Kategori: İzledimYargı

YARGI – Bence Biz Tatlıydık

Yargı iki kategoride zirveye yerleşti.  Ilcey’in etkisi mi dersiniz?  13. Bölüm reytingleri Total: 7,55 reyting, AB’de 9,33 reyting ve ABC1’de de 9,71 reyting.  Bölüm değerlendirme yazısı konuk yazar Çılgınsinman -Şeyma‘dan. Keyifli okumalar…

 

Bölümü ancak izleyebiliyorum. Ama bu sefer izlerken bir taraftan da yazayım, sıcak sıcak daha iyi olur dedim. Hem sonuçta önemli olan anlık hislerimiz değil mi? İzlerken o anda bize ne hissettiriyor? Sonrasında duygu değişebiliyor çünkü. Bir şey izliyorum “vay be adamlar yapmış, işte Japon teknolojisi” diyorum. Sonrasında sahneyle ilgili iki kötü yorum görünce birden fikrim değişmeye başlıyor. Bende böyle yanar dönerim demek ki. Oluyor böyle şeyler. Bu sebeple bu bölümle ilgili twittera bakmadım, tek bir yorum okumadım ki beni etkilemesin. Sonra görüyorum Ceylin güzellemeleri, Ilgaz güzellemeleri, durduk yere kuruluyorum. Benim gönlüm mazlumdan yanadır. Kim sevilmezse, kim ötelenirse ondan yana atar kalbim. Bu dizide en çok ötelenen kim? Osman enişte. İşte ben onu seviyorum. Bir sebebi yok. Osman eniştelerin de sesi olmak lazım. Ha Pars da seviliyor bu dizide. Ona da gıcık gitmek istiyorum ama gidemiyorum çünkü Pars the king:

 

 

Şu minnoşluğa bakınız. Pars Bey’ciğim, gelin size Karadenizimizin en demli çaylarından ikram edelim. Semaverde pişirelim çayınızı. Mis gibi dağ havasına bakarak yudumlayın sevgili gadasını aldığım <3

 

Evet, elime elişimi de aldım. Tam bir babaanneyim şu anda. Tutmayın beni, alayına gideceğim. Dakika bir gol bir: Ceylin Hanım yine üst perdeden üst perdeden taksiciyle konuşmakta, arada garibim Cüneyt’e de emirler vermiş ona da artistlenmekte, arayan Ilgaz’cığımın telefonuna da bakmamakta. Bu Ceylin’deki bu özgüven mi desem ukalalık mı desem tam olarak nereden geliyor? Ve niye bütün karakterler bu kızın etrafında pervane? Cüneyt niye her dediğini yapıyor bu kızın mesela? Karşılığında bir teşekkür bile almıyor, yediği anca tokat. Hani adamın kızla geri barışmak gibi bir derdi de yok gibi. Ilgaz desen, aynı şekilde. Ceylin herkese tafralanacak yüreği nereden buluyor? Ilgaz “eyyhh senle mi uğraşıcam be?” dese, engellese bunu, Ceylin’in sığınacak bir kimsesi yok. Ne ailesi kaldı ne arkadaşı. Cüneyt’e mi gidecek? Eren’e mi? Buna rağmen kızda gram kaybetme korkusu yok. Valla helal olsun. Ben onun durumunda olsam her yardımcı olana elli kere teşekkür ederdim. Galiba bu yüzden kimsenin vazgeçilmezi olamıyorum. Bunlara köpek çekeceksin arkadaş. “Tişikkirlir sipirmin” (Teşekkürler Süpermen) modunda takılırsan, kimse sallamaz.

 

 

Neva nihayet hakime olduğunu hatırlayıp, havasını gösterecek. Gidip Engin’le yüzleşecek. Ağlayarak abisinin aramasını beklemeyecek, helal diyeyim diyorum. Diyemiyorum. Sen benim Pars savcımı nasıl korkudan titretirsin pis?! Yüreğine inecekti ya. Açsana telefonunu kızıl şeytan, habis melun! Ya sen ki dizinin ikinci, ötelenmiş, örselenmiş kadınısın. Benim seni sevmem için her türlü donanıma sahipsin niye tiksindiriyorsun kendinden? Ilgaz diye ezik ezik ağlamalar, davaları satmalar, Pars’ı üzmeler. Sen hayırdır?!

