İzledim

YALI ÇAPKINI – Freni Patlamış Bir Hikayenin Peşinden Sürüklenmek

Yalı Çapkını 76. Bölüm ertesi hissim tam olarak bu:

 

“Kalakaldım kışın ortasında yine

Yine aldandım sonunu bile bile…”

 

Evet, Yalı Çapkını son bölümü izledim. İzlemeyip, kısacık kesitler üzerinden yorum yapanları da anlamıyorum? İsyan et, serzenişte de bulun ama izlemediğin dizi hakkında da onlarca yorum yazma!

Teorileri çok sevdim. Mavi gömlek, terlikler, ilgili(!) hemşire, şirazesi kaymış karakterler, kayıp Halis Dede ve niceleri… Yazılan detaylara bakınca taşlar yerine de oturuyor. Üzerine kafa patlatan, açıklamalar yapan, kitleler ile paylaşmak için odalar açan herkesin emeğine sağlık. Keşke yapım da sizin gibi düşünmüş olsa… (Dilerim! Ama zannetmiyorum ^^ bu güzel derlemeler birçok kişiye/fikre ışık tutsun isterseniz, düz yazı olarak bu sitede yayınlamak isterim. )

 

 

Eğer halihazırda hikayeyi Ferit’in zihninden izliyorsak; psikiyatri servisinde yatan bir bireyin bu kadar incelikli detaylar ile alt metin vererek anlatılması ancak N. Shyamalan, C.Nolan filmlerinde olur ki, izleyici de onlardan böyle özel bir hikaye beklentisindedir zaten… Türkiye’de ana akıma iş yapan, alt metinleri anlayabilecek AB kitlesini çoktan kaybetmiş bir proje için yapımın ve kanalın böyle bir risk almış olacağını düşünemiyorum. Risk almış olsalar bile izleyicinin çoğunluğa bu anlatı geçmiyorsa aracın freni çoktan boşalmış bile, ölümcül kaza misali bir sonuç -erken final- kaçınılmaz.

 

 

Eğer benim yapımdan beklediğim gibi dümdüz senaryo izliyorsak; geride bıraktığımız 2 sezonla tamamen alakasız, temasından karakterlerine (eski ve yeni) izleyiciye yabancı gelen, mantık çerçevesine uymayan, tutarsız, tadı tuzu olmayan bir hikaye izliyoruz. El birliğiyle mahvedilmiş bir proje! Üzücü, hem de çok…

Seyran ve Ferit 2.sezon sonunda bıraktığımız gibi birbirlerini hala ‘çok’ seviyorlarsa -ki birbirlerinden ilk haber almalarını da ilk karşılaşmalarını da izledik –  sevgi sözcüklerinin, tensel temasların havalarda uçuştuğu Diyar ve Sinan ne alaka? Kalbin başkasında iken bambaşka biri ile oluyorsan bu hem kendini hem de karşındakini kandırmak değil mi?

 

Seyran eğer Ferit’ten ‘çok hastalığını’ (hani hastalığının adını bilmiyoruz ya, sadece kanser olduğunu tahmin ediyoruz) onunla birlikte yaşamasın diye ayrıldı ise iyileşmişken yeniden birleşmelerinin önündeki engel ne?

Hastalığa rağmen ayrılan SeyFer ile başlayacaksa ve bir süre ayrılıkla devam edecekse hikaye o kırılmanın temelini her iki taraf içinde hissedebilme ve içselleştirebilmeliydik. Sonsuz aşk illa da bitecekse, başkaları ile ilişki, aşk elbette ki mümkün ama iki kişiyi aynı anda sevmek de Sadakatsiz Volkan’a mahsus!

 

 

Seyran kendi ayakları üzerinde olmayı her şartta tercih edecek bir karakterken Hattuç Hala’nın hediyesi Korhan Yalısı kirası ile tüm ailesini geçindiriyor, yiyor, içiyor, geziyor… Üstelik ‘limanımsın’ diyerek bir başka erkeğe sığınıyor öyle mi? Üstelik gönül rahatlığı ile nikah masasında ‘evet’ demesini takiben o ya da bu nedenle Ferit’in yanında alıyor soluğu. (İlk sezonun ilk bölümlerinde tarafların ‘anlaşmalı evliliğe’ onay verdiği halde Pelin’in rahatlığına neden tepki veriyorduk? Ferit’e ‘benim sana olan sadakatim imzayı attığım anda başladı.’ diyen Seyran aynı cümleyi Sinan’a da kurabilecek mi? 19 yaşında, ilk ilişkisinde gösterebildiği evlilik kurumuna saygı, ölümün eşiğinden geçme, işkenceden Korhanlar zulmüne ne acılar görme etkisi ile yok olmuşsa demek… Bu Seyran’ı tanıyamıyoruz… Bizim tanıdığımız, bildiğimiz ve empati kurduğumuz Seyran, aynı Ferit’in tarifindeki gibiydi oysa ki: “Sert, kuralsız, tutkulu, ateşli…”

Bize Ferit’in yerine Sinan’ı koyan ve onunla mutluluk oyunu oynayan Seyran’ı, çizilen bu mutluluk tablosuna inanan ve onu serbest bırakan Ferit’i vaat ediyorlar ve bu iki deli çocuğun pişmanlıklarını izlemeye devam edileceğini mi zannediyorlar gerçekten?

 

 

Seyran ve Ferit arasına illa ayrılık olacaksa, yan karakter bile gelse gelen 3.kişiler ‘çift’ olmak zorunda değildi. İlk bölüm Abidin ve Gülgün ile sahnesinde izleyip empati yapabildiğimiz derin, olgunlaşmış Ferit Korhan; kendisini boğduğunu hissettiren Ferit aşkı ve Korhanlar’dan bağını kurtarmış, kendi ayakları üzerinde duran -yeteneği ile Korhanları bir şekilde kendine muhtaç edebilecek- Seyran Şanlı! Zaman içinde birbirlerine yeniden çekilen, tutkulu, alev alev bir SeyFer… Varsın, Sinan ile Diyar ile dost olsunlar, bu ‘içten’ dostluğun doğurduğu yanlış anlamalar, çifti bekleyen yüksek yüzleşmeler izleyiciyi tatmin edebilirdi. Bir de Diyar karakteri için yaş farkı olan bir oyuncu seçilmesi ile Pelin’in 14 aylık hamileliği nedeni ile üstü kapatılan Sultan istismarı benzeri bir konuya giriş yapılabilirdi…

 

 

Diyar’ı canlandıran Pelin Akil için, gerçek hayattaki özgüveni ve sahnelerinde ise ağlayamaması dışında ‘ok.’im ama Sinan karakterini izlerken (oyuncunun adına bile dikkat etmedim) gözleri kanayanlar? Oyunculuk YOK! “Hadi gözlerle, hareketler ile duyguyu veremedi ama öyle bir konuştu ki…” diyebiliyor muyuz? HAYIR! Diksiyon, akıcı ve anlaşılır konuşma yok! En azından yakışıklı mı peki? Buna yanıt göreceli ama bana ve eminim ki çoğunluğa göre kesinlikle HAYIR! O zaman hikaye zaten içine çekemedi, ben neden ana kadrodan dakikalarda zaman alan Sinan karakterini izlemek için ekran karşısında olayım?

2 yıl 36 ülke gezerken birlikte olmak için ilişkilerinin resmiyete dökülmesini bekleyen Sinan, nikah defterini imzaladıktan sonra bile hiç acele etmiyor. Vay be… (Aklıma ilk birliktelik için ormanda çadır kabul görmeyince, vakit kaybetmemek için karavan, pansiyon, otel teklif eden Ferit gelmesi normal mi?) Seyran’ın Sinan ile sevişmediğinin kesinleştiği bölümde, Ferit’in Diyar ile tam aksini yapması da pek ironik!

 

 

Oysaki bu bölüm ‘kanka’ modundaki çifti izlerken, bir önceki bölüm tamamen farklı bir Ferit ve Seyran izliyorduk. Ferit’in alkol etkisinde iken Seyran ile dans etmesi, gözlerindeki aşk dolu bakışlar ve sahnenin sonunun kollarıyla kendini sarmış halde olması, izleyen hangimizin ciğerini dağlamadı? Ya Seyran’ın rüyasında Ferit’i görmesi, Ferit’e ‘bırak beni’ derken aslında onu mengene gibi tutanın Ferit değil, kendisi olduğunu fark etmesi… Her iki sahne de geçen bölümde aklımda kalan NET sahneler…

 

 

Bu bölümden ise tek hatırlayacağım Ferit’in deli dolu enerjisi ^^ Ferit’in Defne’nin getirdiği projeye, okumasına ‘hayır’ tavrına gönderme yapılması ilginç. Ferit geride bıraktığımız bölümlerde ailesinin öğretisi ve çokça da manipülasyona, kendi güvensizliğini, özgüven eksikliğini eklemiş Seyran’a yetememe ve günün sonunda onu kaybetme korkusu ile ona ve ilişkilerine yaptığı haksızlıklarla yüzleşmiş durumda. Seyran’a sadece ‘Seyran’ olarak bir birey olduğunu hatırlatması da bundan.

 

 

Afra Saraçoğlu ve Mert Ramazan Demir’in ikisi de Seyran ve Ferit ile ikonik bir karakterler yarattılar. 3.sezona girmişken, yüksek performansları ile inşa ettikleri bu karakterlerin böylesine harcanmasına, aradan zaman geçse bile kısa kesitlerle sahneleri paylaşılabilecekken, yokuş aşağı gitmesine izin vermelerini hiç anlayamıyorum. Bölüm başı milyonlar alıyor olsalar bile kariyerleri adına ses çıkartmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu sesin, yapıma rest çekme, sete çıkmama, senaryo müdahalesi talebi olmasına bile gerek yok. Milyonluk sosyal medya hesabından karakterin ‘gerçek’ olduğu dönemlerinden bir fotoğraf bile paylaşmaları (throwback) izleyicilerin onların da rahatsız olduklarını anlamalarına yeter de artar bile… Tabii rahatsızlarsa… Ama günün sonunda, sizin bugünkü popülerliğinize getiren bu izleyici bu kadar da yalnız bırakılmaz.

 

 

Ben Yalı Çapkını’nı her türlü izlemeye devam ederim, bu tabloya göre kanalın yerine koyacağı dizi gelene kadar geçen zamana dek… Ama şunu bilin ki; efsane olmaya aday bir dizi iken böyle başarısız bir tablo oluşmasının sebebi -karar ve tepki koyma yetkisi olmayan emekçileri hariç tutarak, yayında ve yapımda emeği geçen herkes -yapım, kanal, tüm reji, senaristler, oyuncular ve onların eksiklikleridir.

 

Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları

 

 

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap