Kategori: İzledimYargı

YARGI – Kim Daha Suçlu? Kim Daha Masum?

Yargı ile Teşkilat arasındaki kaliteli rekabet çok güzel değil mi? Bu hafta zirvede değişiklik var. 14. Bölüm reytingleri Total: 9,39 reyting , AB’de 9,85 reyting ile 2.lik ve ABC1’de de 10,91 reyting ile 1.lik.  Bölüm değerlendirme yazısı konuk yazar Çılgınsinman -Şeyma‘dan. Keyifli okumalar…

Bölümü izlemeden spoiler yemeyeyim dedim, twittera girmedim ama instagram sağ olsun önüme kürekle ölmüş Engin resimleri attılar. Bu durumda geçen haftaki “ölen kim?” sorusunun cevabını bölüm başlamadan öğrenmiş oldum. Engin’in ölmesi dizi için cesur bir adım olmuş. Biz severiz malum asla ölmeyen, dirilip dirilip gelen karakterleri, cenaze sonrası “aa her şeyi rüyaymış”ları. Bu sebeple diziyi bu açıdan takdir ve tebrik etmek isterim. Yüreğim de burkulmadı değil. Benim en büyük şüphelim Yekta ve karakter gayet seyir zevki olan bir karakter olmasına rağmen, öz evladına kıyan bir baba canımı çok sıkıyor. Bu ne gaddarlık yahu! Öte yandan katil Ceylin de olabilir. Geçen hafta “silahı elinde sımsıkı tutuyordu, elinde silahla bayılmış olsa silah gevşek dururdu” de denmişti karşı argüman olarak. Olabilir elbet. Ancak Engin ve Ceylin arasında bir arbede yaşandıysa, zaten Engin’e ait olan silahı bir şekilde kapmış olan Ceylin silaha can havliyle tutunacaktır. Kendinden geçtikten sonra bile sımsıkı tutmaya devam edebilir. Orada bir çeşit koruyucu kalkan görevinde o silah. Bu yüzden Ceylin’in de adını şüpheli listesinden silmiyorum. Tek söylemek istediğim Pars savcımın tepkilerinin harika olduğu. O hastane sahnesinde hem Ilgaz’a bir şey demeyişi hem onun önceden tüm emirleri vermesine hafiften ayar oluşu, bir taraftan da “Yok Ceylin şimdi simit yiyordur, şarjı bitmiştir, benim bitiyor valla” deyişleri, hem de “hah tam Ceylinlik iş” diye yükselişleri. Bir de ekliyor “umarım başına bir iş açmaz,” şimdi gel de sevme. Orada herkes Ilgaz’ın telaşına vurulmuştur ama Pars varken ben çok dikkat edemedim, kusura kalmayın. Bir de Eren’e de parantez açmak isterim, Pars’ı iyi tanıyor. Ilgaz Engin’in aracı konusunda emiri çoktan vermiş olmasına rağmen, Pars da aynı emri verince “biz hallettik zaten” demek yerine “emir anlaşılmıştır” diyor. Pars’ı gıcık etmiyor. Alkışlar Eren’e 🙂

Erguvan ailesinin sıkıntıları bitmiyordu. Parla hastaneden yeni gelmişken, Ceylin’i aramaya gelen ekip gelir. Ceylin bulunur ama cinayet şüphelisidir. Tam onu sindirirler, Zafer öldü haberi gelir. Ekmeğe mi bastı ne yaptı bunlar? Bu arada Eren’e sinirlenip “iyice saklanmıştır arabada Ceylin. Aptal mı bu kız?” diye şarlayan Ilgaz’a lütfen bir ağızdan cevap verelim: EVET!!! Engin’in arabasına saklanmış Allah’ın malı, akıllı mı yani? Bu arada insanın adı çıkacağına canı çıksın derler. İki gözümün şaşkalozu canım Osman “evden çıkmış” dediklerinde “yine kimin koynunda acaba boyu devrilesice” dedim. Yani belki Osmik akıllanmıştır ama gözümüzde o bir dalavereci, o bir şerefsiz. Yine de kızıyla barışmasına sevindim. Bir evladını kaybetmiş, diğeriyle arası bozuk olmasın, yazıktır (…) Al işte bak Osmancığımın günahını almışım, baldızının peşine düşmüş o da. Son derece haklı olarak bu uyuşturucular nereden temin edildi bilmek istiyor. Kusura kalma Osman! Ya da kal bilemedim, sonuçta yemeyeceğin bir nane isnat etmedik, değil mi?

 

 

İyilerin dostu kötülerin düşmanı Çiçekçi Teyze geliyor. Çiçekçi teyze ortalığı karıştırmaya geliyor! Gel Çiçekçi teyze. Hafızandan öperim. Ben anamın babamın yüzünden gayrısını aklımda tutamıyorum. Üç yıl görmediğim arkadaşları bellekten siliyorum. Sen bilmem kaç gün önce gördüğün Zafer’i hatırlıyorsun. Sana helal olsun. Bu arada Ceylin’in yaptığı izahı güç şey için herkes kafasını sallayıp “Ceylin bu!” diye durumu kabulleniyor ya, deli oluyorum. “Ah bizim şu Ceylin, bambaşka bir insan” tadında herkes. Aklıma -liseliler bilmez- Küçük İbo dizisi vardı bir zamanlar, onu getiriyor. Orda da Küçük İbo her işe karışır, her taşın altından çıkardı. Bir kahvede takılan dayılar vardı, İbo’nun Raşit abiden sonraki tek gerçek dostları. İbo ne zaman akıl almaz olayların içine düşse, onlar da böyle başlarını sallayarak “İbo bambaşka bir çocuk, ah İbo ah” derlerdi. Ulan İbo! Ben bir de aşıktım buna. Neyse, konumuza dönelim 🙂

 

 

Pars’cığım pide yiyor ve her zamanki gibi “yine aradığı kaliteyi bulamamaktan” şikayetçi. Very Pars. Ben Ceylin’e acıdım bu bölüm ya. Bunu diyeceğim hiç aklıma gelmezdi genelde gıcık giderim kendisine ama içine düştüğü durumu Allah düşmanıma vermesin. Bir de Pınar Deniz için parantez açalım. Normalde pek beğenmiyorum oyunculuğunu ama bu bölüm çok iyi iş çıkarmış. Zaten Ceylin olarak da gayet iyiydi başından beri. Ama bugün o yıkılmış, çaresiz, şaşkın kadını gördük hakikaten. Empati yapmamak mümkün değildi. Engin’i o bile öldürmüş olsa, kızamam kendisine. Çünkü nefsi müdafaa söz konusudur. Yani öfkeyle öldürdüğünü düşünmem. Zaten silahı yoktu. Silah ortaya çıktıysa Engin çıkarmıştır. Yani kız ne yapsaydı? Evet keşke arabaya binmeseydi ama bindi bir kere ve o durumdan sonra “ben adam öldüremem vur beni Engin” demesini bekleyemeyiz. Ve evet o pis pasaklı, çamurlu, kanlı haliyle bile çok güzel. Yani resmen haksızlık 🙁

Yine Çınar sahnesi. Keşke İnci’yi bu öldürmüş olsaydı da kurtulsaydık şu hayırsız evlattan. Yeter ya. Al bunu vur Neva’ya. Nankörlere bak. Totoları sıkışınca abicim abicim, babacım babacım, az biraz palazlanınca “ben bir yetişkinim!!!” . Keşke Metin Bey de Pars’cığım gibi “evet sana trip atıyorum” diye atsa sokağa bu Çınar’ı ama yapamıyor herhalde. Çünkü Neva’yı sokağa atsan bir yol bulur kendine de Çınar iki güne eroinden ölür. Böyle saçma sapan ezik bağımlı abuk sabuk çocuk görmedim. Allah bunu da düşmanımın başına vermesin.

Tam Merdan’ın yüzsüzlüğü kalp ben diyecektim ki orman ve Ceylin-Ilgaz sahnelerine geçtik. Şimdi dürüst olacağım. Ben, her ne kadar Neva’yı sevmesem de (ki çok güzel bir kadın, ben olsam aşık olurdum buna, başkasına bakmazdım) Ilgaz-Ceylin birlikteliğinde kendimi ne Ceylin ne Ilgaz yerine koyamıyorum. Hep Neva gibi hissediyorum. Sanki onca zaman birlikte olduğum, en kıymet verdiğim, uğruna değerlerimi hiçe saydığım adam, beni terk etmiş, ben daha bu terk edilmişliği sindiremeden başkasıyla evlenip, sırılsıklam aşık olmuş gibi hissediyorum. Ilgaz bayağı aşık Ceylin’e. Ceylin’i ilk bulduğunda, kızın halini görür görmez değişen bakışları, endişesi, zaten işi gücü bırakıp “ben olmuşum Ceylin” olması, burnunun dibine gelen yeni ayrıldığı Neva’yı adeta yok sayması, umursamaması beni çok incitiyor. Kendimi küçük düşürülmüş, sevilmemiş, değersiz hissediyorum. Elimde değil. Yani Neva açısından çok zor bir durum. Öte yandan burada Ceylin’in gram suçu yok. Neva’yla Ilgaz’ı o ayırmadığı gibi, tutup kadına, romcom başrolü gibi nispet de yapmadı. Yani aslında çok hayatın içinden bir durum Neva’nın yaşadığı. Her an hepimizin başına gelebilecek, çok can acıtacak bir durum. Hani arkasından “İki güne evlendi. Hani evlilik ona göre değildi? Bin beterini yaşarsın inşallah, gün yüzü görme! Yazıklar olsun! Allah’ım ne günahım vardı da bunlar geldi başıma?! İmdat Ya Rabbi!” diye dövünüp, ah edeceğin durumlardan biri. Öte yandan Ilgaz, biraz odun olsa da çok suçlu sayılmaz. Adamın aşkı bitmiş ve yeniden birini sevmiş yani, bu da doğal bir durum. Ne yapacağım bilmiyorum. Ama şunu görüyorum ki, Ilgaz Çınar’a vermediği değeri Ceylin’e vermiş durumda. Yani Çınar’ın da haklı olduğu durumlar var. Baba bir değişik, hala bir değişik, dede hepten değişik, abi hanım köylü, çocuk vurmuş kendini illegale. Zaten aklı az. Yazık.

Neyse dönelim Ceylin’e… Bu arada şunu belirtmek isterim: Ceylin gibi bir kız perişan halde ormandan kaçarak ilerliyor. Gören tanıklar, “yaralı, kumral bir kadın” diye tarif ediyor. Daha spesifik olsanıza? “Valla taş gibi hatundu, böyle zarif incecik, yeşil gözlü” filan desenize. Fark etmemiş olamazsınız. Kesin bey amca eşinden çekindi 🙂 Ceylin toz çamur içinde bile çok hoş görünüyor. Bunu demiştim sanırım ama oyunculuk da gerçekten iyi. O aklı karışmış, şaşkın, ne yapacağını bilemez halleri çok iyi. Ilgaz’a (ki Kaan Urgancıoğlu’nun oyunculuğunu severim) dikkat bile edemedim. Ama kız o haldeyken, ben bile endişelendim, Ilgaz’ın da kafayı yemesi çok normal.

Bu arada arabayı Yekta’nın evinin önüne park etmiş Engin. Yani orada saklanıp yakalanmamayı mı umuyordu? Hakikaten babayı görünce, aklı uçuyor bu çocuğun. Ölmese de yakalanacaktı o halde. Ancak Yekta’nın evine gidilmesi şu durumu doğuruyor. Engin’in katili Yekta olabilir. Geçen hafta Yekta bu işi ne ara planlayıp da suçu Ceylin’e atacak, Ceylin’den haberi yoktu ki demiştim. Ama şöyle olabilir: Yekta Engin’i Şile’deki evine gönderir. Orada saklanan adamı da Engin’i öldürür. Ceylin’i görünce de onu darp edip, suçu da onun üstüne yıkar. Bu durumda Yekta hala şüpheli listesinde. Bu Ceylin’in de başına gelmeyen kalmadı. Aslında tüm Erguvan’ların köküne kibrit suyu döküldü de Ceylin illa bütün aksiyonlara da dalıyor. Bakın anasıyla ablasına, oturmuş evlerinde acılarını çekiyorlar. Ama Ceylin öyle mi? Ceylin sahada. Kısacası bu İbo bambaşka bir çocuk.

 

 

Bu arada Engin’in cesedini, tüm arama ekipleri iş başındayken, şıp diye Ilgaz, Eren ya da Pars’ın bulmaması da güzel olmuş. Dizilerde genelde öyle olur. Cesedi hep başrolümüz bulur. Başrol ister polis ister savcı ister taksici olsun, tüm cesetleri o bulur. Sadece cesetleri mi? Hayır. Olay yerinin titiz titiz çalıştığı olay yerinde dana kadar delilleri de onlar bulurlar. “Aha burada kan var” “Ya şurada ayak izi var” “Ay burada kanla ‘Katil Ahmet’tir’ yazıyor” gibi tüm kritik bilgilere süper zeki başkarakterlerimiz ulaşır. Olay yeriymiş, arama kurtarmaymış, adli tıpmış, bunlar hep alakasız işlerle uğraşırlar. Başrolümüz olmasa bir cacık yapamazlar. Ama burada öyle olmamış. Eren tüm işi tek başına yapmıyor, ekibi de bir işe yarıyor. Bunu görmek güzel.

Şunu da belirtmek isterim. Çınar ergeni babasına “sen bana güvenmiyorsun!” diye çemkiredursun (neyine güvenecek?), en nihayetinde bir adamı (Zafer) nefsi müdafaa için bile olsa öldürmüş, sonrasında ambulans aramak, polis çağırmak yerine cinayeti örtbas etmeyi seçmiştir. Üstelik olayın nefsi müdafaa olduğu da açıktı. Görgü tanıkları da mevcuttu. Evet Çınar’ınki de zor bir durum kabul ediyorum ama normal bir insan orada bunu yapardı. Çınar ne yaptı? Zafer’in cesedini babasına duygu sömürüsü yoluyla yıktı ve kedi videosu izleyip gram vicdan azabı duymamayı seçti. Merdan dedesinden yardım istiyor, adam “hallettim” diyor. Bizim Çınar ne “nasıl hallettin?” diye soruyor, ne gram hesap kitap yapıyor. Merdan’a güvenmesi ayrı (belki halletmedi nereden biliyorsun, bu ne rahatlık?) Merdan’ın Engin’i öldürüp öldürmediğini bile sorgulamaması ayrı sosyopatlık. Kusura bakmayın ama Çınar kötü biri. Bakın Ceylin’e o kadar kızıyoruz. Kız, Engin’i öldürdü ya da öldürdüğünü sandı. Ama silahı yok edeyim, cesedi ortadan kaldırayım derdine düşmedi. Silahı orda bıraktı. Evet ormandan çıktı ama kız şokta. Bir zamanlar en yakın arkadaşı olan, sonra düşmanına evirilen genç bir çocuğun cesedini görmüş. İşte normal insan tepkisi budur Çınar’cığım. Bu bölüm çok üzüldüm Ceylin’e. Yani bunları da hak etmedi. Ben sadece “cevval avukatlık” adı altında yaptığı hukuksuzluklar ortaya dökülsün ve avukatlığı yansın istemiştim. Çünkü herkes hukukçu olmamalı. Hukuk adalet için olmalı. Aynısı Neva için de geçerli. Ama Ceylin’e gelen vuruyor geçen vuruyor. Ki büyük ihtimalle Engin’in katili de o değil. Daha babasının öldüğünü öğrenecek bir de. Füze atın, böyle ölmez Ceylin :/

 

 

Ilgaz gerçekten inanılmaz ilgileniyor Ceylin’le. Yani Ceylin hayattaki tek şansını Ilgaz’da harcamış gibi. Yani hem yakışıklı hem karizmatik hem dürüst hem savcı bir bey henüz iki gündür tanışmanıza rağmen size kol kanat gerecek, nikahına alacak, başınıza iş geldi diye titreye titreye tepenizde nöbet tutacak, ortalığı yıkacak falan, yani bu durumun resmen bende karşılığı yok. Mavi ekran. Öyle diyeyim. Yalnız doktor hanım Ceylin için “vücudu uzun süre susuz kalmış” deyince bir gülümsemedim değil. Yahu kız sadece su içerek yaşıyor. Paso su içiyor. Bulunduktan hemen sonra da bir şişe su içti. Hepi topu birkaç saat su içmedi diye nasıl susuz kaldı bedeni doktor hanım? Ceylin bu kadar mı minnoş? Ceylinler çiçektir, çiçekler su ister. Metinler de su ister. Adamın bir oğlu cinayet şüphelisi çıkıyor, bir gelini. Yüzü gülmedi adamın.

 

 

Ceylin’den örnek almamışlar da sabaha mı bırakmışlar? Hadi tamam bıraktılar, normal diyelim. Ama bu kızın elini yüzünü kimse yıkatmadı mı öyle pis pasak yatırdılar mı? Tam kız elini yüzünü yıkayacakken gelip swap örneği aldılar. Kız yıkamış olsa ellerini yırtacaktı belki. İşte pis olmayacaksın, korona var, virüs var. Yıka elini yüzünü, sonra gir şokuna. Hadi kız şokta, Ilgaz savcıma yakıştıramadım. Kız lavaboya gidemeyecek kadar halsizse, ıslatırsın bir havluyu elini yüzünü bir silersin. Kızın içi açılsın bir. Bu arada Ceylin hiç bu bölümdeki kadar masum gözükmemişti gözüme. Bizim Ceylin gitmiş, yerine minik bir kedi yavrusu gelmiş. İnsanın “aman öldürdüyse öldürdü Engin’i, salın gitsin” diyesi geliyor. En azından Ilgaz’ın geliyordur. Öyle bakıyor Ceylin Ilgaz’a çünkü. Ama bu sefer de ben Ilgaz’a gıcık oldum. Sen Eren’e niye çemkiriyorsun? Ne yapabilir Eren? Olay yerinde kızın saati bulunmuş, silahın üstünde parmak izi bulunmuş, göz altına alacağız diyor. Bu diyor; “sen inanıyor musun?” Yani böyle olunca da pis ergen Çınar’la empati yapmak durumunda kalıyorum. Bu çocuğu derdest edip götürmüşlerdi. Göz altına almışlardı. Evet Ilgaz inanmadı kardeşinin suçu işlediğine ama sağa sola da çemkirmedi. Göz altına alamazsınız demedi. Hatta kredi kartı yüzünden “alın bunu götürün” bile dedi resmen. Kanlı hırkayı ihbar etti. Uyuşturucuyu ihbar etti. Ceylin’e gelince mi çemkirmek aklına geldi? Sen işi mi bilmiyorsun? Prosedürden mi haberin yok? “Başka silah vardır”sa çıkar ortaya Ilgaz’cım? Kızı kesmeye götürmüyorlar. Sorgulanacak. Yeterli delil yoksa tutuksuz yargılanır zaten. Eş durumundan torpil mi istiyor savcımız? Sen kızın yanında ol yeter. Durum çıkar ortaya. Ne milletin işine engel oluyorsun? Hayır hani çok dürüst, çok eşitlikçi, çok ailemden bile olsa gözüm görmez, adalet, hukuk idi? “Ceylin’e çok aşık ablası” demeyin lütfen. Herkes birilerine aşık, herkes birilerinin çocuğu, babası, kardeşi. Herkes birileri için kıymetli. Süper dürüst Ilgaz’a yakışmıyor bu hareketler. Hani Pars yapsa anlarım. Onun Ilgaz’ın iddiaları gibi iddiaları yok dürüstlük, eşitlik konusunda, ama Çınar’ı elleriyle karakola teslim etmiş, hatta işini oldukça zorlaştırmış Ilgaz, Ceylin için çifte standart istiyorsa kızarım. Ay ne tatlı diyemem.

 

Her şeye rağmen, pişman değil(miş)

 

Engin’in de sesi güzelmiş. Müzik seçimi son derece sinir bozucu ve güzel. Sanki, Ceylin’in orada olduğunu biliyor gibi inadına açmış. En azından rahmetli ölüme mutlu ve özgür gitti diye düşünüyor ve suçlunun hala Yekta olduğunu düşünüyorum. Hiç mi üzülmedi oğlunun ölümüne? İlla üzülmüştür ama yine de o planladı Engin’in ölümünü bence, Laçin ise tabi ki habersiz ama o kadına da gram üzülemedim. Ağlasın dursun şimdi. Bu kadar ezik olunmaz. Sen bir öğretmensin yahu! Okuma yazma bilmeyen, işsiz güçsüz, dayanaksız, ailesi, desteği, eğitimi olmayan biri olsa yine bir nebze anlarım. Bir de ezelden beri böyleymiş bu. Bu kadar eziklik ve korkaklık da bencilliktendir diye düşünüyorum. Yekta’nın sunduğu imkanlardan vazgeçemiyor belli ki. Bu kadın zamanında biraz duruş gösterebilmiş olsaydı, şimdi oğluyla mutlu mesut yaşıyor olabilirlerdi. Zaten Yekta nafaka da vermek zorunda idi çocuğu için, bir şekilde avukatlığını kullanıp Laçin’e nafaka vermese de çocuğu için vermek zorunda. Engin zaten akıllı çocuktu, okur meslek sahibi olur. Hiç babasına da muhtaç olmazlardı. Ki tekrar ediyorum Laçin’in de mesleği maaşı var. Yani ortada kalmazdı oğluyla. Belki Engin de manyak olmaz, şimdi mutlu mesut mesleğiyle iştigal eden düzgün bir insan olurdu. İnsanın arkasında ne ana ne baba olunca böyle manyaklar çıkıyor işte ortaya. Engin resmen anasıyla babasının karakterinin en kötü birleşimi gibi bir şey.

Ilgaz’ın Ceylin’in tutuklanması konusunda şarlamasına kızsam da olaya müdahil olmak istemesini haliyle anlıyorum. Ama çok salakça davranıyor. Pars’ın tersine gitmekle amacı nedir? Pars’a mı güvenmiyor? Pars eni konu işini yapmaya çalışan biri, Ceylin’i de yalandan yere içeri atacak değil. Adamın hakikaten kötü niyeti yok, neden damarına basıyorsunuz? Yani farklı şekilde iş birliği yapılabilecekken, adamı Ilgaz hakkında soruşturma açmaya zorluyorlar. Ki açsa haklı. Ben de işime burun sokulmasından hoşlanmam. Ve Ilgaz şüphelinin kocası. Yani evet delil karartma riski var, olay yerinde işi yok. Bu kadar duygusal olunmaz. Bu kadar yanlış karar alınmaz. Gerekli bilgiyi başka şekilde de edinebilir. O zaman bütün suçlu yakınları olaylara müdahil olsun, başka? Millete gelince “lütfen dışarda bekleyin,” Ilgaz’a gelince “ben istediğimi yaparım.” Oldu canım. Umarım Pars soruşturma açar. Elli kere uyardı. Bu kadar duygusalmışsa savcı olmasaymış Ilgaz Efendi. Gerçi duygusal yanını Ceylin’le keşfetti, bir şey de diyemiyorum.

Off ya Metin Amire de üzülüyorum. Evlattan yana yüzü gülmedi pek. Ama kendi de masum değil. Hayatını kararttığı, sonra da gizlice cesedini gömdüğü adamın evine girip, o adamın eşyalarıyla yüzleşmesi zor. İşte Çınar’a bu yüzden sinir oluyorum. Safi kendi mabadının derdinde, gram vicdan azabı yok. Yılan ona dokunmasın, bin yaşasın mahzuru yok. Öyle bir insan. Öte taraftan Metin Amir karıştığı suçun bedelini de ödemeli. Ben adaletten yanayım. Bu arada geçen bölüm bir salaklaşma evresine giren Seda Teyze bu bölüm titreyip kendine dönmüş ve mantıklı sonuçlar çıkarmaya başlamış. Bence de Yekta öldürdü Engin’i teyze, bastır. Derken Yekta’nın bir sözüyle ezik ablasını teselliye gider. Sözlerimi geri alıyorum. Sen İzmir’e çocuğunun yanına dön teyze, bırak bu güçlü kadın ayaklarını.

 

 

Lan Ceylin’e kıyamam ya. 13 bölümlük öfkem geçti bir bölümde. Koşup annesine sarılması olsun, Ilgaz “o benim karım” derken ki çaresiz bakışları olsun. Kadın kardeşinin öldürüldüğü davada gözüme masum görünmezken, cinayet şüphesiyle gözaltına alındığı davada birden tertemiz göründü gözüme. O çaresizlik, o acı, o şok çok iyi verilmiş. Bir de Parla’ya üzüldüm. Kızın ergenliği yandı resmen. Kardeşi öldü, teyzesi öldü, babası anasını aldattı, dedesi öldü (kayıp diye biliyor), şimdi diğer teyzesi gözaltında, yüzme hocası darlamasa yine bari. O adam şu hengamede bir daha kızın yanına gelip “performansın düşük Parla, bak arkadaşların nasıl yüzüyor, yazıklar olsun sana” minvalinde konuşursa okulu basıp adamı döveceğim. Öyle uyuz oldum.

 

Üstü başı da tertemiz burada ama??

 

Bölüm sonu yine bomba. Hala küçük bir “acaba?” yüzdesi olsa da Engin’i Ceylin öldürdü gibi görünüyor. Yekta’nın günahını mı aldık acaba? Gerçi Ceylin’in üstü silah elindeyken tertemiz ve darp da almamış görünüyor. Ama belki o sırada boğuştular. Ya da kız şoktan bayılırken yaralanmış ve kirlenmiş de olabilir. Ceylin’i başkası vursa olay yerinde bir üçüncü şahsın ayak izinin bulunması gerekmez miydi? Ben mi kaçırdım olay yeri inceleme ekibi “iki kişilik iz var” mı dediler? Gerçekten bilemiyorum. Bakın Merdan’dan şüphelenmiyorum. Adam safi laf, icraat yok. Ya Yekta’dır ya Ceylin demiştim. Elimizdeki verilere göre suçlu Ceylin. Üstelik de boğuşma filan olmadan, Engin ağlayarak “yapma” derken öldürmüş. Bu durumda nefsi müdafaaya da girmez. Bildiğin kasıtlı adam öldürmeye girer. Hatta Engin’in kaçışını kimseye haber vermeden, arabasına binip takip ettiğine ve ormanda tek el kurşunla tam kalbinden öldürdüğüne göre, tasarlayarak adam öldürmeye bile girebilir. Peki Engin’i Ceylin öldürdüyse dizi nereye doğru yol alacak? IlCey’in durumu ne olacak? Dizinin adı bu yüzden mi Yargı acaba? Biz Ceylin’in yargılanma sürecini mi izleyeceğiz?

 

Belaya hazır olun! Hem de çifte belaya!

 

