Yalı Çapkını 88. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
“Fedakarlık, başkası için yaptıkların değil, kendin için yapamadıklarındır aslında’”
Çok detaylı ama bir o kadar da yorucu bir bölümdü. Yan karakter hikayeleri fazla ayrıntılıydı. Biz Seyran ve Ferit ile nefes alan izleyiciyiz bu sebepten ötürü yan roller özellikle hikaye sahiplerine hizmet etmediğinde bölümden kopmak için kaçış yolu arıyoruz. Hastalık ve ayrılık sürecini zaten izledik; aynı döngü yorar. Bu yüzden daha fazla Seyran ve Ferit’in birlik halinde birbirine bağlı şekilde izlemeyi çok bekledik ve beklemekten yorulduk lütfen izlemek istediğimiz sahneleri izleyelim.
Seyran
Kendi hayatının önüne Ferit’in hayalini koyan Seyran… Hayatında sürekli bir seçim yapmak zorunda kaldı ve bu seçimlerinde kendini değil sevdiklerini tercih etti. Ferit’le ortak noktası buydu, kendinden önce sevdiklerini düşünen Seyran. Oysaki kendini düşünse, kendi için iyiliğini seçse zaten sevdiklerini mutlu etmez mi? Hastalık sürecinde en ağır şekilde Ferit’ten uzak kalarak bedel ödemişti daha önce, bu defa yine kendi hayatıyla yaptığı seçimle, kendince gizleyerek sadece Ferit’i kendi bildiği yolla mutlu etmek istedi. Peki Ferit, Seyransız mutlu olacak mıydı? Daha önce zaten bunu görmüştü. Ferit’ten saklama sebebi buna izin vermeyeceğini çok iyi biliyordu. Ne demişti Ferit?:
“Seyran için üzülürdüm. Ona yeni uğraşlar bulurdum, yeni hobiler bulurdum, birlikte dünyaya bir çocuk getiremiyorsak bile birlikte bir sürü tasarım getirirdik mesela… Bundan sonraki hayatımı hep Seyran mutlu olsun diye yaşardım.”
Seyran çocuk sahibi olmak istedi; kendince gitmeden ikisinden bir parça bırakmak istedi. Ferit’in çok istediği hayalini gerçekleştirmek istedi çünkü Seyran, Ferit’in abisiyle kurduğu hayali gerçekleştirmek için kendinden vazgeçmişti. İlk defa Seyran, mutsuzken ya da karar aşamasındayken yanında Ferit’i istedi; ona sığınmak ondan güç almak istedi çünkü ona iyi gelen şeyin Ferit olduğunu biliyordu. Daha önce hastayken Ferit’i uzak tutmuştu kendinden uzak tuttukça neler yaşadığını görmüştü. Sevgi hastalığı yok etmez ama iyileşme sürecini hızlandırır belki de bu defa bunu denemek istemişti. Çünkü aynı yaraya sahiplerdi.
Ferit, hata yapmasın, bu sorumluluk altında kalmasın diye kendince mücadele etti Seyran; çünkü Ferit’in canı pahasına olsa bile ailesini koruyacağını biliyordu çünkü Ferit buydu. Halis’in karşısında Ferit’in suçu olmadığını çakmak çakmak gözleriyle anlattı ama her şey için çok geçti.
Ferit ile kavgası hata yapmasından değildi o yaptığı hatanın bedelini ödemesini istemediğindendi. Yere düşünce herkes bir tekme atmak ister, Seyran bunun önüne geçmek istedi çünkü Ferit’in içten içe ne kadar yorgun olduğunu biliyordu. Bu yoldan vazgeçsin diye sağa sola çarptı, çarptıkça daha çok kırdı çünkü bildiği yol buydu. O gücünü Ferit’ten alıyor onu güçsüz kılan şeyleri omzundan almak istedi sadece. Çünkü onların birbirinden başka kimsesi yok.
O öyle biri değil dediğiniz herkes öyle biri çıkar. Aslında Suna’nın içten içe nasıl biri olduğunu biliyordur Seyran, aynı evde büyüdüler, insan tanımaz mı ? Sadece konduramaz çünkü Seyran’ın her zaman sığındığı insan olmuş. Yanlış olduğunu bile bile tanıdığın insanın omuzunda ağlamak istersin bazen. Suna, içten içe rüyalarında ya da bakışlarında kimle olursa olsun her zaman Ferit noktası hep açık kaldı. Seyran görmez, görse ya da duysa bile belki inanmaz. Ama gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır o gerçek elbet gün yüzüne çıkacak belki Abidin sayesinde belki Suna sayesinde ama çıkacak. Yalıyı Ferit’e vermesini gizleyerek zaten verdiler bu da son nokta olacak.
Ferit
Ne eksik ne fazla olacaksın bu alemde; fazlalık ahengi ve dengeyi bozar.
Üzerinde o kadar yük vardı ki mahcup olmamak için sürekli kendini erteledi, erteledikçe kendini unuttu çünkü Ferit, kendini düşünmezdi. Her sorun olduğunda çözüm yolunu buldu ama her bulduğu çözümde kendinden bir parça eksiltti.
Fuat, “bir başarısız ol nasıl cezalandırılıyorsun denediğin için” demişti. Tam da öyle oldu. Halis ilk hatasında kibriyle boğdu Ferit’i. Kendinde hiçbir kusur bulmadan bütün bedeli yine Ferit’e ödetti çünkü bildiği buydu.
Hayallerine abisini de ekledi onsuz hayal kurmak bile Ferit’e vicdan yüklüyordu sanki abisinin ölmesini istemiş gibi bir vicdanla boğuşup duruyordu. Belki herkese yetişen Ferit, abisine yetişmedi diye bu haldeydi ?
Seyran’ın varlığını, onunla yaşadıkları için hep şükretti Ferit, çünkü ondan gelen acıya bile razıydı o Seyran’la var olmuştu her yaşadıklarının bedelini ödedi ve asla pişman olmadı.
“Baba olduğumda olgunlaşacakmışım gibi, daha rahatlayacağım gibi…”
“Ben efsane baba olurum” dedi Ferit, çünkü o ‘efsane baba’ nedir bilmezdi. Hayalindeki baba rolünü kendi çocuklarına yaşatacaktı. Kendi çocukluklarını, kendi çocuklarına yaşattırmayacaklardı çünkü neler yaşadıklarını bir sevgi belirtisi için neler yaptıklarını en iyi onlar biliyordu. Kaç yaşına gelirlerse gelsinler hala o yaşadıklarının izlerini taşıyorlar çünkü onlar hala çocukluklarını yaşayamamış iki yaralı çocuk. Belki beraber çocuklarıyla yavaş yavaş saracaklar yaralarını. Kendi yaşayamadıklarını bir bir yaşatacaklar çocuklarına.
Öleceğinden o kadar emindi ki gitmeden önce Halis’in söylediklerini hatırladı yine dedesinin gözüne girmek için kumar oynamak istedi tek gayesi dedesinin taktirini kazanmak ve bununla beraber ailesini kurtarmaktı. Ah Ferit, daha ne kadar canın yanacak daha kaç kere bedel ödeyeceksin dedenin yerine yetmedi mi ? Bu yolda geriye ne sen kaldın ne de deden…
Hayatı tehlikedeyken yine abisini gördü Ferit; “Abi geliyorum sonunda.” Abisine kavuşmak istedi çünkü abisi yok diye hayatını hiçe saymak istiyordu. Abisinin yanına gitmek için onay istedi ama “şimdi değil” cevabını aldı her şeyden kurtulmak için bu yükleri gerisinde bırakmak için ölmek istedi belki çünkü Ferit’in ne hali vardı ne gücü. Bu çıkmazlar bir bir Ferit’in ruh halini yerle bir etmişti.
Ferit’in Suna’ya karşı tavrı tamamen yaptığı iyiliğin bedeliydi. İlk Suna’nın gerçek kişiliğini gören Ferit’ti; yine fark edecektir.
Seyran ve Ferit
Doğduğunuz an’dan itibaren soy isimlerinizin yüküyle yaşadınız ağır ve bir o kadar yorucu soyadınız. Farklı evlerde doğdunuz ama aynı yerden yara aldınız iki yaralı insan birbirinin yarasını hem kanatır hem iyileştirir çünkü bildiğiniz yerden sınandınız. Beraber büyüdünüz.
Ferit, Seyran’ın kalbini kırmamak için konuşmaktan kaçtı bunu Ferit yaptı çünkü onun aklında hala Seyran’ı boğan yoran bir Ferit vardı. Bu korkusunu yenmek için kaçmaya çalıştı Seyran ise her zaman tam tersi bir insan oldu o daha konuşmayı yüzleşmeyi tercih eden biriydi ertelemeden konuşup halletmeyi ya da içindekileri döken biri oldu ona göre sorunlar ertelenmez o an çözülürdü.
Ferit, içine attıkça bir noktadan sonra patlak verdi o bastırdığın duygular bir yolunu bulup ortaya çıkardı öyle de oldu. Ama günün sonunda sakinleştikleri an birbirlerini dinleyip hayal kurdular çünkü olgunlaştılar.
Hayallerinde mutlu olmak istediler çünkü bazı şeyler onlar için sadece hayaldi. İlişkileri bu süreçte farklı bir boyut aldı günün sonunda birbirinden özür dileyen bir çift var karşımızda birbirlerini dinlemeyi öğrendiler. Ferit, Seyran’ı eskisi gibi kırmadan sevmeyi öğrendi. Bu gelişimleri daha ayrıntılı izlemeyi de çok istiyorum.
Seyran’ın hamile olması mucize bir şekilde olacak ben bu süreci uzun uzun izlemeyi çok istiyorum. Ferit’in babalık heyecanı Seyran’ın telaşı.
Sevgi bağları onları çok güzel bir anne- baba yapacak bu yüzden her şeyi beraber atlatıp beraber yaşamaları lazım. Onca acıdan sonra mutluluk en çok ikisinin hakkı.
Onların onlardan başka kimsesi yok ve onları birbirinden başka seven kimse yok.
Abidin’in 3 sezondur devam eden hikayesine birkaç bölümde çok sert çok fazla girildi ve çok ani oldu. Bu beni rahatsız etti çünkü annesiyle olan durumu bu şekilde yazıldığı için beni heyecanlandırmadı, aksine yordu. İçten içe Suna’nın zamanında yaptıklarının bedelini Ferit’e ödetmek istemesi de komik bir durum. Yoksa içten içe Ferit düşmanlığı ortaya çıkmazdı. Bazen gerçek hislerimizi gizlerken farkında olmadan daha da büyütürüz içimizde sanırım Abidin’inki de böyle olmuş 🙂 Abidin- Ayşe’de net geliyor anladık dün bölümde açık açık. Belki o zaman Suna’yı daha açık ve net yazarlar.
Umarım daha uzun SeyFer hikayesini izleriz en azından bunu istemeye hakkımız var…
Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları