Geçen hafta Yalı Çapkını için “Ne güzel, dolu dolu, tüm karakterlerin hikayelerine dokunan bir bölüm izledik.” demişken bize böylesine sıkıcı ve tutarsız bir bölüm reva mıydı sayın senarist?
Yine serzeniş dolu bir yazıya hazırlanın! Ama önce kısacık bir an, sevdiğim bir kaç sahne:
Bölümün tek güzel yanı Seyran için, Seyran’ın mutlu olması için kız çocuklarına bağış kampanyası planlaması. Hem de ucunda projeden çekilme şartı olmadan. Gerçi Seyran dernek ile görüşmenin akşamında Efe Bey ile buluşup projeden çekildiğini açıkladığı için Ferit’in bu bağışı bir koz olarak kullanıp kullanmayacağını net olarak bilemiyoruz. Biz yine de Seyran’ı mutlu etmenin peşinde çabaladığı hatta bunun üzerine kafa yorduğunu düşünelim. Böylesi daha güzel ^^
Seyran’ın kazandığı okulu, Halis Ağa bile desteğini açıklamışken yapılamayan kaydı senarist unuttu, biz de unutmaya başlamıştık ki en azından Seyran unutmamış. Eğitim konusu onun için henüz kapanmış değil. Güzel. Projeden çekilme nedeninin de Ferit istedi diye değil, sırf örnek bir kadın olmak üzerine olması da çok hoşuma gitti. Üstelik Ferit’in Seyran’ın hayalleri, eğitimine devam etme hedefleri ile gurur duyması da dikkatimden kaçmadı, bu da güzel…
Seyran’ın Ferit’ten ‘seni seviyorum’u duyduğu gecenin sabahında mutfağa girip Ferit’in en sevdiği kahvaltı acai bowl yapmasını en çok Sultan’a yaptığı gönderme nedeni ile sevdim. Demek rahmetliden beri yalıda eşine özen gösteren olmamıştı. Güzel. ^^
Bu nasıl soru? “Seni Seviyorum” dedi.
Bence sorunun yanıtı “hayır”. Sevdiğini söylemiş olabilir. Kendi çapında -daha önceki ilişkilerinden farklı, daha güçlü olarak- seviyor da olabilir. Burada önemli bir detay var: “Kendince” ! Ferit Seyran’ın onu sevmesini seviyor. İşte tam da bu nedenle Suna Ferit’e Seyran’ın tüm delirmelerinin altında yatanın onu sevmesi, kıskanması ve evliliğini kurtarmak -aslında baştan inşa etmek- olduğunu söylediğinden beri Ferit bunu Seyran’ın ağzından duymak için her şeyi yapar oldu. Saçma sapan sürpriz de dahil!
(Başlık şaşırtmaca değil, gönülden istiyorum bir gün delicesine aşık olmasını ama kırmadan incitmeden!)
“Seyran, acaba diyorum sende beni sevdiğini söylesen de? Herkesten çok, sadece beni, bir tek beni, söylesene artık Seyran”
Bu çocuk küçükken ne yaşadı acaba? Sevilmek istiyor. Sevilirken ‘tek’ olmak istiyor. Yalnızca O… Sadece O… Olur ya, her şey yolunda giderse bu adam kendi çocuğunu kıskanır, demişti dersiniz o günleri görürsek…
Söylesin ya da söylemesin; Seyran Ferit’i gerçekten seviyor. Ama olur da bunu Ferit’in yüzüne söylerse onca kırgınlık tavan yapan libidoya teslim olmuş olmayacak mı? Yazık!
Bazı izleyiciler Suna’yı #SeyFer’in arasını yapan dişi kuş olarak görse de benim için öyle değil, o Suna ki kendi rahatı için, İstanbul’da kalabilmek için Seyran’ın Pelin yalıya geldiğinde evi terk etmesini engelledi ki, o Suna ki gerek alkolün etkisi ile gerekse değil, birçok sahnede Seyran’ı kıskandığını belli etti, kardeşidir elbet mutlu olsun ister ama ikili ilişkiye kendi çıkarlarını destekleyecek şekilde bu kadar müdahil olması ne kadar doğru? Dilerim ki bu işe bir son verir ve sadece kendi duygularına yoğunlaşır! Bu bölüm herhangi bir AbSun sahnesi izleyemedik. Abidin zaten yoktu. Zor zamanlardan geçiyoruz, bunun nedeni oyuncunun özel bir mazereti olabilir, saygı duymak lazım. Gerçi mazeret olmasa da senarist unutmuştur, bugüne kadar neler neler unutmadı ki… Olsun, yine de Abidin-Suna ilişkisindeki açılımı merakla takip ediyoruz.