Bir teoriye göre de cinayeti Neva-Cüneyt ikilisi yaptı/planladı. Ama bana olmaz geliyor. Bir kere Neva ve Cüneyt yeni tanıştılar. Cüneyt, yeni tanıştığı kadın için cinayet işleyecek kadar mal değneği mi? (Başka bir kelime diyecektim ama hadi demeyeyim) Cüneyt, bu cinayeti zaten doğrudan işlemez, sadece Yekta işin içindeyse sessiz kalır. Adam avukat yahu. Üstelik doğrudan onu alakadar eden bir durum da yok. (Ki Yekta cinayeti işlemiş ve Cüneyt de haberdarsa, Yekta neden sadece ikisinin bulunduğu ortamda “evladı ölmüş acılı baba” rolüne devam etsin? Taziye kabul etsin? “Nasıl hakladık bizim gebeş oğlanı” tadında takılması gerekmez mi?) Neva ise motivasyonu olsa da o konumda bir kadının yapmayacağı işle suçlanıyor bence. Gerçi Ilgaz’ın Ceylin’e tutumundan, aşık olduğu kadına aşırı alakalı, onu çıldırtacak kadar aşık bakan, ilgilenen biri olduğunu biliyoruz. Ilgaz’ın bu bölümdeki davranışları, Neva’nın geçen bölüm “onun yanındayken kendimi çok değerli hissediyordum” laflarıyla uyuşuyor. Yani Ilgaz belki de Neva’yı bulutlara çıkardı, sonra birden yere çakılmasına sebep oldu. Yine de cinayet işleyip de Ceylin’in üzerine yıkmak gibi bir planı hangi ara yapsın bu kız? Ceylin’in orada olacağını da bilemezdi. Kısacası ben Roket takımını bu konuda masum bulsam da sizlerin görüşlerini de bilmek isterim.

Yazıyı burada bitirebilirdim ama son kez Neva’ya söylenmek istiyorum. Ya sen davasını satmış insansın. Pars’a gelip zart zurt etme hakkını kendinde nasıl görüyorsun? O sen mi yahu? Her ne kadar Ilgaz ve Ceylin’i el ele görünce kalbinden vurulduğu halde, hanımefendiliğini koruyup geçmiş olsun dese de Pars’ı bu şekilde sorgulamaya yüzü kızarmıyor mu acaba? Pars’ın şu ana kadar tek falsosu var. O da sen kız kardeşi olduğun için, seni ihbar etmemek. Bunun dışında işini yapıyor. Hazzetmese de Ilgaz’a saygı duyuyor. Ceylin’e de oldukça nazik davrandı. Yani savcının karısı diye torpil geçemezdi. Ki Pars konumuna önem veren biri, millet tanıdığa torpil yapıyor desin asla istemez. Bu kadar net deliller varken tutuklu yargılanma talep etmek zorundaydı. Ve Ceylin, tıpkı bir zamanlar Çınar’ın yaptığı gibi konuşmuyor, kendini savunmuyor. Ne yapsın yani adam? Ilgaz gibi “o yapmaz!” diye ortalığı inletip, kızı salsın mı? Yani Neva’cığım hem suçlu hem güçlüsün. Abin seni korudu, sen triplenip evi terk ettin, sonra da adliyede gidip adama efelenmeye devam ettin. Allahtan Pars’cığım, Metin Amir gibi ezik değil de gerekli gereksiz herkese boynunu eğip bakmıyor. Verdi bence ağzının payını. Git Cüneyt’le falan seviş sen, uzak dur bu davalardan ya. Ben seni ilk gördüğümde sevmiş, benimsemiştim, ne uyuz insan çıktın.

 

Ay cinayet mi? Tüylerim diken diken falan… Müebbet diyorum! Oha falan oldum ben! Çüş. İnsan öldürülmüş burada. Ben şok!

 

Evet sizin görüşleriniz nelerdir merak ediyorum. Engin’i kim öldürdü? Sizce yine ters köşe olacak ve biz “Aa Ceylin yapmamış, o sırada Kara Murat gelmiş arkadan o vurmuş Engin’i” falan mı diyeceğiz? Ve son olarak Engin hakikaten diziden tamamen çıktı mı? Hayalet olarak, anı olarak olsun gelmeyecek mi daha? Biz o kıvırcık saçları özleriz (mi acaba?) Bir de dizideki bütün hakimeleri niye aptal aptal yazmışlar. Biz sadece Neva’ya özel sanıyorduk, neydi bu bölümdeki hakime? Bir daha olmasın.

Haftaya görüşmek üzere. Sevgiyle kalın…

 

 

Göz atmanızı öneririz: Yargı Bölüm Yorumları

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

19 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

7 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

7 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce