Yalı Çapkını 51. bölüm analizi Svl‘in kaleminden. Keyifli okumalar.
‘Ne biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmadığını?’
Halis zamanında Ferit’in ortaya çıkan şey ya her şeyi yakıp kül ederse sorusuna bu cevabı vermişti. ‘Bazen ortaya çıkan şey yakıp kül etse de her şeyi çıkmayandan gizlenip tozlu raflara kaldırılandan daha hayırlıdır.’ demişti. Bölüm boyunca ortaya çıkan her şey gizlenen gizlendikçe bir girdap gibi iyilikleri, sevgiyi, güzel duyguları da katleden gerçeklerin ortaya serilmesi işlendi. Korkularınla yüzleşmeden, ayıba ayıp demeden kendini mahkum ettiğin o illüzyondan çıkamazsın.
Seyran ve Ferit hayata farklı pencerelerden bakan iki karakter. Ferit zamanında Suna’ya da dediği gibi ‘eğlendiğin kısımları hatırla, onlar sadece iyi olanı’ moodundan asla çıkmayan, hayatta karşısına çıkan tüm engellerle önünü arkasını düşünmeden olumlamayla bakan hep iyiye odaklanan bir insanken; Seyran ‘ileride karşıma çıkan zorlukta bu yaşadığımdan bir ders çıkarmalıyım.’ mottosuyla olumsuza daha odak bir insan.
‘Mutluluğu tanımıyorum, bilmiyorum, kaderim benim bu.’ demişti Seyran. Maalesef hayatındaki zorluklar her mutluluğun bir şekilde mutsuzlukla sonuçlanacağına o kadar ikna etmiş ki onu… Bu yüzden aynı perdeden bakmıyorlar bu olaylara. Bu yüzden genelde anlaşamıyorlar da…
Bunda en büyük katkı sevgiyi öğrenme şekilleri ve büyüdükleri evler tabii ki. Seyran babasıyla ikinci kez yüzleşerek o zinciri çok daha temiz kırarken Ferit gerçeklerin ağırlığından kaçmak istiyor. Halis’e olan bağlılığının başından beri normal bir bağlılık olmadığını anlatmıştık. Ferit annesi babasıyla büyüyüp, annesiz babasız yaşayan bir çocuk. Bu duygusal ve otoritesel boşluğu ise anne tarafı olarak İfakat ve Sultan tarafından baba tarafıysa Halis ve Latif tarafından doldurulmuş. Bu da onu iyice sağlıksız bir birey olma yönünde yönlendirmiş. Halis demek sonsuz bir otorite, sonsuz bir güç, sonsuz bir korku, sonsuz bir layık olma dürtüsü anlamına gelmiş. Bu bağ o kadar sağlıksız ki kopması o yüzden bu kadar zor. Dedesini görse de dedesinden kopamıyor. Ona kızsa da yaptığı en küçük hamlede çocukça yine ona koşarken buluyor kendini. Zamanında demiştim bu duygu biraz da yıllardır kazanmaya çalıştığın bir sevgiyi kazanmaya olan sarhoşluk.
Seyran’ı da zaman zaman babası tam bu sarhoşlukla kandırabiliyordu ama bu sefer Seyran o illüzyona izin vermedi. ‘Madem bu kadar yanımdaydın bana bunları neden yaptın?’ dedi, ‘Başıma gelen her şeyde senin de suçun var.’ dedi. Bu bilince sahip olabilmek o kadar değerli ki.
İnsan ister istemez ebeveynlerini affetme eğiliminde oluyor çünkü ama Seyran net bir yüzleşme yaşadı Kazım ile… Darısı Ferit’in başına…
Seyran’ın Kazım’ın kızı olmasıyla yüzleşmesi de bence bu noktada değerliydi. Sağlıksız bir öğretiyi taklit eden iki çocuk var. İkisi de bu gerçekle ne kadar çabuk yüzleşirse o kadar iyi. O benzemeye korktukları insanları içlerinde nasıl filizledikleriyle yüzleşmeliler ki düzgün bir öz benlik sahibi olsunlar ve ileride onlar düzgün bir ebeveyn olup başka bir çocuğa bu yanlış sevgi dilini miras bırakmasınlar.
Senaristimizin sonuca giden her yol mübah tavrıyla yazdığı dağ başında öylece bırakma cidden korkunçtu. En azından burayı önümüzdeki bölümde peşinden birini gönderdiğine falan bağlayın. Tamam anlıyorum babama dönüşmeyeceğim naraları atan iki çocuğun da aslında nasıl da dönüştüğünü anlatıp camdan fanusları kırmak istiyorsunuz ama bunun anlatılış şekli bu kadar keskin olmamalı.
Halis zamanında Ferit’e ortaya çıkandan değil çıkmayandan kork öğüdünü verirken kendine karının gözünden bak öğüdü de vermişti. Ferit maalesef bunu kendi gerçekleştiremedi. Seyran defalarca anlatsa da haykırsa da tam manasıyla göremedi bir şeyleri şimdi bu röportaj sayesinde belki dıştan bir gözle görmeyi becerir.
Röportajdaki her cümle çok değerli ve kıymetli.
“İnanmasınlar peri masallarına, hayat öyle bir şey değil çünkü. Sevgilerinin bedeli özgürlükleri olmasın. Hangi eşikten geçerlerse geçsinler; sakın onurlarını, gururlarını, karakterlerini kapının dışında bırakmasınlar. Eş seçerken ne kadar yakışıklı veya ne kadar zengin olduğuna değil ne kadar iyi bir insan olduğuna bakarak karar versinler. Anlaşabilecekler mi, mutlu olabilecekler mi, ona baksınlar. Şiddetin er türlüsüyle mücadele etmeye çalışsınlar. Çünkü bir kadın olarak sizin çıkaramadığınız sesiniz çocuklarınıza da suskunluk olarak miras kalıyor. Bugün size kalkan ilk eli tutmaz da razı gelirseniz, yarın o tokat korunmasız bir çocuğun suratında patlıyor. Çünkü sevgi gibi nefrette insandan insana, kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Çoğalarak yayılıyor.”
Üstüne konuşulacak pek bir şey yok, bu yüzden her şey net sade ve yalın. Şartlar ve koşullar, toplum baskısı kendini bir kapanda hissetmek…
Seyran tam da bunları vuruyor yüzümüze. Ailesinin arkasında durmadığı bireylerin nasıl yalpaladığını, o suskunlukların masum çocukları nasıl mağdur ettiği anlatıyor. Ama burada unutulmaması gereken nüanslardan biri Ferit’in de mağdur edilen bir çocuk olduğu. Aileden kaynaklı yaraları… O yüzden umarım Ferit iyice anlayıp özümser bu röportajı. İçindeki o iyiyle kötünün savaşı sona ermeli artık.
Esme annesini hastaneye gönderecek kadar düşünceli olan, taş kalpli Hattuç’u bile tatlı diliyle ikna eden o sevimli çocuk o kötü maskelerden yalıdaki koruma kalkanı olarak kullandığı umarsız uçarı serseriden kurtulmalı. Artık öfkesinin ötesine geçmeli. Ve şarkıda üstünde durulduğu gibi; içindeki fırtınayı da kördüğümü de çözüp ben olmayı becerdikten sonra var ettikleri sevgi uğruna savaşabilmeli…
Ve Hattuç’un dediği gibi bu hırçın dalgaların sönüp dingin bir deniz olmasını, öfkesinden arınıp sakinliğe kavuşabilmesini diliyorum.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.