 

Merdan dede de üst akıl beklerken iyice fos çıktı gibi. Cesedi o saklamıştır dedik. O saklamamış, Engin’in işiymiş. Ama tuttu oğluna “ben hallettim” dedi. Şimdi de Engin’in zehirlenmesiyle hiçbir ilgisi olmadığı halde (onunla ilgisi olduğunu sanmıyorum) tuttu Çınar’a “ben hallettim, çorba yapın” diye hava atıyor. Allah bilir cezaevinde geçirdiği yıllar da boşunadır ha, kesin başkasının yediği haltları hava atmak için üstlenmiştir. Ne işe yararsın Merdan? Bu zehirlenme işi de Engin’in başının altından çıkmıştır kesin. Engin her işi yapsın, alkışları Merdan toplasın. Sonra Engin niye sinirli? Hani bu çocuğun alkışı 🙂

 

Ben ne ettim? İnsanları üzdüm. Minnoş kalbimin arzusu bu değil idi. (Neydi?)

 

 

Off yaa… Ben demiştim bu Engin’in saçma sapan Osman’a bilenip, Parla’nın intiharına sebep olması, teyzesinin onun elini bırakmasına sebep olacak diye. Bu Ceylin ne yapıyor ediyor hop diye üste çıkıyor, her konuda. Göbek adı zeytinyağı herhalde. Kız hep mağdur. Şu kızın sürekli mağdur edilip, diğer tüm karakterlere Sezercik konuşması yapma hakkı tanınmasına dayanamıyorum anlıyor musunuz dayanamıyorum. “Helal olsun, kıyak abiymişsin helal olsun” tandansında herkesi boynu bükük bırakıyor. Bilhassa hiçbir suçu günahı kusuru olmayan Ilgaz’ı. Ceylin karşısında boynunu bükmeyip forsunu koruyan tek kişi Pars. Üstelik Ceylin’den hoşlanıyor olmasına rağmen eğilip bükülmüyor. Yeri geliyor “coştunuz Ceylin Hanım” diyor. Kurban olduğum. Gönlümün başsavcısı. Sen bekle benim canım Pars’cım. O dedikoducu başsavcı elbet bir gün gidecek, o koridorlarda en bi’ başsavcı olarak yellim yellim dolaşmak senin hakkın.

Ha ne diyorduk? Seda diyorduk. İki dakikada havalı, gözü pek avukattan acılı vicdan teyzeye döndü. Bir de ana galiba kendisi. Kesin Yekta’dandır. Yalnız fotoğraftaki çocuğun tipi aynı sümsük teyzesi Laçin. Bu tezadı sevdim. Nitekim Engin de aynı Seda’ya benziyor. Demek yeğenler teyze toprağından, güzel 🙂 Yalnız yine de anında minnoş kalbe dönüşen Seda Hanım Teyze! Bu kadar gamlanmana gerek yok. Tehdit ettiğiniz kimsenin üstüne suç atmadınız. Şantajla para koparmaya da çalışmadınız. Hepsine “yediğiniz haltları itiraf edin” dediniz. O minik 15 yaşındaki Parla da yaptığının suç olduğunu biliyordu. O madalyayı da hak etmedi. Ha tabi kıza alenen mobbing yapan, “bu ne performans, senin sıfatına” diyen gerzek hocası asıl suçlu bence ama yine de Parla yediği naneyi gayet iyi biliyordu. Buradan o hoca olacak tıynetsize de sesleniyorum: Bre halden anlamaz! O performansı düştü diye azarladığın kızın teyzesi öldü daha yeni. Farkında mısın acaba? Kız üzgün olabilir mi? Ondan performansı düşmüş olabilir mi? Depresyonda olabilir mi? Bu ne anlayışsızlık yahu. Kızın bir yüzüne tükürmedi orada. İki bölümdür kılım kendisine. Saydıramamıştım. Kısmet bugüneymiş.

