena’nın 1 kilo uyuşturucu(!) isteğine ‘Hayır’ yanıtı veren, Sena’ya sevgisini bildiğimiz Salih’in ilaç ile halüsinasyonlar görmesine onay vermiş olması karakterin özüne ters. Olayın vahametini gözleri ile gördüğündeki ‘Kalıyım belki bir yardımım dokunur?’ teklifinde samimiydi, Sena için ciddi ciddi telaşlanan bir adam gördüm ben… Ama belli ki BSO da lafı geçen bir üye değil ki müdahale edemedi…
Yamaç BSO’nun kanatlarını çözünce 3 kanattan aksiyona girişmesini bekliyordum beklemesine de Yamaç’ın hamlesinin ilgili kişi ve ekibini derdest etmekten çok bir oyun olacağını düşünürdüm.
“Beyler ben bu kapıdan geçicem. Ya düz geçicem ya sizi delip geçicem.”
Geçti de… Yalnız Yamaç’ın mekâna dalışı biraz… Nasıl desem… Abartı olmamış mıydı? Hadi girişi ve sahne önünü saymıyorum, Hodor gibi bir adamı indirdi yahu… Hem de burnu bile kanamadan…
Bununla birlikte Kemal – Emrah dövüşü inanılmaz estetikti. Kemal’in sonunda dişine göre bir dövüş rakibi bulmasına da çok sevindim ^^
Yeni sezon öncesi Cumali’yi beklerken, hatta karakteri canlandıracak aktör için blogda gönlümüzden geçen Cumali anketi bile açmışken anlaşılan sezon finalinde Meliha ile tanışacağız. Meliha ile başlayan sezon Meliha ile bitecek anlaşılan… Tabi bir eşleştirmeyi baz alırsak ilk bölümün en dramatik olayı Kahraman’ın ölümü gibi sezon finalinde bir ölüm olur mu dersiniz? Özellikle Selim’in ‘Ölümlü dünya ya kim öle kim kala belli olmaz’ da ne demek sözünü spoiler olarak almalıyız Gökhan Bey’cim?
Selim’in ailesiyle tüm ipleri koparttığı bir bölüm oldu: “Affet ya da affetme istiyorsan”
Seni Allah affetsin be Selim! Sena’yı göz göre terasa göndermeni Yamaç affetse bile ben asla affedemeyeceğim.
Teras demişken, kesinleşmese de bir önceki yazıda İsa’nın söylediklerine bebeğe yormam yanlış değilmiş. Demek ki BSO tarafından hayattan kopartılan bebek Sadiş-Salih’inki değil belki de Sena’nın kullandığı ilaçlar dolayısı ile Sena-Yamaç’ınki olacak. İlla bir bebek gidecek teorim burada bulunsun ^^
Peki Sena’nın kullandığı onca ilaca rağmen aslında hasta olmadığı nasıl ortaya çıkacak. Diplomalara öyle vurgulama yapılmıştı ki sanırım çoğu izleyici diploma fotoğrafı ile doktorun aynı kişi olmadığını fark eden Yamaç aydınlanır diye düşünmüştü. Sena’nın yatırıldığı hastanede kullandığı ilacın tedavi değil onu hasta edecek bir ilaç olduğu ortaya çıkması ile çözümlenecek dersiniz bu konu?
Sena konusunda önemli bir uyarı da Yamaç’a. Tamam, Çukur ’u her zaman Sena’dan ön planda tuttu Yamaç. Bu nedenle onunla ilgilenmesi gerekirken aklı bir karış havada (durum itibariyle de normal) Saadet’e emanet etti belki de… Ama kimse kusura bakmasın Celasun’un evliliğinin Sena’dan daha fazla önceliği olduğuna kimse beni inandıramaz. Doktorun aramasına geri döneceğine Celasun’a kız isteme töreni organizasyonu yapmasınadır lafım. Nedret’e rağmen başarılı oldu da… Düşünüyorum, acaba Sadiş’i de Yamaç isteseydi onay verir miydi İdris Koçovalı?
Diyelim ki Yamaç’ın aklı başında değil. Tam da BSO’nun istediği. Selim’in ihanetini çözdü, dile kolay… Ama Yamaç Selim’in oyunu açığa çıkartmasından önce kızgından öte kırgın. Ve kızgınlığın telafisi olsa da kırgınlığın ki neredeyse yok…Tapu meselesi ortaya dökülünce kırgınlığına kızgınlık da eklenir mi? Kesinlikle evet. Abisinin dokunduğu yeri silkeleyip atan adam, tapuları ve hatta Sena’yı öğrenirse neler yapmaz…
[wp_ad_camp_1]
Peki Selim neden ailesine ihanet etti? Kabul, bir evlat kendini ispatlama çabalarında çuvallar ve hatta anne ve babasından sürekli ötekileştirilirse kendisini bu mengeneden kurtarmak için çözüm arayışında bulunabilir. Gün be gün Koçovalı ailesinin içine girdikçe Selim’in davranışlarının sebebini anlayabiliyoruz. Haklı mı? Elbette değil. Ailesini sırtından bıçaklamak tek çözüm yolu mu? Elbette değil. İlk bölümlerde kaçırmasını bir kenara koyalım, özellikle Sena’nın, çok sevdiği kardeşinin eşini delirmesine ramak kaldıracak oyunlara onay vermesi kabul edilebilir değil.
Bugünkü Selim’in davranışlarını değerlendirirken ona sürekli ve kalabalıklar içinde aşağılayan İdris Baba’yı, duymak istemediği gerçeklerle yüzleşmesine sebep olduğu için mirasından ret eden Sultan Ana’yı biliyor olmamız Selim’e hak ettiği kadar tepki göstermememize sebep oluyor. Pazar sahnelerinden Çukur ’u hiç sevmediğini de anlayabiliyoruz. İlk bölümde Vartolu hastanede yatan babasına tetikçi göndermesi hala mevzu bahisken bir bölüm önce Selim babasını kahvede rehin aldırarak ölme ihtimali olan bir oyunun içine sokmadı mı?
Selim ve İdris Koçovalı yüzleşmesi tam tadında gerçekleşti. Selim söz konusu olduğunda ‘Baba’ diyemeyeceğim -kimse kusura bakmasın, terasta yattığında üstünü örtse bile bu böyle.
Celasun’un Çukur ’daki karakterler içinde en sevdiğim olduğunu söyleyemem ama mutlu olmasını isterim. Gerçi isterim istemesine de Karaca’nın minnoş bir oyunu olduğunu düşünmüştüm evlilik onayının, kız resmen kendini parçaladı yahu… Yanılmış olabilir miyim?
Yeri gelmişken Yamaç’ın Akşın’a sorduğu ‘Kaç yaşındasın sen?’ sorusunun cevabı 17 olduğuna göre ek bir soru sormak istiyorum: ‘Neden liseyi bitirmedin?’ Akşın’ın cevabı ‘babaannem izin vermedi olacak’! Ne acı değil mi? Dizide genç kızların bu şekilde çizilmesine ciddi ciddi üzülüyorum. Bari Sena’nın bir mesleği olsaydı, resimlerini satıyor olmasına bile razıydım…
Cem sayesinde Celasun’da içini güzelce bir döktü ama dikkatimizden kaçmadı değil mi? ^^
Celasun’un İdris Baba’sına Saadettin Abisini anlattığı sahneden sonra Salih Abisine Saadettin Abi’sini anlattığı sahne de çok güzeldi. Sessiz sessiz dinledi onu Salih. Haklıydı da söylediklerinde: “Sen ailenin ne demek olduğunu bilmiyorsun.” O değil, bil(e)memesine neden olanlar utansın!
Bölümün finali olduğu gibi yazının finalini de Salih/Selim – İdris yüzleşmesi ile bitirelim. (Bu arada bu sahnenin müzikle boğulmamış olmasını çok ama çok sevdim)
Baba oğul arasındaki sorun bir kenara, gördüm ki Selim gün gelir Salih’i de harcar. Acımaz! Tapular Selim’de olduğu müddetçe Salih hiçbir zaman Çukur ’un babası olamaz.
Birden çok kez ne demişti İdris Koçovalı;
“Aile her şeydir. Aile, her şeydir… Ailen yanında değilse sıfırsın, yoksun. Hiç kimsesin. Ailen arkanda değilse, hiçbir şeysin. Onlar senin ellerin. Bak; kolların, bacakların. Onlar vurur tekmeyi, tetiği onlar çeker; sen sanırsın ben çektim, ben vurdum. Ailen korur seni gerektiğinde. Sen de aileni korursun. Bunu en iyi sen bilirsin. Aile her şeydir.”
Şimdi İdris Koçovalı için karar zamanı! Bakalım aile gerçekten her şey mi?
ÇUKUR – GÖNLÜMDEKİ CUMALİ KOÇOVALI ANKETİNE KATILDINIZ MI?
Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz İzledim / Çukur kategorisini ziyaret edebilirsiniz.