Ay ay ay… Yalı Çapkını senaristi Seyran’a replik yazmış. As bayrakları sayın izleyici. Demek ki yazılabiliyormuş, yazılırsa da oynanabiliyormuş. Kararlı ve güçlü bir kadın karakter izlemek ne büyük keyifmiş.
Öyle keyiflendim ki, detaylı bölüm analizlerini kaleme alan Gözde‘den yazı gelmeden ben de bence Yalı Çapkını’nın en güzel bölümlerinden biri olan bu bölüme dair yorumlarım kayıtlara geçsin istedim.
Seyran’daki aynada kendisini görmesi ile başlayan değişim çoğu izleyici gibi benim de içime su serpti. Bu bölümdeki performansı için Afra Saraçoğlu’na alkışlar! Özellikle banyodaki sahnede tek bir bakışta duygu değişimini mükemmel yansıttı. Ferit’e diklenişindeki Kazım etkisine ise tek kelime ile bayıldım.
Senaryo dili, hikayenin akıcılığı konusunda yanına yaklaşamaz ama bu bölümdeki son sahnenin Hayat Şarkısı’nda Hülya Cevher’in Kerim’i terk edişini andırması içimi cız ettirdi. Anılar depreşti (Bu sahne de ne diyenler, 15. bölüm finaline bir göz atsınlar.) Benzerlikler sırf bununla kalmıyor; yine bir “Hayat Şarkısı” bölümünde “Neden açayım sana yaralarımı? Kimsin sen? Bana fırsatçı diyen, aşkımı bile görmekten aciz, kör bi’ adamla ben neden sırlarımı paylaşayım Kerim?” diye sormuştu Hülya Kerim’e. Bu bölümde gördük ki Seyran da Ferit’e içini açmamakta çok haklı! Biraz da olsa Ferit’e inandı, güvendi; ailesi ile geçmişini anlattı ama gün oldu, Ferit bunu bile koz olarak kullandı. Seyran’ın travmasını bile bile, yarasına tuzu acımadan bastı. Seyran ‘babamın yanında cehennemi yaşarım.’ dediğinde, buna ihtimal bile vermeden onu asla terk edemeyeceğini sandı. Sonuç? Bölüm finali!
Kazım’ın küçük hesaplar peşinde olduğunu az çok biliyoruz; ama bugün Kazım kızını Seyran’ı o evden almasa, Ferit umarsızca, gönlünce yaşamaya devam edecekti. Hem de minnoş flörtlere devam ederken, eş zamanlı kırarak, inciterek, Seyran’ı ezerek, üzerek… Pelin ya da kod adı Pelin’ler her zaman hayatında olmaya devam ederken evlilikleri de sürecekti. Çünkü o ‘Ferit Korhan.’
En kötüsü de ne biliyor musunuz? Büyük ihtimal o minnoş flört sahnelerin, havalimanındaki o öpüşmenin etkisi ile Ferit’in de gönlü yavaşça Seyran’a kaymış diyordum ki, yanıldığım Halis Ağa’nın Ferit’e attığı tokat misali çarptı yüzüme. “Bir öpücükle beni kandırabileceğini mi sandın? Hemen eriyip biticem, aşık olucam, oh dicem, ah dicem. Öyle mi sandın?” Hala inanamıyorum kendime; ben nasıl da hali hazırda Pelin ile ayrılmış ve Seyran’ı öpücüğüne ateşli bir karşılık vermiş rehaveti ile Pelin’den vazgeçer, tam hedef Seyran’a yönelir diye düşünmüşüm ki, Ferit o masum öpücüğü bile kirletti. Şimdi anlıyorum ki Ferit’in arzuladığı Seyran değil, seçilmek, tercih edilmek. Hatta ilk ve tek olmak. Bu nedenle sorarım size; hareketlerine ve sözlerindeki alt metin, ‘ben istediğim ile, istediğim zamanda birlikte olurum. Ya bu durumu sindirir, kabul edersin, ya da kapı orada…’ Ferit’in kalbinin aynası değil de ne? Ah be Fero, Seyran gibi ben de sana çok anlam yüklemişim, sözlerinin telafisi olacak gibi değil…
Minnoş #SeyFer fandom da benim gibi anlamıştır ki bu Ferit’in yakın zamanda değişme -hatta iyileşme- şansı yok. Hatta, uzman değilim ama narsist ve borderline özelliklerini bu kadar taşıyorken ancak çok ciddi ve uzun soluklu bir tedavi sonrasında belki… Bu süreç hikayede de yer buluyor. Seyran boşuna “hastasın sen, tedavi olmalısın, kafa doktoruna gidelim…” demiyor.
Seyran’ın yalıyı terk ederken, Korhan’lara ait tek bir çöpü yanına almamasına, daha doğrusu almaya tenezzül bile etmemesine bayıldım. Halasının verdiği kolye ve Antep’ten getirdiği birkaç kıyafet ile geldiği gibi çıktı gitti.
“Kimsin sen, Pelin benim üç yıllık kız arkadaşım. Giderim gitmem, sana mı sorucam ya, deli misin sen? Ne yapacaksın; kabullenmekten başka n’apıcaksın Seyran?
…
“Babanın evi belli. Kıyafetlerin orada, kapı aşağıda… Hadi git, gitsene… “
Ve Seyran gitti, ama bu gidiş bence bir kopuş değil, umudun başlangıcı…
Bugün alkışladığımız Kazım izin vermez ama Seyran’ın Antep’teki konak ve Korhanlar’ın yalısı dışındaki hayatı da görmesi, tanıması gerek. Bu nedenle okula gitmek çok önemli. Ablası ve Ferit dışında yakınlık kurabileceği kişiler olmalı hayatında. Daha çok karakter tanımak, onu daha güçlü kılacak. Belki de Ferit’e karşı duyduğu yakınlığın aslında bir sabun köpüğü olduğunu anlayacak kim bilir… Bugünleri görmek için sabırsızlanıyorum…
“Amman aman yandım aman
Kurşun gibi izler
Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
Amman aman acı yüzler
Kurşun gibi izler
Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda”
Yalı Çapkını ve Seyfer denince çoğu sahneye Mabel Matiz’i çok yakıştırıyorum ama bu sahneye eşlik edecek parça Son Bakış idi.
Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları