İzledim

YALI ÇAPKINI – İçimizde Kalanlar

Yalı Çapkını finale birkaç kala içimizde kalanları öyle güzel özetlemiş ki  Svl … Keyifli okumalar!

 

yalı çapkını

 

Ailelerindeki her üyenin ayrı ayrı farklı şekillerde yanlış sevgi koduna ve istismar şekline sahip olduğu iki çocuğun hikayesiydi bu.

Korhanlar… Narsist bir dede, komformist bir anne, absent bir baba, istismarcı ve yönetici baskın bir yenge, kıskanç ve kendini dedeye kabullendirmek adına başka bir kişiliği sırtına giymeye hazır bir abi, bakım sorumluluğuna şehvet bulaşmış bir hizmetçi vs.

Şanlılar… Fiziksel ve psikolojik şiddetin her türünü kullanan çıkar tabanlı bir bağ kurmuş baba, narsist mizojenist ve gaddar bir hala, sessiz ve ataerkil anne, kıskanç abla…

Her karakter hem kendi içinde hem birbirleriyle ne kadar çok sey anlatabilir anlayın diye tek tek yazıyorum. Binlerce ilişki çeşidi ancak hiçbiri saf sevgi çıkarsız bir ilişki kurma yolu değil. Sevgiyi gerçekten öğrenmeye fırsatı olmayan iki çocuktan bahsediyorum yani…

 

 

Ve bu çocukların,

ne travmaları,

ne başarıları,

ne iyileşmeleri,

ne terapileri,

ne kendi ailelerini kurma serüvenleri,

ne ailelerinden kopabilmeleri,

ne kendilerini bulabilme yolculukları,

ne de ebeveyn olmaya dair korkuları izletildi bize…

İzletilen tek şey ihanetti.

 

 

Somut ihanetleri demiyorum sadece, anlatılmayan her satırda, “aile affedicidir”, “aile şöyledir böyledir…” diye bol keseden atılan her cümlede ihanet edildi onlara.

Ataerkiyi bilekte bir kelepçe gören Seyrana da, o evdeki kimseye benzetemeyeceksiniz beni diyen Ferit’e de…

En önemlisi sevmeyi sevilmeyi birbirinden öğrenmiş. Ailelerinden aldıkları yaraları birbirleriyle bir şekilde kapamaya çabalayan SeyFer’e edildi bu ihanet…

Farkındalıklarına, kırdıkları zincirlere edildi…

Kendi odasında istismar edilen bir adamın babalık korkusu, kendi odasına hapsedilmiş bir kadının annelik korkusu izletilmedi bize.

İyileşmek şöyle dursun ailelerine hapsolan aynı hataları ve hatta aynı öğretileri kodlayan zavallı insanlar izletildi.

Yazık çok yazık.

 

 

 

Kendi yaşadıklarından dolayı kazımın kucağına veremeyecekti mesela Seyran asla çocuğunu ya da Ferit asla bir hizmetliyle aynı odada kalmasına izin vermeyecekti… Tüm bunların geçmişlerini açmasıyla terapiste gideceklerdi belki. Seyran Ferit’in omzunda ağlayacak korkularını anlatacaktı Ferit de aynı şekilde…Birbirlerini de büyüteceklerdi çocuklarıyla. Sonra altın kafesten kurtulacaktı ikisi de… Cilalı sevgi gösterilerine kanmayacaklardı artık çünkü gerçek sevgiyi öğrenmiş ve doymuşlardı birbirlerine duydukları sevgiyle…

 

 

Hiçbir işin raconunda bakıcı istismarına anneyle yüzleşme yazılmaması yoktur. Ya da ceza çekmeden affedilen fail baba. Bu nerenin senaryosu cidden anlamak imkansız…

Çok sabırlı bir izleyici olarak yazıyorum ben her satırımı çünkü yol da ulaşılan nokta da çok değerliydi hep benim için. Yoldaki her engelde ulaşacağım noktaya olan ümidimdi beni ayakta tutan. Ama yolda önce tekrar tekrar bizim kıymetle altını çizdiğimiz değerler çiğnendi.

 

 

“Sessizlikle cezalandırılmış, karanlıkta bırakılmış Ferit’in ışığı gürültüsü Seyrandır.” dedik; “HAYIR, ÖYLE DEĞİL.” dediniz.

“Kendi değeri gölgelenmiş, sırtını yaslayabilecek güvenli alanı çok görülmüş Seyranın dayanağı Ferit’tir.” dedik; “HAYIR, ÖYLE DEĞİL.” dediniz.

“Ferit ve Seyran yin ve yang gibidir, her zaman birbirini tamamlar ruhlarındaki eksik taraftır.” dedik; “HAYIR, SİZ UYDURDUNUZ.”dediniz.

“Her hayallerini gerçekleştirdiklerinde çocukluklarına dokunuyorlar.” dedik,

“İyileşecekler…” dedik,

“Korksalar da çok güzel ebeveynler olacaklar” dedik,

Hepsine büyük bir hırsla “HAYIR!” dediniz.

Hikayeyi anlatmak pencerenize kıymet katan insanları bu derece hırpalamak yok saymak ve üzmek değildi bir türlü anlayamadınız.

 

 

Ne olursa olsun bu dizi benim hafızamda kar küresine hapsolmuş kırmızı elbiseli bir kız çocuğuna o kar küresini sallamayı öğreten bir adam ve en savunmasız anında bile sesi duyulmamış bir erkek çocuğuna yaslanacak omuz olmuş bir kadının…

Dizleri titreyen genç bir kızın heyecanını o dizleri öperek dindiren genç bir delikanlı ve değersizleştirdiği benliğiyle savrulan genç delikanlının elinden sımsıkı tutan genç bir kızın…

Kendiyle gurur duyması yasaklanmış bir kadına dünyadaki en değerli hazineymiş gibi davranan bir adam ve korku krallığında yolunu kaybetmiş bir adama uğruna savaşılacak şeyleri tek tek anlatan bir kadının hikayesi olarak kalacak.

 

 

İlkleri, duyguları, renkleri birbiriyle öğrenen iki gencin hikayesi olarak noktalanacak.

Çünkü elinde kalem tutup onları yazanların aksine ben onları tanıdım yazanların kuramadığı bağı kurdum. Karakterlerin benimle konuşabilmesini iki boyutta kalmayıp kendilerini var etmelerini sağlayacak o alan bende oluştu. Ve bunu kimse kirletemez.

 

 

Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap