İzledim

YALI ÇAPKINI – Allah Herkesi Gönlündeki ile Kavuştursun!

Yalı Çapkını’nda bu sezon bize vaat edilen dümdüz senaryoda;  Seyran’ın -hastalık psikolojisi ile- Ferit’in iyiliği için olduğuna inanarak ablası ve Sinan ile oyun kurması ve Ferit’i kendinden uzaklaşmasının onun iyiliği için olduğuna inandırması; ama ona ‘git’ demesine rağmen her gün gelmesini beklemesi… Bu oyuna asla gelmeyeceğine emin olduğumuz Ferit’in de Seyran’ın iyiliği için olduğuna inanarak ondan uzaklaşmayı kabul etmesi üzerine…

Ferit’in evlilikleri boyunca yaptığı hatalar malum, Seyran’ı herkesten her şeyden sevmesine rağmen sevgi iyileştirmiyor bakış açısı ile hataları nedeniyle Seyran’a iyi gelmediğini düşünmesi… Yeter ki Seyran iyi olsun, ben acı çekerim… Her ikisi de birbirlerini korumak için birbirlerinden uzaklaşmışlar, ol-a-maz ama hadi oldu; peki neden Ferit bir bölüm bu iki yılı alkole sığınmış ama Diyar’ın koruyucu kanatları altında düzenli bir yaşama geçiş yapmış olarak anlatılırken diğer bölüm Seyran’dan henüz boşanmadan, hatta Seyran henüz hastanede iken, spor salonlarında çapkınlık yaparken resmediliyor?

Seyran ise aklı Ferit’te kalarak veda etmiş İstanbul’a. Onun, Seyransız sil baştan mutluluk inşa edebildiğine inanmış. Ona destek olan adam ile, ilk bölümlerde duygusal, son bölümlerde ise onun yakınlığından rahatsız olan bir bağ kurmuş şekilde ülke ülke gezerek tatil yapmış. Total teyzelerin gönlünü okşayacak şekilde bu ilişki için sınırları o çizmiş, hem de Ferit yeniden dekore etse de onun odasına çatıdan giren kız arkadaşı ile alem yaparken! (Seyran’ın Ferit’i uzaklaştırmak için başladığı oyun Ferit’i nasıl bu kadar ikna edebilmiş? Ferit Korhan’ı tanıyan biri olarak benim için kabul edilemez.)

Seyran iyileştikten sonra Ferit’in Seyran’sız olabildiğine inandığı için dönmemiş. Bu inancın kurulmasında Sinan’ın olduğu kadar Suna’nın da Abidin’in de payı olmalı. Bir zamanlar oyun kuru Seyran iken, kendini Sinan’ın manipülasyonları ile bambaşka bir oyunun içinde bulmuş.

Öyle bir hikaye ki, Seyran boğulduğunu düşündüğü ilk evliliğinin üstüne bambaşka birinin elini tutuyor, Ferit ise Seyran’dan büyük kopuşunun ardından bambaşka birine sığınmakla kalmayıp ‘hayatımın anlamı’ minvalinde bir yaşam sürüyor.

Ve mantığımıza uymasa da bir şekilde hikayenin ana aksına oturmasını kabul edeceğimiz akış içinde, bu ayrılığa bambaşka yan karakterler, yan karakterlerin yan karakterleri dahil oluyor ve hikayemiz dallanıp budaklanıyor.

Bu akışta ilgimi çekmeyenler;

  • Sinan’ın anası, kumar düşkünü amcası, dedikoducu kardeşi; (Derya Alabora’yı çok severim, ne işi var ablacım böyle bir senaryo içinde)
  • Hain Abidin (Ferit’i bir kez daha yalnız bırakması kabul edilemez, sahi ne zaman gerçekten yanında oldu ki?) için çizilen ne ilk iki sezon anlatısı ne de mantık çerçevesine uyan Korhan hikayesi,
  • Komiklikten uzak Esme – Kazım Reunion
  • Sezon finalinde gerçek aşkı geç de olsa bulan Orhan’ın 180 derece dönüşü, hamile Betül, annesi, annesinin neredeyse katil olması
  • İfakat’in hikaye içinde yer bulamayan amaçsız yeğeni
  • Başından bir evlilik geçmiş, mesleği olan özgüvenli bir orta yaş kadının toy boy peşine düşmesi, aile dramı. (sahi eski kocası tahmini ne zaman gelir?)

Suna’yı yaptığı onca kötülüğe rağmen karmanın bulmaması da sinirimi bozuyor doğrusu!

 

 

İlgimi çekmeyen sahne ve karakterlere gözümü kapatarak, sezonun en güzel sahnesini yorumlayalım: HAN!

Ferit sevdiklerine karşı her zaman sorumluluk hisseder. Bunu bir kenara koyalım, annesi için, babası için hatta Pelo için neler yaptığını gördü. Ama Seyran’a karşı sorumluluk hissetmesi bunlardan bi’ tık daha ötede. Ne kadar kendine itiraf edemese bile Seyran hala Ferit’in ailesi! Onu bu alemde koşulsuz, şartsız seven tek kişi. Gülgün’ün tespiti çok doğru, Seyran Ferit’in canı, kanı, her şeyi… Seyran’a ‘veda’ cümleleri kurmak ne kadar zor.

 

 

Senaristin 3.sezonun özgün senaryosunda Ferit’i 2.sezondan çok daha iyi yazdığı aşikar. Bağırmıyor, böğürmüyor, onca şey oluyor ama kafası patlamıyor. Sadece bu Ferit, hiç yapmayacağı şeyler yapmış, yapmaya da devam ediyor. Bu da ancak sanrı, rüya, koma, paralel evren ile açıklanabilir, keşke… (Hem Yusuf ile buluşmak için ablasıyla buluşuyormuş gibi oyun yapan Seyran  X aynı oyunu Ferit ile buluşmak için Sinan’a yapan Seyran ve aynı cümleler: Doyamadınız birbirinize… Seyran Pelin ile buluşmasını istemediğinde karısına ‘Saçmalama, Pelin benim 3 yıllık kız arkadaşım” diyen Ferit, aynısını Diyar istediğinde ona ‘Saçmalama, Seyran benim eski karım, ailemden’ diyemeyen Ferit gibi geçmişe dokunan bağlantılı sahneler boşuna yazılmış olamaz.)

 

 

Sahneye dönelim; bu buluşmada ilk defa Seyran ve Ferit duygularını paylaştılar birbirleri ile, sakin sakin, yalansız dolansız, olgun ama aynı zamanda bir o kadar yorgun.

“Sen benim en iyi arkadaşımdın.” Birbirlerinden neler neler sakladılar, yalanlar söylediler ama zora düştüklerinde her zaman birbirlerine koşulsuz, şartsız destek oldular. Hani Seyran güvenli bir liman demişti ya Sinan için, aslında -her ne kadar kabul etmese de- onun yüksek dalgakıranlar ile kaplı bir limanı vardı; her şartta, her koşulda!

 

Ferit’in sürekli Seyran’a ‘mutlu musun?’ diye sorması, sadece ‘Seyran mutlu olsun’ diye ondan ayrı düşen Ferit’in, halen Seyran’a doğru çekilirken, kararından emin olmak istemesi bana göre. Seyran ısrarla, hanın, yani Ferit’e yakın olmanın ona iyi geldiğini söyleyerek kocaman bir adım atsa da, Ferit onu bir kez daha mutsuz etmekten korktu ve kendi mutluluğunu feda etti.

Ferit, ‘Seyran’ın arkadaş kalalım.’ ile araladığı kapıyı içi kanayarak kapatıyor. Kendini tane tane anlatarak üstelik. Yusuf’un hayatımızda olduğu dönemlerde, seni ‘bu kadar’ sevmediğim halde, aklım çıkıyordu, kıskanıyordum seni. Bu nedenle, kendimden biliyorum ve Diyar ile empati yapabiliyorum, onun seninle görüşmemizi istememesini çok iyi anlıyorum. Seyran ile evliyken Pelin yüzünden Seyran’ı az üzmedin Ferit Efendi. Bu sahneden tam olarak onun pişmanlığını gördük. Bu sahnede Seyran’ın Ferit’in sözlerini yanlış anladığına dair yorumlar okudum ki, kesinlikle katılmıyorum. Ferit yıllar sonra karşılaşmalarından sonra, ilk defa duygularını açıkça söyledi, Seyran da iki kere tekrar ederken bu sözlerin kendisi için söylendiğini anladı. Türkçe 101! ^^ Seyran neye bozuldu o zaman sorusunun cevabı ise, Ferit’in sözlerini yanlış anladığı için değil; Ferit ona olan yoğun duygularını itiraf etmesine rağmen koşarak evlenmesine idi.

Aynı zamanda çok önemli bir şeyi daha fark etti Seyran; Ferit’in Diyar’ı hayatında tutmak için verdiği özeni… Beraberlerken Ferit’e tam bu nedenle güvenmezken, onun yokluğunda Ferit gerçekten çok değişmiş. Onu değiştiren Seyran’a yaptığı hatalardan ders çıkartması olduğunu düşündüğünü hiç zannetmiyorum, direk Diyar’ın başarısı olarak adlandırdığı kesin.

 

 

Seyran ilk kez, bak büyük harflerle yazayım İLK KEZ göz yaşlarını gösterdi bize, hem de nerede; Ferit’in iyileştiği yerde, handa!

“senin de iyileştiğin yer burası demek”

“burada olmak bana çok iyi geliyor, çok huzurlu hissediyorum burada, böyle en huzurlu hissettiğim yer burasıymış gibi geliyor”

 

Seyran’ın isyanı Ferit’ten uzak, Feritsiz bir yaşam kurduğunda, cansız, ruhsuz bile olsa nefes alabildiğine idi : “İyiydim ben”  Ferit’in ikna etmesi ile ruhunun yeniden can bulduğuna, kalbine gömdüğü kıpırtıların yeniden harlandığına…

 

 

Ferit Diyar ile nişanlanırken giren flashbackleri Seyran’ın sessiz ‘beni bırakma’ çığlıklarıydı. Seyran ile Ferit’in ilk birlikte oldukları gecenin sabahında Pelin’in ispiyonu ile (bu kötülüğüm bile bahsi geçmedi ya, şaka gibi) ayrıldıkları anda “Ferit beni bırakma” diyerek çığlık atmadı mı? Sinan’ın elini bu çığlıkları hatırlayarak tuttu, ne kadar gerçek olabilir ki? Ferit ile Seyran kağıt üstünde ayrıldıklarında bile kalpleri asla ama asla ayrılmadı.

Biliyoruz ki, Seyran ile Ferit hangi yolu seçerlerse seçsinler, pusulaları hep birbirlerini gösterecek, yolun sonunda bir noktada, yolları her zaman kesişecek. Günün sonunda Allah herkesi gönlündeki ile kavuştursun!

 

Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları

 

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap