YALI ÇAPKINI – İçimdeki Çocuk Acıyor

Yalı Çapkını 72. Bölümün en özel sahnesi için  Özge‘nin kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar…

 

İçlerindeki çocuk konuştu, birbirleriyle sarıldılar; tanıdık yerlerden biliyorlardı birbirlerini çünkü… İki ayrı dünya olarak aynı odaya konulduklarında zamanla ne kadar aynı olduklarını aynı acılarla sınandıklarını anladılar. Düşman yoldaş oldu.

Ferit’in öfkeyle “Bu mu senin yoldaşlığın” dediği yer o yüzden içimi çok acıttı. Nereden kırıldığını o kadar hissettim ki… Anlatmasına gerek yoktu çünkü çoğu şeyi Seyran’a, o zaten biliyor anlıyordu. İlk defa Seyran’ın onu anlamadığını uzağına düştüğünü içinde olduğu acının dışında kaldığı düşündü.

 

 

Ailelerinden göremedikleri yaşayamadıkları sevgiyi birbirlerini bulup şifa olmuşlardı her zaman. “Babanla güzel anıların olduğu için çok şanslısın. Baban seni hep koşulsuz sevmeye seninle gurur duymaya devam edecek” diye teselli etmeye çalıştı Seyran… Çünkü onun babasıyla “yaşayamadıkları” vardı; ölüp gitse aklında kalacak mutlu hatırlayacağı çok az anısı… Koşulsuz onunla gurur duyan, arkasında dağ gibi destek olan bir baba özlemi taşıdı hep… Babasına karşı gürültülü çok sesli bir öfke vardı geçmişinde.

 

Ferit’in ise aksine sessiz bir yalnızlık. Dışarıdan çok mutlu gözüken sevildiği, insanların etrafında pervane olduğu her istediğinin yapıldığı koca bir teklik hali. Herkes odasında yaşardı çünkü acılarını onlarda. Seyran gibi tek düşmana karşı birbirlerine kocaman sarılan ablası ve annesi yoktu. Odalara hapsedilmiş mutsuzluklar yaşanır herkes güler yüzlü maskelerini takar öyle otururlardı o koca masanın etrafına.

 

“Ben hayatım boyunca hep onu özledim biliyor musun Seyran. Yanımdayken bile”

 

Orhan’ın en başından evliliğini Halis’in ona dayattığı her şeyi kabullenir gibi gözüken ama “ruhu” alınmış hali, içinde çok başka heyecanlar hayaller taşırken ayak uydurmaya çalıştığı düzen içinde kayboluşu Ferit’in babasına hiç erişememesine sebep oldu.

 

“Onunla baba oğul olmayı başarabilmiştik artık o da hatalarından ders çıkarıyordu. Annemle çocukluğumda hayal ettiğim gibi birbirlerini sevmeye başlamışlardı”

 

Ama hep evlatlar babalarından bir şeyler öğrenmezdi değil mi?

Orhan’ın hayalleri, istekleri için savaşmadığı Halis’e boyun eğdiği her günün hesaplaşması gibi, ne olursa olsun karısından isteklerinden vazgeçmeyen dedesine karşı duran Ferit ona çok şey öğretti. Sürekli kaderi babasını suçlamanın en kolay yol olduğunu ve bu bahaneyle yaptığı bütün kötü şeylerin üzdüğü karısının sürekli kaçar elini taşın altına koymaz halinin bahanesi olmadığını gördü. Ferit’te aynı yolları yürüyüp farkı davranabiliyordu çünkü.

 

“Dedeme uyup onun gibi davrandığım için o kadar pişmanım ki”

 

Ve anladı Ferit sonunda… Abisi ve babası “parlak veliaht” görünmedikleri için dedesi tarafından hor görülüyorlardı. Eskiden dedesinin sevgisini kutsuyordu Ferit; hayranlıkla sevdiği dedesinin aslında onu da sadece kendisine benzer özellikleri olduğu için önemsediğini diğer türlü olsa onu da abisi gibi aşağılayacağını anladı. Babası ve abisinin daha bağlı ilişkisini kıskanıyordu içten içe; bunun iki çürük yumurtanın birbirine sımsıkı tutunuşu olduğunu anladı. “Hep abime kızardım meğer derdi ben değilmişim sadece sana “görünür olmakmış” dedi dedesine.

 

Kudretli dedesi artık aşağıdaydı gözünde.

Yukarıdan baktı.

Ufacık kaldı

 

 

“İçimdeki çocuk acıyor dedi” sonra… Abisinin ölümü kişisel bir acıyken babasının ölümü bütün ailesinin yükünü omzuna yükleyen bir kayıptı. Artık bir daha çocuk olamayacağını kaçacak yerinin kalmadığını biliyordu. Tasasız gülüşünden eksilen her şey donuk bir bakışa boş gözlere dönüşüyordu. Merhameti yüzünden babasında patlayan silah bir daha aynı kişi olmaması gerektiğini fısıldıyordu sürekli.

 

Son masum gerçek haliyle içinde sakladığı bir daha hiç dile getiremeyeceği duasını anlattı.

 

“Allah’a yalvarıyorum bana babamı göstersin diye olmuyo ama göremiyorum onu göremiycem de bundan sonra.”

 

Belki bundan sonra rüyalarında düşlerinde hiçbir şey düşünmeden gülüşür sarılır mutlu olurlardı babasıyla; abisi de gelirdi belki…

 

Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

BRIDGERTONE – Gölge Oyunları

Bridgertone'a dair  2. yazı yine Gülsüm'ün kaleminden... Keyifli okumalar...

1 hafta Önce

BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader

Bir dizide görmek istediklerinizi eğlenceli bir üslupta yansıtan Bridgertone'un 3.sezonunun ilk dörtlüsü yayınlandı.

1 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Yaslan Göğsüme Sevdiğim

Yalı Çapkını 68. Bölümün en özel sahneleri için Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

2 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

2 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

2 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

3 ay Önce