Yalı Çapkını 80. bölüm üzerine Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Evet, uzun zaman sonra üstüne konuşmak istediğim neredeyse her sahnesinde karakterlerin bana dertlerini anlattığı bir bölümdü 80. Bölüm. Amatörce yazılmış d(i)uyar sahneleri dışında her saniyesinden de zevk aldım diyebilirim. Seyran ve Ferit zararı da korunmayı da ailesinden görmüş ouroboros temsili ailelerin üyeleri… Birbirini yiyen ve dönüştüren ihtiyacı olduğu şekle sokma çabasına giren tüketen ve var eden…
İçinden çıkamadıkları o döngüde el uzatan ve uyanışı yaşatan da birbirleri… Ouroboros uyanışı dönüşümü ve yinyangı da temsil eder çünkü aynı zamanda. Ve Seyran ve Ferit o döngü sarmalında birbirlerini uyandıran ve bir evren oluşturan doğru aileyi oluşturan insanlar…
Sezon ailesinden kopsa da zincirlerinden kopamayan, aşılanan fikirlere bağımlı iki gençle başlarken uyanışları gerçek aile ve gönül bağında buluyorlardı idealler ve idealar onların içini gören sarraflardaydı yani birbirlerinde…
Ve bu sarmal yavaş yavaş çözülüyordu…
Ferit en büyük korkusuyla yüzleşirken en büyük yeminini hatırlıyordu. Aynı zamanda sözünü yinelerken yeni bir bağlılık yemini ediyordu… Kısacık ama maskesiz o anda sevgisini ve bağlılığını haykırdı. Ancak maskelere tekrar dönüldüğünde herkese biçilmiş rol belliydi ve o rolde kalabilmesi için benim senden bir ilişki beklentim yok demeliydi. Bunun en kolay göstergesi ise yeni bakıcısıydı. Ferit’in en büyük önceliği bölüm boyunca temiz anlatılmıştı.
‘Sen iyi ol yeter bana…’
(Benden uzak, bana yakın, başkasıyla, yalnız her ne olursa olsun sadece sen iyi ol.)
Seyran ise aldığı tek kötü kararla hapsolduğu o döngüde doğru yolu bir türlü bulamayışının acısı içinde kıvranıyor… Ve ikisi de defaatle birbiri için bir adım ötesine geçmeme çabasına giriyor.
Ferit Seyran’ı yalıya davet ederken onu cehenneme davet etmesinin acısını yaşıyor. Kötü anılarından ve onların başrolü oluşundan emin… Seyran ise Ferit’in düzenini bozduğundan onu yeniden düzensizleştireceğinden emin. ama unuttuğu şey şu Ferit’in yaşıyorsun ama pek de yaşamıyor gibisini kendin gibi yaşamıyorsun demenin başka versiyonu. Ferit’in ekstrem gevşeklikleri anne problemleri ve bakıcı vurguları -tabii yönetmenin romantizme etme çabaları var bir de- tüm bunları ayıklarsak bu sezon ilk defa çocuklaşmasını Seyran’ın yanında görüyoruz. Kıskançlığıyla…Öfkesiyle… Deliliğiyle… Kalbinin tertemiz oluşuyla…
Ferit’in Seyran’a sen kırmızısın sert, kuralsız demesi gibi Ferit de mavi yumuşak güvenli…
Keskin düz ya da sert sınırlı değil o. Kırmızı değil. Mavi, yumuşak, dengesiz…
Ve mavi ancak kırmızıyla ahengini benliğini bulabiliyor…
Ve aidiyet. Seyran ve Ferit bölüm boyunca dibine kadar bunu hissediyor. Derinden bir yerden tanıdık geldi. en değiştiğini düşündükleri anlarda bile en derinden tanıdıklar birbirlerine…
Ferit bu bölüm ‘herkesin büyüdüğü ev gibi kabusla dolu, sadece birkaç mutlu an var’ diyor yalı için Seyran ve Ferit için aslında büyüdükleri ev basit mekanlar değil geçtiğimiz bölümlerde Ferit’in itiraf ettiği gibi Seyran için Ferit, Ferit içinse Seyran ve her şey değişse bile tanıdık geliyor onlara çünkü yuvaları…
Üstelik korkmalarına da gerek yok çünkü uyandığında kabus görmezsin. Elinde kalan güzel anlar olur. Uyanacaklar ve kabusları bir kenara bırakacak birbirlerine yuva olmaya, iyileşmeye, iyileştirmeye devam edecekler. Birbirlerine el vermiş iki sarraf çünkü onlar…
Neyse gelelim diğer akslara; Kazım ve Esme’nin konuşmaları bu bölüm çok hoşuma gitti; ‘bir zamanlar da senden korkardık…’ Ne kadar ağır bir cümle. Şanlıların bu yüzleşmesine bir cephe de Korhanlardan geliyor Betül ve Ifakat sahnesiyle. Aile tam da böyle bir şey diyor içteki zarar umurumuzda olmaz ama dış zarara karşı pençelerimizi çıkarırız. Dediğim gibi tam bir karmaşa… Acı da destek de aileden çünkü.
Seyran’ın travmasının daha derin yalıdaki sahnelerinin daha özenli işlenmesini isterdim. Halis Ağa’nın girişi tabii ki çok sevindirdi ama henüz kayda değer bir sahneydi diyemedim sadece baştan sona vurgu birlik beraberlik Korhan ve Şanlıların bütünlüğüydü bunu pekiştirmiş oldu. Fazlalıkların hem bu aile olgusunda hem de aidiyetler, geçmiş ve gelecek karşısında fazlalık hissetmek dışında zaten başka şansı yoktu.
Hani derler ya ‘hem geçmiş mırıltım hem gelecek şarkımsın’ Seyran’da da Ferit’te de gizleme çabalarına rağmen o kadar net hissediliyor ki bu.
Gelecek bölümler hakkında bol yüzleşmeler talep ederek bitirelim floodu. Bizim ebeveynliği beceremeyen ebeveynlerimizin yeni sınavlarında
Seyran, Ferit ve Suna’nın ukdeleri…
Emanetine bakılmayışına göz kırpan Ferit’in Abidin yüzleşmesi… (Ben sezon başından beri Sinan’ın yanına Ferit’in yerleştirdiğini düşünüyorum çünkü Abidin’i.)
Halis Ağa’nın vicdan borçları…
Ailenin gelecek teminatı SeyFer’in alacakları…
Ve tabii ki sevilmediğini düşünen Ferit ile unutulduğunu düşünen Seyran’ın derin yüzleşmesi…
Düğümler güzel, umarım harcanmaz.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.