Ya bak ben burada yazıyorum. Ceylin hala konuşuyor. Bu Ceylin’in karşısında ezilip, büzülüp, özür dilemeyin ey diğer Yargı karakterleri! Bakın Seda nezdinde hepinize sesleniyorum. Siz özür diledikçe, bu kız palazlanıyor, siz “niyetim bu değildi” dedikçe, bu kız efeleniyor. Utanmadan vaaz veriyor. “Bir katile yardım ediyorsun, yapma!”ymış. Kızım! Bu Engin’in bir avukatı olmayacak mı? Nerede “herkesin avukat hakkı vardır” kuralı? Öz teyzesi savunacak tabi. Sen elin kırk yabancısını “katil olsa bile savunurum” derken neredeydi bu müthiş ahlakçılığın? Çok gıcıksın Ceylin. Hayır hayat sana bir sağdan vuruyor bir soldan, yine de akıllanmıyorsun. Kaldı ki Seda ne delil kararttı ne kimseye suç isnat etti. Kadının söylediği şeyleri yaptınız. Yapmadınız mı? Neyin dersini kime veriyorsun, aloo? Neva da uyuz, Ceylin de uyuz. Ilgaz Savcım uyuz seviyor. Allah boy pos vermiş, endam vermiş, zeka vermiş, karizma vermiş, kariyer vermiş, dürüstlük vermiş. Ama Ilgaz beyimize rahat batıyor. Bela arıyor belli ki. Halbuki salak kardeşi Çınar yeterli bir bela kendisine. Hatta Defne de alttan yetişiyor adeta minik bir Çınar olarak. Macera arıyorsan onlarla ilgilen Ilgaz’cığım, ne dersin? Koskoca savcısın. Mahpus damlarından yeni çıkmış kardeşin, başka cinayete karıştı, kaçırıldı, dayak yedi, şantaj edildi, şimdi de yurtdışına kaçma planları içinde, en son gitti psikopat dedesine yaren oldu, sen hala Ceylin hanımın peşinden koş. Telefonunu niye açmıyor diye trip at. Az kardeşinle ilgilen ya. Çocuğa bir telefon bile almamışsın. Oradan bile olay buldu çıkardı başına. İki günlük Merdan konulara daha çok hakim, her ne kadar sadece seyirci kalsa da. Adamın tek aksiyonu, gariban figürana baklava göndermekmiş. “Gerçek kötüler”e bir şey yapamadı. Demek ki neymiş? Öyle sakal bıyıkla şekil yapınca olmuyormuş, otur sıfır.

 

 

Pars’cığım yine ortamlarda ve yine son derece haklı. Ceylin de diyor “Niye gıcıklık yapıyor bu niye bize söylemiyor?” Söylemek zorunda mı? Bu davanın savcısı pars. Ne Ilgaz’ın ne de senin bilgi almamanız gerek, özellikle senin. Çünkü maktul senin kız kardeşin. Üstelik ne fevri olduğunu, saçma sapan işler yapıp ortalığı bulandırdığını sen kendin bizden de iyi biliyorsun. Bunlar özel bilgiler ve herkese verilemez. Bilhassa sana. “Özür de diledim, istediğim bilgileri verin” ne demek yahu? Tabi Ceylin alışmış herkesi parmağında oynatmaya, Pars Savcı’ğımın adamlığı fazla geldi. Ama yine tabi ne yapıyor? Parmağında oynata oynata bitiremediği Ilgaz’ı kullanıp doktordan bilgi alıyor. “Ben cumhuriyet savcısıyım söyleyeceksin” diye buyurdu Ilgaz çemçük çemçük (Hiç kusura bakmayın sevgili Ilgaz severlar, her ne kadar çok hoş dudakları olduğunu düşünsem de ağzını büze büze konuşmasını -aman Yarabbi- çok seksi bulsam da Ilgaz bu sahnede bildiğin çemçüktü **). Yahu soruşturmayı yöneten savcı Pars. Sen ne hakla bilgi alıyorsun doktordan? Umarım Pars , Ilgaz’ın bu işgüzarlığını öğrenir ve başsavcıya gidip ispikler. Zaten bayılır ispiyona, dedikoduya. Canım Pars <3

Bir de “Engin Tilmen zehirlenmiş” lafını duyan herkesin “Engin mi?!” diye hemen irkilmesi de çok hoşuma gidiyor. Hatırlarsınız dizinin başlarında “kim la bu kıvırcık?” tadında takılıyorlardı. Engin öpe öpe tanıttı kendini. Gidiş yolunu yanlış bulsam da takdir ettim. İyi olmayacaksın bu dünyada. Şerefsiz olacaksın, pislik olacaksın, orkide olacaksın ki görüneceksin. Öyle iyilikle hoşlukla en fazla “kim la bu kıvırcık?” olabilirsin, kafayı kazıtmak şart.

 

Ilgaz yine Pars’ıma şarlamaya gelmiş. Ceylin çok bozdu bu çocuğu. Parsım savuşturuyor:

-“Benim sırrım falan yok. Bir tane vardı. O da sen ve hanımın sayesinde herkesçe biliniyor artık.”

(Ağzını yediğim. Konuş Pars!)

 

Ilgaz yine şarlıyor. Neva’yı gördüm bugün de bilmem ne. Ya senin bir kere artık abisinin yanında Neva Meva demeye utanman gerekmiyor mu ey dudak’ul-çemçük?! Ne cüret ya! Hayır madem yardım edeceksin tek yardım et savcıma. Ceylin’in içeri girişi bile adamı sinir eder yahu. Sallana sallana, dalga geçer gibi geliyor. Pars orada vazgeçse ortaklıktan haklı. Hep bu Neva şabağı yüzünden. Sen bugünleri görecek adam mıydım Pars Savcım? Ne içkin var ne kumarın ne karı kızın. Bi’ kahven bi’ göz kuruluğun var, ona da karışmasınlar. Ben de düzenli göz damlası kullanıyorum bu arada. Bende de göz kuruluğu var. İsterseniz bana gelin paylaşalım canım savcım. Öperim :* O Neva da gitti diye sakın üzülme e mi? Düşman başına bir kardeş. Yani sen onun pisliğini örtmek için mabadından ter akıt, kız tutsun “dört yanlış bir döğrü de viriviri”  (dört yanlış, bir doğru) diye ergence bir triple evi terk etsin. Sanırsın yanlışı önce sağına sonra soluna sonra tekrar sağına bakmadan karşıya geçmek. Vicdan azabı bile duymuyor. İlk hatamda benden şüphelenir oldun ne demek? Ya ne olacaktı? Hataları dörtlemeni mi bekleyecekti? Bir mektupla terk ettiğin abinin hasta olduğunun farkındasın değil mi? Hani çok sevip, önemsiyorsun ya? Pis seni…

 

Öte yandan… Cüneyt de peşinden gidilmeyecek gibi değil. Ben de dizi kızı olmak istiyorum ya. Bir yakışıklı gitsin bir yakışıklı gelsin istiyorum. Yemin ederim “hayaller-hayatlar” yaşıyorum her dizi seyrettiğimde. Bunun gerçeği şöyle oluyor çünkü: Tipsizin birine aşık oluyorsunuz, o sizi üzüp gidiyor. Ondan sonra aylarca, belki yıllarca göz yaşı döküyorsunuz. Kimse de gelip “na geniş omzum buraya ağla” demiyor. Üzenimiz bile bir Ilgaz bir Cüneyt değil bizim ya… Döktüğümüz yaşa değmiyor. Bu arada Cüneyt ve Neva yapacaklarsa müsaadenizle gülmek istiyorum. Bunlar Ceylin’le manitaları değiştirdiler resmen bu durumda. Konuyu uzatmanın alemi yok aslında burada kesebilirim ama Cüneyt de pek hoş ya. Gamzeleri var dayanamam ben böyle şeylere. Neva “olur olur, açım zaten” derken haklı. Bir de bu Neva’nın ses tonu çok hoş. Cıvıl cıvıl, çok beğeniyorum yani. E Neva şerefsiz, Cüneyt şerefsiz. Sizi karı koca ilan ediyorum!

 

 

Derken onlardan çok daha önce karı-koca olmuş amma bir türlü halvet olamamış Ilgaz-Ceylin çiftinin rakı balık sofrasında buluyoruz kendimizi. Bu durum canına tak etmiş olacak ki, Ilgaz Savcım daha rakısı gelmeden yükselerek, Ceylin’e yürümüyor bildiğin koşuyor. Yani arkadaşlar ben burada boşuna konuşuyorum. Herkesler Ceylin’e baktığında “başka başka güzellikler görerek(!)” kızın totosunu arşa kaldırmaya meraklı. Şeyma’yı dinleyen yok. Savcım Ilgaz’ım! Sen Ceylin’e yine yüksel ama bu kadar çaktırma. O Neva değil ya. Bu gidişle sen daha çok telefonun başında çaresiz beklersin. Yolun yol değil Ilgaz Savcım. Pars’cığımı örnek al. Prim verme şuna ya!

 

 

Şimdi beni romantik olmamakla suçlayacaksınız. Hırt olmakla suçlayacaksınız! Bu kafayla yukarıda bahsettiğin tipsizlerin peşinden daha çok ağlarsın diyeceksiniz. Belki de haklısınız. Amma ben yine de söyleyeceğim. Şimdi Ceylin ve Ilgaz süper romantik bir gece geçirdiler değil mi? Sarhoş oldular, tatlı tatlı takıştılar değil mi? Ay gece de beraber uyudular ne hoş değil mi? Değil işte. Ya arkadaşım. Siz balık yemişsiniz. Üstüne bir şişe rakı devirmişsiniz. Gittiniz buz gibi ofiste aşırı rahatsız kanepemside sarmaş dolaş uyudunuz. Ne bir üst değiştirmek var ne çorap, ceket çıkarmak var. Ay leş gibi yattı kız oraya. Dişini bile fırçalamadı. Sabah da prenses gibi uyandı. Gözünde çapak bile yok. Ya siz kimi yiyorsunuz ya? Hava soğuk diye üstüne basa basa da söylüyorlar. Cam pencere de kapalıdır o götüm metre kare ofiste. Leş gibi uyku kokmuştur içerisi. Balıklı rakılı ağız kokusu kokmuştur. Sonra “Ilgaz doğal gaz faturasını ben öderim” diye gurur yapıyor Ceylin. Adam kokudan kurtulmanın yollarını arıyor Ceylin’ciğim. Ayrıca Ilgaz ben sana ne dedim? Köpek çekeceksin bunlara demedim mi? Bak gece ilen “ay beni bırakma yanımda dur” diye kırım kırım kırıtan kız sabah “ne var ki uyuduk gayet insani” dedi sıyrıldı. İnanma bak. Bunlar hep taktik. Ayrıca o ofiste banyo da olmadığına göre bu Ceylin ve Ilgaz nereye hazırlanmış gidiyorlar? Bunların geçtiği yerdeki insanlara yazık. Gidin bir dişinizi fırçalayın, ağzınızı gözünüzü yıkayın kurban olayım ya. Ilgaz’cığım yine adliyeye gidip orada üstünü değişecekmiş, lavaboda yüzünü de yıkar ama Ceylin kuyumcuya kabus olmaya gidiyor. Diyorum size bu kız izansız 🙁

 

Dizide kadına şiddet konusunu gördük. Çoğu kişi Tuğçe’yle anasına sinir olmuştur, adamdan şikayetçi olmadılar diye ama ben çok gerçekçi buldum. Hemen “ne bu adam yaptı, koyun kodese” deyip güçlü kadın birliği olsalar hiç toplumun kanayan yarasına parmak basmazdı. Eşler, çocuklar babalarından şikayetçi olamıyorlar işte bilhassa çocuklar. İçinde büyüdükleri normalleri bu, yanlış olduğunu mantıken bilseler de benimsemişler bu durumu. Üstelik hadi kabul edelim, kadın ölmediği için o adam tutuksuz yargılanacaktı. Uzaklaştırma emri çıkarılsa bile, kendisinden şikayetçi olan karısından intikam almak isteyen adam gidip “sen benden nasıl şikayetçi olursun lan!” diye gidip karısını, belki kızını öldürecekti. Ondan sonra adamı tutuklu yargılarlardı, o da tabi sosyal medyada gündem olursa. Yani böyle umutsuz konuşmak istemezdim ama elimde de değil. O yüzden kızamadım Tuğçe’ye (ki gıcık oluyorum kıza daha babası olduğunu öğrenmeden bin trip attı Eren’e, bir de babası olduğunu öğrenince yandık). Bu arada Pars savcımı görüyorsunuz değil mi? Çubuk kraker yiyişine, yanlamasına laf sokuşlarına kurban. “Oo tutumlu aile, siz ev de alırsınız” dedi ya. “Tükürdünüz hep kitabıma” dedi. Resmen benim demek istediğim her şeyi Pars’cığım diyor. Ben bu yazıyı yazmasam da olur. Başlığın altına (bkz: Pars) yazsam yeter. Öyle bir özet kendisi. Ne Cüneyt ne Ilgaz, istikbal Parslardadır kızlar. Parsları üzerseniz, Ilgazlar Cüneytler de sizi üzer. Parslar iyidir. Parsları sevin. Parsları öpün. Pars <3

 

Bir bölümde dönüşüm geçiren Seda’yı sevemedim. Dizinin adı “Baş döndüren dolgun dönüşümler” de olabilirmiş. Seni taciz eden eniştenin tarafını tutan, seni aileden aforoz ettiren ablanı niye teselli ediyorsun ki? Zaten yıllardır da görüşmemişsiniz? Engin desen, numara yapmıyorsa onun da bir şeyden haberi yok. Demek ki biri cidden zehirledi bunu ama Neva civciv sağ olsun, “ben şununla bir konuşayım” derken, hayatını kurtarmış oldu. Engin de kefeni yırtmışken bari kaçayım ben de dedi. Ama forsundan eser yok. Dahi Engin, oldu sana yine sümsük Engin. Gregor Samsa bir gecede bu kadar değişmedi. Saçlar mı uzamaya başladı nedir? Seda’ya gıcık oldum bu bölüm demiş miydim? Kesin demişimdir. Tekrar diyorum. Sen ne ağladın bu bölüm teyzem be, ne kadar çok sömürüldün? Herkesi tehdit et, sıra sana gelince bir dik duruş göstereme. Merdan’ın önünde sekiz büklüm oldun. Hastane köşelerinde paçavra oldun o sofra bezi ablanın yanında bile. Yakışmadı Seda. Bir de Engin’e “bak az daha ölüyordun” diyor. Engin de korkuyor. Yahu bu çocuk her şeyi göze almamış mıydı? Zaten ölmese de uzunca bir süre hapis yatacak. Bu ölümden daha kötü? Ben olsam hapiste çürüyeceğime mis gibi kitabımı okurken ölmeyi tercih ederdim. Gerçi Engin’in hapis hayatı da pek eğlenceliydi öyle çürümeye benzemiyordu pek. Adam hapiste, 25 yıllık hayatında yaşamadığı aksiyonu yaşadı. Hücre cezası verdiler orada bile hücrede durmadı. Bir hakimi geldi, bir savcısı geldi, bir avukatı geldi, bir anası, bir babası geldi ziyaretine. Hiç içeride durmadı maşallah. Öbür mahkumlar kıskanacak. Bence kitabı koğuş ağası gönderdi 🙂

 

Hala sorunun yanıtını arıyoruz: YARGI – Engin’i Kim Zehirledi?

 

 

Yekta… Başından beri numara yapıyor, niyeti Engin’i öldürmek gibi hissediyorum ve bu beni çok kötü ediyor. Engin bu adamın oğlu ne de olsa. Ceylin bile ölsün istemedi. Öte yandan çocuğu ömür boyu hapiste dursun istemenin de ölsün istemekten farkı yok. Yani Yekta oğlunu sevmiyor. Yine de Engin’i kaçırabilecekken, öldürmesi psikopatça değil mi? Yani iki türlü de başına bela olmazdı Engin. Neden öldürsün? Ama Engin ona hastane odasında sarılırkenki yüz ifadesi çocuktan vazgeçtiğini hissettirdi bana. Bilemiyorum Altan. Engin ve Ceylin’in flashbacklerine de bir kırık kalp bıraktım. Şu arkadaşlık bitti. Şu an bulundukları yer açısından çok üzücü, çok kalp kırıcı, bilhassa Ceylin için. Ben bile seyrederken fena oldum. Bir zamanlar en yakının olan kişi şu an canının acısından ölmeni diliyor, çok korkunç bir tezat bu. İyi açıdan bakarsak flashbackteki bandanalı Ceylin’e bayıldım. O nasıl bir güzellik yahu…

 

 

Engin’in ıslık çalışından kaçacağını anlayan Ceylin. Bu ne zeka Ya Rab! Ama öte yandan Engin de jandarmalar ağzına bir tane çarpsın diye elinden geleni yapmış. Ağzında ıslık, elinde idrar kabı göstere göstere koridorda geziyor. Öldürdüğü kızın ablasıyla göz kontağında bulunuyor falan. Çok sinir bozucu. İnsan inadına önlemleri artırır. Bu mahkumun kaçabileceği nasıl hesaplanmaz? Üstelik süper plan da tuvaletten kaçmak. Ya şu tuvaletten kaçışlara bir çözüm bulunsun artık. Çok mu zor kaçabileceği yerlere birkaç görevli bırakmak? Tuvalete giren soluğu özgürlükte alıyor. Bunu herkes bilir, az önlem az dikkat yahu!

 

Ve nasıl ki Engin’in zekası bir sıfırlanıp bir arşa çıkıyorsa, eski arkadaşı Ceylin de aynı şekilde bir iki dakika öncesinde tüm zekasını Engin’in kaçma planını anlamaya yönlendirdiği için geçici olarak sıfırlanmış IQ ile Engin’i, arabasının içinden takip etme kararı alıyor. Bölüm sonunda ise ne olduğunu anlayamıyoruz. Şimdi cevabını hala bilmediğimiz sorular:

 

  1. Engin’i kim zehirledi? Meçhul. Savcılar bunun Engin’in planının bir parçası olduğunu düşündüler ama görünen o ki, değil. Bence cevap Yekta ya da Merdan.
  2. Ceylin’in takıldığı ceset kim? Engin mi Zafer mi yoksa bambaşka biri mi?
  3. Ceylin’in takıldığı ceset ya da yaralı Engin’se onu bu hale getiren Ceylin olabilir mi? Yoksa işin içinde kumpas mı var? Varsa kim kurdu bu düzeneği? Yekta olamaz. Adam hastanede. Hem nereden bilsin Ceylin arabaya binecek?
  4. Yekta’nın planı Engin’i kaçırmak mıydı, öldürtmek mi? Gerçekten oğlunu önemsiyor mu?
  5. Rıdvan balımın hoşlandığı kız kim? Hemen nikah kıyalım. Ne demek Rıdvan’ı beğenmemek.
  6. Pars savcım böyle kahve içmeyi nereden öğrendi? <3

 

Bu arada tüm bu olanların altından Osman Enişteyi çıkarmazlar umarım. Engin’in ona bilendiğinden bile haberi yoktu. Ceylin demese öğrenmeyecekti de. Hatta Engin’e üzüldü bile. Zaten daha önce de dedim. Engin’in Osman’a kızmak için hiçbir sebebi yok. Boş yere yaktı Parla’yı. Osman’ın hiçbir konuyla alakası yok. Oyuncu boş durmasın diye onu da tehdit listesine eklemişler, yoksa Osman yesin, içsin, sevişsin, uyusun, bu konularda engellenmesin, ondan güzeli yok.

 

Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle… Sevgiyle kalın…

 

**’Çemçük’ ne demek? Daha ziyade kemcuk ağız veya çemçük ağız diye kullanılan bir tanımlama. Dudaklarını büzerek konuşan ve ne dediği anlaşılmayan…

 

 

Göz atmanızı öneririz: Yargı Bölüm Yorumları

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Sanki Yeniden Doğar Gibi

Yalı Çapkını 85. bölümde özlenen  Svl analizleri geri döndü. Keyifli okumalar…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Taze Başlangıçlar

Yalı Çapkını 85. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

3 gün Önce

DEHA – Hayal Kırıklıkları

Deha 10.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

3 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Başka Bir Yalnızlık

Yalı Çapkını hep konuşuyoruz, biraz da Ferit'i konuşalım mı?  Özge (OZZY)‘nin kaleminden, keyifli okumalar…

1 hafta Önce

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

2 hafta Önce