Yalı Çapkını İnternete Özel sahne de yayında. Her ne kadar allanıp pullansa da kusura bakma sayın izleyici, belki bazılarınız tüller ardına gizlenmiş de olsa ‘vuslat’ izlediğiniz için mutlusunuz ama ben Ferit’in aralarındaki ilişki güven zeminine oturmadan, Seyran’ın kıskançlık ivmesini kullanıp, liseli aşıklar gibi kiraladığı günlük eve getirtmesini alkışlayamayacağım. Bir gün önce eski sevgilisi ile görüşmeye devam edebilmek için ‘ayrı hat al!’ diyen (ister suçluluk duysun ister vicdan azabı hissetsin fark etmez) adamdan bahsediyoruz, varsın Seyran’ın dizini öpsün, mantosunun üzerinden değil de içinden sarılsın…
Diyelim ki Ferit’in amacı sevişme değil sadece Seyran ile arasındaki güven problemini çözmek idi, o zaman da mekan olarak bula bula tek odalı, odanın içinde cibinlikli yataklı dağ evi mi buldu? Birliktelik olmuş da olmamış da olabilir. Dilerim olmamıştır. Aralarındaki sorunlar çözülmeden seksin işin içine girmesinin her iki karaktere de zarar verme ihtimali yaşanılan zevkten çok daha fazla.
İçinde Pelin geçmeyen bir Yalı Çapkını yorumu olamaz. Sadece Seyran bu tanımı dile getiriyor ama Pelin = Metres. Ben demiyorum, Türk Dil Kurumu diyor; çünkü metresin kelime anlamı “Evli bir erkekle nikâhsız yaşayan kadın.” . Varsın mağrur aşık olarak gösterilsin, bu metresi olduğu -hangi şartta olursa olsun- adamın yatak odasına kadar girdiği (hem düğün gecesi hem de yalıda) gerçeğini değiştirmiyor. Pelin için öyle pembe bir tablo çiziliyor ki, küçük ve pis oyunlar düzenlediği de yakın zamanda ortaya çıkacak gibi değil. Karakterin hikayedeki mevcut varlığından bağımsız, yan bir karakterin için hikayeye eklenen kuzen, kuzenin kız arkadaşı, potansiyel erkek arkadaş, potansiyel erkek arkadaşın mafya ailesi ve şimdi annesi; yepyeni mekanlar, yeni ev, potansiyel erkek arkadaşın evi, potansiyel erkek arkadaşın mafya ailesinin iş yeri gibi masraflardan kaçınılmaması. Sahi, hikayemize ne katkısı var Pelin’in? 20 küsür bölümü geride bıraktık. Oynadığı oyunun çoktan ortaya çıkması ve Ferit’i kendinden tiksindirerek hikayeden çıkması gerekiyordu. Günün sonunda elimizde Ferit’i çok başarılı bir şekilde manipüle edebilen bir karakter var. Bakalım işin sonu nereye varacak…
Umarım Pelin’e Ferit’in ona döneceği umudu ile hala sakladığı eşyalarını çöpe atabildiği bir veda yazarsınız, hem de tez zamanda!
Fuat… Yaramaz olmamaktan başka hiçbir özelliği olmayan Fuat… Daha düne kadar flashbacklerde bile Ferit’i koruyan kollayan bir abi olan Fuat bir anda kardeşini kıskanan birine dönüverdi. İyi biri olarak çizilmişti, karısının hamile kalamayacağını anladığında Suna’ya yürümesi mantıklı olabilirdi ama bir anda dolandırıcı, eşine karşı kırıcı ve kardeşini içten içe sevmeyen biri olarak çizilmesi mantıklı mı?
Geride bıraktığımız 21 bölümde senaristin doygun ve güçlü replik yazamadığına, izlediklerimiz ışığında bölüm senaryosunun tek cümlelik replikler ile basit eylemlerden oluşan tretmanlardan oluştuğuna şahit oluyoruz. Oysa ki diğer karakteri geçtim, Seyran ile Ferit’in konuşacak o kadar çok şeyleri var ki…
Fragmana göre 22 de epeyce boş bir bölüm olacak benden söylemesi. Çocukluk ve gençlikleri baskı altında geçmiş iki genç kızın travmalarını, Ferit’in Seyran’a hastalıklı bağının ardında yatan gizemi, Halis Ağa ile Hattuç Hala arasındaki kopuş nedenini, Orhan’ın İfakat ile birlikteliğinin açığa çıkmasını, Halis ile Ferit’in dede torun ilişkisinin derinliğini vs. izlemeyi beklemeyin. Bir süre daha şans vermeye devam, bakalım ilerleyen birkaç bölüm ne gösterecek. En azından elimizde evlilik konulu film bile izlemeyen Ferit’ten Seyran ile aynı yatakta yaşlılığı hayal eden Ferit’e… Hadi bakalım…
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.