Söylemezsem içimde kalır, geçtim bilgisayar başına. Detaylı bölüm yorumu zaten Gözde ‘den gelecektir, benim diyeceklerim genel gidişat üzerine. Ne izliyoruz biz? Keyifle ekran karşısına geçiyorum, o ayrı konu; ama her bölüm bitiminde bu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum: “NE İZLİYORUZ BİZ?”
Kesilen sahneler, birbirinin tekrarı zayıf replikler, yan karakterlerin bir türlü açılamayan hikayeleri bir yana; en kilit sorun esas oğlan ve esas kız olan Seyran Ferit ilişkisinde yaşanan bunca krizin sabun köpüğü gibi yok olması!!! Bu soruna hangi sahneyi sayayım bilemedim, sadece iki örnek yeterli olur umarım serzenişimi anlatmaya ve belki de bir değişime vesile olmaya…
Suna’nın Ferit’i öpmesinin gecesinde Ferit’in, Seyran ile Suna’nın yanında kıvrılıp uyuma esprisi yapabilmesini, Suna’yı yalıya kaçırdıkları gece önünde soyunabilmesini, daha bu bölüm Suna’nın Ferit gevşek gevşek koltukta yayılırken defile yapmasını Ferit’in zevzekliğine verelim, peki ya Seyran? Yahu bu kız dizi zamanına göre daha birkaç gün önce ablasının boğazına yapışmadı mı? Mademki izleyiciden gelecek tepkiden korkmadan Suna’nın Ferit’i öptüğü sahne yazdınız, ve hatta çektiniz; Seyran’ın “Bir insan kardeşinin kocasını niye öper ki?” sorusunun cevabı da vermeli. Aradan kaç bölüm geçti, dedim ya sabun köpüğü, puff… Konu kapandı, geçti gitti, bir daha bahsi bile edilmedi. Peki soruyorum; biz gereksiz çirkin olan bu sahneyi neden izledik?
Ferit’in Seyran’ın önünde Yusuf’a ciddi ciddi “karımla birlikte oldun mu?” diye sormasını da ikinci örnek olarak verelim! Bu konu daha detaylı!
Ferit’in beyninin içindeki medcezir eminim beni yorduğu kadar tüm izleyiciyi yoruyordur. Ferit özünde bir ‘erkek’ ama ilk olmayı olmazsa olmaz kabul edecek, bekaret sorgulaması yapacak bir karakter hiç değil bana göre. Ama kinayeli bir şekilde “Bayılıyorum seninle birlikte olmaya, hastayım sana hasta” diyerek aslında bilinç altındaki gerçekleri dile getirirken ‘istenmemek’ egosuna o kadar çok zarar veriyor ki saldıracak yer arıyor. En büyük saldırmalarından biri bu soruydu işte: “Siz Seyran’la beraber oldunuz mu?”
Bu sorunun sonuçları Ferit’e “Keşke seni hiç tanımasaydım.” dedirtecek kadar kötü oldu. Bu cümlenin alt metninde öfke olduğu kadar acı da var. Bunu gören tek kişi ben olamam değil mi?
Ailesinin onun için aldığı ve odaya kapattığı, üstelik karakterinden ve güzelliğinden etkilenmeye başladığı oyuncak bebeği onu istemediğinin altını çizdikçe deliriyor. Her kadın Ferit Korhan ile birlikte olmayı ister (Evlilik ertesi Pelo hariç çok güzel savuruyor teklifleri, hakkını vermek lazım. Aferin!) ama bir KADIN, Seyran istemiyor işte. Bunun farkında olduğu her dakika onun için bir zulüm! Tam da bu sebeple, kendince nedenler arıyor; kırıyor, döküyor.
Ferit kriz ortamında o kadar zayıf ki… En ufak bir darbede, kendini aciz hissettiği her anda saldırmayı tercih ediyor. Kendi canının da yanmasına rağmen –gözlerin ne güzel doluyor senin Mert Ramazan Demir! – can yakmaktan çekinmiyor. Bu da onun koruma kalkanı işte!
Peki bize bunca kavganın, tartışmanın ardından yaralanan neredeyse enkaz haline gelen karakterlerin gün aydınlanınca can ciğer kuzu sarması olduğunu izletmek reva mı? Birbirlerini ne kadar incittikleri de bir sonraki tartışmaya kadar unutulup gidiyor. Puff… Yine bir sabun köpüğü…
Kusura bakmayınız ama Ferit’in bu yorumu beni hiç tatmin etmiyor:
“İlişkimizin en çok bu yönünü seviyorum biliyor musun? Kavga etsek de küs kalamıyoruz. Süper bence.”
Dolayısı ile bir kez daha: “Ne izliyoruz biz?”. Karakterlerin demans etkisinde olmasını mı? Malum, asla unutmam dedikleri her şeyi unutuveriyorlar. Sırf Ferit’in Seyran’a yaptıkları değil, Seyran’ın Ferit’e ağır ithamları bile unutuluyor. : “Fırsatçı bir adamsın, aşağılık bir herifsin, hayatımda gördüğüm en bencil, en zavallı adamsın, hastasın!” Bunların hangisi sineye çekilir ve hemen ertesi bir takım komikliklere (neyse ki bu bölüm yoktu.) devam edilir?
Belki de tüm yanıtlar izleyemediğimiz, fragmanlarda olduğu halde kesilen sahnelerde gizlidir kim bilir? (İlk aklıma gelen kesilen sahne; Seyran’ın seksi geceliklerini yırtığı sahne, acımadan kesenler utansın!)
Unutmadan; inşallah bu replik’in hakkı verilir, bu da sabun köpüğü sahnelerden biri olarak karşımıza çıkmaz:
“… Bir sırrımı söyleyeceğim. Sana söz veriyorum , bana karşı bütün öfken geçecek, daha tatlı biri olacağım”
Bölüme dair küçük bir not; hikayenin Pelo’su Buçe Buse Kahraman’a özel bir alkış. Bu bölüm Gülgün Teyze tarafından yalıya davet edildiği sahnede resmen döktürdü. O kadar içten geldi ki anlattıkları – sırf Ferit’i evlilik yoluna sokabilmek için çevirdiği oyunu göz ardı ediyorum – mutlu olsun isterim.
Pelo’ya böylesine dolu dolu bir sahne yazarken, Seyran’a kendini tam olarak ifade etme olanağı bile tanımayan senarist utansın!
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.