Yalı Çapkını 54. Bölüm dizinin en sinir bozucu ve tetikleyici bölümlerinden biriydi diyor bölümü analiz eden e. Keyifli okumalar ^^
İlk yarı bambaşka bir derinlikle gerçek Yalı Çapkını ruhunu yansıtırken, ikinci yarı seyircinin sinir uçlarıyla alay eden bir hale bürünüp ilk yarının değerini azalttı. Bu dizi her zaman cesur ve seyircinin duygularıyla oynamaktan çekinmeyen bir diziydi. Ki ben bu diziyi bu yüzden sevdim. Ama gelinen noktada seyirci o kadar yoruldu ki seyirciyle hala bu şekilde oynamak seyircinin saygısızlık hissine kapılmasına neden oluyor.
Bölüm için müthiş bir açılış sahnesiydi. Kazım’ın rüyasında ışıl ışıl iki genç kız; doyasıya gülen ve şımarmış… Hayallerini yasayan, rengârenk… Sahnede Suna’nın kolundaki bileziklerden ( Svl‘in dikkati), kıskançlık ve yalnızlık vurgusuna kadar detaylar çok hoştu.
Daha sonra Kazım’ın babasının sesinden gelen korku ve ortamın bir anda buz kesmesi. Sevilmeyen çocukların, sevemeyen ebeveynlere dönüşmesi. Alın size kader motifi! Sadece Kazım’ı değil herkesi korkutuyor. Bu sahne için özellikle Diren ve Burcu’yu tebrik ediyorum. Koca adamın içinden 6 yaşında bir erkek çocuğu çıkarmışlar, müthişti. Bu sahnenin beni üzmesi Kazım’a üzüldüğüm anlamına gelmiyor ama…
(Admin soru: Kazım öldü mü? Diren Polatoğulları yalı çapkını’ndan ayrılıyor mu bilemeyeceğim ama ayrılma kararı verdiyse de neden diyemeyiz değil mi? ^^)
Ferit şu an Seyran’la değişmeye başlamış yanını eski Ferit’le öldürmeye çalışıyor ve her yaptığı Seyran’ın Ferit’ini öldürmeye yönelik bir hamle! Seyran gittiğinden beri Ferit adeta ağır çekimde intihar ediyor. Ferit’in Pelin ile iyi baba kötü baba yüzleşmesi incelikle yazılmış, çok başarılı bir sahneydi. Ferit ne olursa olsun Pelin’e istediğini vermeyeceği gibi, ilk ögrendiğinde hayalini kurduğu babalığı da yapamayacağını apaçık söyledi. Ferit’in nihayet bebeğe verdiği tepki bekleneni karşılıyor ki bence en başından beri Ferit kendi istismara uğramış çocukluğunu o bebekle özdeşleştirerek onu koruma ve sahip çıkma davranışı sergilemişti. Hatta bebeği Seyran’la büyütme hayali kurduğunu düşünüyorum. Ama yaşananlardan sonra her şeye aynı anda sahip olmak isteyen Ferit, çocuğun aslında istediği bir şey olmadığını anlıyor ve belki de şu an daha beter durumda olduğu babasına ve dedesine yakışanı yapıyor.
“Sevgi yukarıdan aşağı akarmış”
Bu replik dizinin özeti aslında. Sevilmemiş çocukların dönüştüğü sevmeyi bilmeyen beceriksiz insanlar. Er ya da geç annesine/babasına dönüşen çocuklar? Ya da zincir kıranlar? Bilemiyorum.
Orhan’ın Ferit’in düştüğü çukuru görmesi, bunu dile getirmesi ama Ferit’i o çukurdan çıkarmak için hiçbir şey yapmaması çok acı. Dili aksini söylese de Orhan Ferit’i sevmiyor. Sırf bu yüzden Ferit o yalıyı yaksa yeri.
Ferit hala Halis’in kotu olduğunu kabul etmiyor. Halis Ferit’in tanrısı demiştik. Tanrı hatalı olabilir mi, yoksa tanrı kusursuzken her şeyin sorumlusu günahkâr insan midir? Ferit’in tanrısı ne zaman yıkılacak?
Seyran Kazım’ın kızı evet. Bunu ilk sezondan beri bize sık sık hissettirdiler. Bu bölüm bunu daha net gördük. Öfkesi ve gururu Kazım’a onu en çok yaklaştıran özellikleri. Seyran’ın babasının yumuşamasıyla ağına düşmesi çok beklenebilir bi’ durum.
Seyran da demek ki zincirlerini o kadar da kıramamış. Babasından gelen en ufak yumuşak yüzle hemen ağına düştü. Neden? Çünkü sorun babada, belki çözüm de ondadır. Biz hep tam tersini söyledik bu zaman kadar ama, Seyran’ın da zincir kırmak için Ferit’e ihtiyacı var mıdır sizce?
Çok yüzeysel bakıyorsun eleştirisini göze alarak tekrar söylüyorum ki AVM sahneleri bana göre tamamen gereksizdi. Verilen mesaj için daha farklı bir işleniş tercih edilebilirdi. İzlerken asla zevk almadım. Özellikle Seyran Pelin dertleşmesi beni çileden çıkardı.
Pelin Seyran’ı manipüle etti, tamam biliyoruz, anladık. Bu sahnede aklama olması zaten mümkün değil zira Pelin kendisini nikâhlı eş ve aşkı tadan kişi olan Seyran’dan üstün görüyor. İlk bölümde ‘Antepli’ diye aşağıladığı gibi. Pelin’in Seyran’a bakışında hiçbir şey değişmemiş: ne nikah ne de aşk. Kendi ahlaksızlığına ve sevilmemiş olmasına rağmen Seyran’ı aşağılayacak yüzü var. Hem kendini üstün görüyor hem de Seyran’ın yaşadıklarını önemsizleştirerek Seyran’ı eziyor. Seyran öfkesi ve kırık kalbiyle Pelin’e ‘ben kurtuldum, sen de kendini kurtar’ diyerek Ferit’i faillestiriyor. Bu kısımdan rahatsız oldum. Seyran kendini kurtulmuş gördüğü için değil, Pelin’i de kendisi gibi mağdur kefesine koyduğu için.
Çünkü Seyran bu haldeyse en büyük sorumlusu Pelin. Bunu yok sayıp, bütün yükü Ferit’e yüklemesi yanlış. Benim tanıdığım Seyran hem manipülasyonu gören hem de Ferit’e ikiniz de suçlusunuz diyen Seyran’dı. Bu durumu da yıpranmışlığına veriyorum.
Ferit, Halis, Orhan ve Seyran’dan önceki halinin iğrenç bir karışımı olarak -ki bundan daha kötüsü deccalin ta kendisi- tüm değerlerini yok sayarak oyun oynuyor; ‘evlilik de çocuk da benim isteğim değil.’ diyerek karşısındakinin duymak istediklerini söylüyor. Nitekim amacına da ulaşıyor. Zor kadın aslında o kadar da zor değilmiş, aa şok oldum şu an. Kız gider gitmez, gözünün yaşını silip maskesini çıkarıyor. Bence göz yaşlarını böyle harcamamalısın Ferit, ilerde lazım olacak, başarısızlığın kaçınılmaz çünkü…
Son olarak, bölüm hem Ferit’in hamleleri ile karakterin hem de işlenişteki tercihler nedeniyle dizinin yavaş yavaş intihar ettiği bir bölüm oldu bana göre. Tıpkı Ferit’te olduğu gibi, dizideki cevheri de seyirci görüyor, ama tahammül siniri geçmiş olabilir. Tikkat!!!
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.