Başarılı bir senarist, yaratıcı düşünme yeteneği ve güçlü bir hikaye anlatımına sahip olup karakterleri derinlemesine geliştirir ve olayları etkileyici bir dramatik yapı içinde sunar. Hayal gücünü besleyen gözlem yeteneği ve araştırma alışkanlığıyla hikayelerini zenginleştirir, inandırıcı detaylarla donatır. Yalı Çapkını ilk sezon ve ikinci sezonun çoğu bölümünü kaleme alan Mehmet Barış Günger, hikayesine, karakterlerine yabancı olan, hikayenin ilerleyişi üzerinde kelimenin tam anlamıyla tepinen, hataları yüzüne vurulunca, tepki aldıkça çirkinleşen bir senaristtir ama başarılı bir senarist değildir!
Çünkü başarılı bir senarist öncelikle dil bilgisine hakimdir. Akıcı diyaloglar ve sahne anlatımları yazar ve belki de her şeyden önemlisi, karakterinin özüne sahip çıkarak empati yaparak farklı bakış açılarını yansıtabilir. Eleştiriye açık ve esneklik göstererek senaryosunu daha iyiye taşımak için geri bildirimleri değerlendirir, izleyiciye duygusal olarak bağ kurduracak hikayeler kurgular. İyi bir senarist olmayı bir kenara koyalım; başarısızlığının üzerine enkazı devir alan halefinin hikayeyi toparlama konusundaki çabasını (henüz başarı diyemeyeceğim) kıskanarak kendinden söz ettirmek üzerine gündeme gelmeye çalışan bir senaristin ne kadar iyi bir insan olduğu tartışalım mı?
Mehmet Barış Günger’in bir akşam, twitterda sohbet odalarındaki konuşması üzerine çok incelikli yorumlara rastladım.
İlki benim de dahil olduğum çoğunluk izleyicinin düşüncelerini dile getiren Burcusu’dan;
Kötü senarist olduğunu zaten anlamıştık. Dünkü konuşmalarından sonra kötü insan olduğun da tescillendi! Sen, bakıcısı tarafından istismar edilen bi’ çocuğu, onun acılarını travmalarını yok sayan, onu kötü göstermek için kendi yazdığın hikayeye ihanet eden birisin;
Sen çocuk yaşta ailesi tarafından ihmal edilen, anne yerine geçen bakıcısı tarafından cinsel olarak istismar edilen bir çocuğun yaralarını anlatmak yerine onun hikayesini yok sayabilmek için onu defalarca failmiş gibi göstermeye çalışan kötü bir insansın;
Sen 1. Bölümde yasalar önünde çocuk sayılan bir genç kızı para karşılığı bir erkeğin yatağına çıplak şekilde sokan, çocuğu para ile kandırıp istismar eden, erkeğe ise iftira atan istismarcı yalancı rezil bir karaktere mağduriyet kasmaya çalışan kötü zihniyetli birisin;
Sen çocuklarını yıllarca artık yemeklerle besleyen onlara her türlü şiddeti uygulayan Kazım’ı komedi figürü haline getirmeye çalışan, akıl almaz işkencelerine rağmen bir sonraki sahnede hiçbir şey olmamış gibi devam eden, hikaye akışı sunan kötü bir insansın;
Sen Seyran’ın tek bir yarasını görmeden ona sürekli yeni yaralar açan, tek bir hayalinin gerçekleşmesine izin vermeyen, kötüleri aklamak için çıktığın senaryo yolculuğunda Seyran’ı da yolundan saptıran, Akla hayale gelmeyecek travmalar yaşatıp bundan Reyting kasan kötü birisin;
Sen evli bir adamla kızını evlendirmek için uğraşan, mağdur kadın zorbalayan, mağdur bir genç kıza psikolojik şiddet uygulayan paçoz Zerrin’i güçlü kadın figürü diye yedirmeye çalışan, mağdurları daha da ezip kötülere güç katıp onlara zafer kazandıran bir kötüsün;
Sen bizim izlediğimiz her şeye ihanet eden, aklımızla vicdanımızla alay eden, 16 hafta boyunca çocuk istismarcısı bir kevaşenin yalancı hamileliğini izleten, asıl hikayeyi, SeyFer’i yok eden sek kötü metrese özel 58. Bölümü yazıp orda bile Ferit’i yok eden birisin!
İyi ki gittin Günger, iyi ki 2 sezonun sonunda da olsa Seyfer’i senin kirli çirkin zihninden çekip aldılar. Sonunda SeyFer’in duygularını konuşabildiği sahneler izleyebildik. Onlara dair diyaloglar psikolojilerine dair çıkarımlar gördük. Ardındaki enkazı toplasınlar diye uğraşıyoruz. En azından çocuk istismarcısı 2 kadını sapık Sultan’ı ve çocuk istismarcısı metresi izleyip Ferit’i fail göstermeye çalışan bir senaryo izlemiyoruz. İlk kez SeyFer’in öz hikayesine bu kadar yakınız. Şanlı evindeki sahnesindeki SeyFer diyalogu senin koca 2. Sezonunu devirir mesela… Biz senin batırdığın defalarca yok etmeye çalışıp üstünde tepindiğin SeyFer’e yeniden ulaşmaya çalışırken sen de yeni işlerin izlensin diye kendini gösterme peşindesin anlaşılan! Yiyene afiyet olsun! Amacını görenler olarak tek bir işin tutmasın temennilerini yolluyoruz. Hikaye anlatma yetisi olmayan karakter ve hikaye devamlılığı nedir bilmeyen, oyuncu ve karaktere olan nefreti yüzünden aşk hikayesi anlatılan işte defalarca ana erkek karakteri yok etmeye çalışan, senaryo değil sadece sahne yazma kabiliyeti olan birinin zaten hangi işi tutar ki…
Yazıya Sev’in soruları ile son verelim:
Sen benden hangi biri için özür dileyeceksin?
- Şiddet mağduru kadını ahlaksız metres müsveddesine aşağılattığın için mi?
- Çocuklukta istismar mağduru erkeği “milf skici” yaptığın için mi?
- Esme’ye göre tek iyi yanı sadakati olan, babasının sesiyle çocuğa dönüşen Kazım’ı sırf gereksizlere hikaye açmak için damadına “kızımı aldatmakta haklıydın” dedirttiğin için mi?
- Dizinin temel hikayesini “Sacide olayı” diye geçiştirdiğin için mi?
- Seyran’ı ya Seyran’ı, binlerce Seyran’a umut olan kadını dağ başında bırakıp televizyonda yüzüne tükürttüğün için mi?
- Asuman’ı, Fuat’ı hikayede geri plana atıp figüran olarak kullandığın için mi?
- “Onu giymesin” “senin yaşadıklarının bin katını yaşamaya hazırım” diyen, eniştesine azan kıskanç Suna’yı Seyran’dan daha iyi yazmaya çalıştığın için mi?
- Halis gibi bir narsist karakteri sevgili Pelo’na kıyıp cellat edemediğinden mi?
- Yatağına 17 yaşında kız sokarak zorla istismar suçuyla evlilik kararına getirmek istediği sevdiğim dediği adamın kuzeninin altına rahminin dikişleri, göğsünün sütü kurumadan yatırttığın ahlaksıza yazlıkçı, hayat kurtaran, duygusal, “yaşadıklarımız ve yaşayamadıklarımız hep bende kalacak” gibi hikayeler yazdın diye mi?
- Kısacası öz hikayene ihanet ettiğin ve benim bu hikayeye senden daha fazla sahip çıktığım için mi özer dileyeceksin?
BAZI ŞEYLERİN AFFI YOKTUR ve sen affedilmeyi hak etmiyorsun!
Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları