YALI ÇAPKINI – Neden Bu Elveda

Yıllar yıllar önce TV ekranları henüz tek kanallı iken bir dizi vardı. Esas oğlan kızın evine düzenli olarak tek gül bırakır, gül de kısa bir not yazardı: “Sevmek Güvenmektir.”  (Dizinin adını hatırlamıyorum ama çift hala aklımda: Misi ve Rafael.  Hafızam yanıltmıyorsa onların hikayesi mutlu son ile bitmişti, darısı Yalı Çapkını SeyFer’in başına…

“Hiçbir zaman güvenemeyeceğin biriyle bir ömür geçirmek ister miydin?”

Sevmek güvenmek midir? Bence evet. İşte tam da bu nedenle Seyran’ın endişelerine hak veriyorum. Ferit bugüne kadarki davranışları ve karakteri ile güven vermekten epeyce uzak. Hele ki eşine ‘seni seviyorum” itirafını yaptığı gecenin sabahında eski sevgilisinin telefonundaki engeli kaldırmayı düşünmesi, ardından da karısının kokusunun sindiği yastığı koklamasını izleyen izleyicinin güvenini kazanabilmesi Seyran’ınkini kazanmaktan çok daha zor. Yine de bir süredir tek eşli olması, çaba gösteriyor olması takdir edilmeli. ‘Tünelin sonunda ışık yok’ düşüncesi ile umutsuzluğa düşmek çifte bir şey kazandırmaz.  Seyran ile Ferit birbirlerine bu kadar çok yakın olmak isterken öncelikle aralarına mesafeler koyan duvarları yıkmaları gerekiyor. Fero Bey’in ‘Pelin hayatımda hep vardı, hep de var olacak’ demesinin üzerinden kaç gün geçti? Seyirci unutmaz! Tam da bu noktada; ah be Feritciğim, sana kim inanır? Kadir İnanır ^^

 

 

Seyran Ferit’e aşık. Bu net! (Hala Ferit’in Seyran’ı değil, Seyran tarafından sevilmeyi sevdiğini iddia ediyorum!) Kıskanıyor mu? Deli gibi… Ama güvensizlik duygusu bir köşeye atılabilecek, unutulup gidecek bir his değil, öncelikle ilişkilerinde dinamit etkisi yaratan travmaların birer birer onarılması gerekiyor. Öncelikle Seyran tarafından Suna ile olduğu gibi Ferit ile de konuşabilme (paşa beyimiz anlayabilirse ^^) Ferit’in de “seni seviyorum.” itirafı bir cümleden ibaret olarak kalmamalı. Seyran’ı ondan önce böyle duygular yaşamadığına ikna etmeli. Geçtiğimiz hafta sevişme odası kiralamasını, iki mum ve tüller ile ambiyans yaratmaya çalışmasını eleştirmiştim ama kendince bir şeyler yapmaya çalışmasını geri plana atamam, bu adam spor yaparken tanıştığı kadın ile salondan çıkmadan duşta birlikte olan bir adamdı. İlk defa bir kadının çevresinde pervane oluyor. Onun için de yeni duygular. Seyran’ın daha hazır olmadığını söylemiş olmasına rağmen söylediği tek yaşam amacının Seyran ile sevişmek olması, neredeyse Seyran’ı her an bir köşede sıkıştırması, imaları, ‘Ne zaman hazır olacaksın Seyran?’  sorgusu rahatsız edici değil mi (Bu arada fragmana göre ne oldu da Seyran karar değiştirdi acaba? Aralarındaki bu kopuşu samimiyetle konuşmadan Seyran’ın kendini hazır hissetmeye zorlaması işleri daha karıştırmaktan başka bir işe yaramayacak. Önce Ferit’in Seyran’ın dediklerini sindirmesi gerekli, yoksa ondan kaçmasını cilve, naz olarak adlandırmaya devam edecek.)

 

 

Aralarındaki çekim ne kadar güçlü olursa olsun, Seyran Ferit ile hemen(!) birlikte olmayı kabul etmek zorunda değil, libidosu tavan yapmış Ferit’in bunu anlamasını beklemiyorum ama buna saygı göstermek zorunda. Senariste de bir çift sözüm var; bu birliktelik konusunun seyirciyi coşturacağını falan sanıyorsa, yanılıyor. Cinsellik ayıp değil, aksine hayatın akışında doğal, olağan bir durum. Tez zamanda bu git-gelleri bir reyting kapma aracı olarak kullanmaktansa hikayeye, karakterlere yoğunlaşmasını tavsiye ederim.

 

 

Karakterlere yoğunlaşırken, veda vakti çoktan gelmiş olanlara değil. Aman aman… Kuzenini, mafya sevgili adayını, arkadaşlarını şimdi de annesini gördük. Sözün özü, yeteri kadar Pelo’ya maruz kaldık. Daha fazla kalmaya hacet yok. İlla kadroda kalacaksa da varlığı ilk bölümler ile tutarlı yazılsın, bir amaca hizmet etsin. Mesela ben hatırlayamadım. Ferit Pelin’e ne zaman evlilik sözü vermiş? Bak sen… Yahu bu adam “Pelin ile evlilik konulu film bile izlemiyorum.” dememiş sanki. Hatta diyelim Ferit’in annesine söylediklerini unuttuk, Pelin’in “sen beni karın olarak yanına yakıştırmazdın” diye ağlamasını neden unutalım?  Üstelik annemiz daha düne kadar Ferit’i tanımazken – ‘annen baban görse beni tanımaz’, bir anda Halis Korhan’ı tehdit edecek kadar sırları bilen aile dostuna dönüşüverdi.

Karakterler hikaye örgüsü içinde değişir ama gerek hikayeyi gerekse karakterleri 180 derece değişmek de ne bileyim, acemice geliyor bana…  Suna ile Seyran’ın çocukluklarına dair travmaları herhangi bir açılım olmadan kapanması, ilk bölümlerde Kazım Ağa’yı kızlarını, karısı Esme’yi döven bir adam, Hattuç Hala’yı da buna göz yuman bir aile büyüğü olarak izlerken ikisinin de bir anda ponçik olması, Fuat’in İfakat’in kara planlarını desteklercesine Suna’ya eğilimi, İfakat’in Halis Ağa’ya özel(!) ilgisi, Ferit’in babası ile yengesinin ilişkisini öğrenmesi ama hastane koridorlarında sarılmasından bu yana konunun unutulması, unutulan konulardan birinin de Seyran’ın ve hatta Yusuf’un okulu olması, metres karakterinin değişimlerini yazmayalım bile, destan olur…

Yalı Çapkını reytingleri haftalardır kan kaybediyor. Hem sosyal medya yorumları hem de “3 puana yakın” reyting düşüşü ile ekseninden çıkan dizinin yörüngesine dönmesi şart.

Yalı Çapkını nasıl kurtulur?

 

  • Seyran’ın Ferit ile tam manası ile ‘sil baştan’ başlaması gerekli! Madem Ferit ona her yaklaştığında zorla evlendirilmesinden gerdek gecesi Pelin ile tanıştırılmasına tüm yaşananlar bir film şeridi gibi aklından geçiyor, sevda sözcükleri bir cümleden ibaret kalmamalı, Ferit ‘Suna kahveyi döktüğü için değil, senden etkilendiğim için seninle evlenmek istedim.’ diyebilsin, resmi bir evlilik teklifi yapsın. Hatta yapım Pelin karakterine tüm parasını harcamadıysa, bu teklifte Seyran ile Ferit’in birlikte tasarladıkları yüzüğün prototipi kullanılsa ne güzel olur <3
  • Halis Ağa’nın gayrimeşru çocuğu saklandığı yerden ortaya çıkmalı! Çok bile gizemli kaldı. Keşke o Abidin olsa ^^ Düne kadar ağabey-kardeş olan Abi-Ferit ilişkisi araya çıkar/miras kavgalarının girmesi ile zedelenir, al sana mis gibi konu…
  • Pelin’in gerçek yüzünün bir an önce ortaya çıkmalı! Ferit’in yatağına reşit olmayan bir kız sokmasından, Yusuf ile iş birliği yapmasına kadar tüm detaylar…
  • Efehan karakterini zorlama bir ‘kötü’ karakter yapmak çok saçma. Olur da yapacaklarsa bile ‘Seyran’ı zorla evde tutuyorlar’ karalama kampanyasının da altı dolu olmalı!
  • Kazım karakteri eski haline dönmeli!
  • Seyran’ın yılan hikayesine dönen okul konusu mutlaka çözülmeli!
  • Söylemezsem olmaz, Ferit’in saçının önüne sürekli fön çeken kuaför bu eyleminden vaz geçmeli ^^

 

Dilekler bu yönde, olur olmaz bilemem ama tek bildiğim bu yazıklarım ve daha fazlası uygulanmaz, ana hikayeden uzaklaşmaya devam edilirse kanal ve yapım bu reytingleri bile arayacak, dizi hem gözden hem de gönülden düşecek, toparlanabilir bir hal almak için çok geç kalınacak.

 

Bizi neler bekliyor, izleyip görecelim bakalım…

 

Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

5 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Özünü Görmek İsteyen

Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

2 hafta Önce