Bu hafta Özlem‘den Fazilet Hanım ve Kızları yazısı geç de olsa gelince merakla dosyayı açtım. Başlık bile ‘Gömmeye Doyamadıklarımızda Bu Hafta’ olunca itiraf ediyorum ki içimden bi’ ‘eyvah!’ koptu, (diziyi izlemeyen biri olarak) yazıyı okudukça ‘neyse, o kadar değilmiş’e evrildi. Çok daha yoğun oranda ‘ekran başında saç baş yolduran bölüm’ olduğunu gördüm/duydum… Gerçi yeni bölüm için neredeyse geri sayım yapıyoruz ama, sizin için nasıldı bu bölüm?
Yazının sonunda Özlem’in bireysel bakış açısı doğrultusunda güzel dilekler var, benim dileğim ise bu dizinin izleyicisi olmadığım için elbetteki çok daha genel: ‘Herkes hak ettiğini bulsun, gerçekten hak ediyorsa mutlaka mutlu olsun, dizi de bile olsa!’ Unutmadan bi’ de dizideki karakterini bilemem ama ‘Alp Navruz imajında biri kapımı çalarsa <3 ‘ … Sözün özü sevgili okuyucu, konuk yazar yazı sonunda dilekle kapanış yaparsa admin kıskanır^^ Keyifli okumalar…
Gömmeye Doyamadıklarımızda Bu Hafta
Bu hafta televizyon izlemeye ara verdim. İş yorgunluğunu akşamları yabancı dizi Dark izleyerek attım. Tavsiye ederim, şahane bir bilim kurgu/gerilim. İlk 5 bölümü su gibi aktı… (Editör notu: Yazısı gelir mi Özlem? ^^)
Cuma akşamı da ‘İstanbul’lu Gelin’e sırt çevirip sinemaya gittim ve ‘Aile Arasında’yı izledim. “Oh bee…” dedim. Amannn, gerilim yok; stres yok. Senariste, hayran kulübüne, yapımcıya kızmak yok…
Derken cumartesi gününe eriştik. Dükkânı kapattık ve eve geldik koştura koştura. “Neden?” diye soruyorsanız bizden değilsiniz, anlayamazsınız… Biz Fazilet Hanım ve Kızları izleyicileriyiz.
Meyve tabakları hazırlandı; çay demlendi; çekirdek paketi açıldı. (Editör notu: Vay, Özlem’in resmen dizi izleme ritüeli varmış <3 )
Ortamın sessizliği sağlandı. Bu bölümden beklentiler fazla. Belki de gerçek hayatta bir türlü karşılaşamadığımız o kötülerin eninde sonunda cezasını bulacağı bölüm olacak bu!
Hani ‘Yasemin’in motivasyonu ne olabilir?’ diye bir türlü anlayamamıştık ya… Aileye kabul edilmemekmiş, ondan böylesine canavar kıvamına gelmiş.
Yersen…
Ama ‘yemedi!’ seyirci tabii ki… Kocasına inatla kuçu kuçu diyen biri Yasemin. İçinde kötülük baştan beri var zaten. Kaosla beslenen insanlar vardır ya onlardan biri işte Yasemin.
Bekledik ki gerçekten Yasemin cezasını bulsun ve diyelim ki “Evet, bu dünyanın adaleti yok ama dizilerde olsun soğuyor işte içimiz”. Ama olmadı. Hoş olmayacağını da biliyorduk zaten.
Kötü insan -bir kere kötülük yapan ve o eşiği geçen insan, değişmez, değiş-e-mez.
Sahi – Sinan fanlarından papara yemekten fena halde tırssam da, tekrar soruyorum:
“Yasemin ve Sinan arasında ki mevzu ne oldu? Neden üzeri örtüldü ve orada bırakıldı?”
Lütfen açın, eşeleyin orayı. Ayrıca “Bu geçen sene durmadan Yasemin’e şantaj yapan manyak ne oldu? Uzaylılar mı kaçırdı?”
Neden bizi böyle içinden çıkılmaz sorularla bırakıyorsunuz? Yazık değil mi bize, yanıyor devreler bir yerden sonra…
[wp_ad_camp_1]
Diziyi izlerken bana en ilginç gelen konu ise birilerinin Ece’ye üzülmesi oldu.
Kocasının ailesine tepkilerini anlarım. Annesine kızgınlığını da kavrayabilirim. Çünkü Ece dizinin başından beri hep ve daima aptal hırslı ama tembel bir kızdı. Çalışmaya gittiği evde, daha yeni ölmüş ev sahibesinin yatağında uyuyarak zaten zekâ seviyesini şahane ispatlamıştı. Ama Ece’ye demek istiyorum ki:
“Peki ya ablana nefretin, bulduğun her fırsatta ona sırtını dönmen, biraz güçlenip palazlanınca içinde ne varsa ortalığa döküp saçman neydi be çocuğum? Yahu sen balık hafızalı mısın? O Yasemin ki senin eşyalarını çöp poşetine doldurup evden atmaya uğraştı. Neymiş efendim ablası onun doğum gününü unutmuş. Vay arkadaş ya… Bu ergen kafalar ne şahane kafalar böyle^^ Sen otel odasına gitmek istemediğinde, sen Yasin ile kaçtığında ve o bıçaklandığında senin arkanı koruyup kollayan kimdi?”
Ama diyemiyorum, değmez…
O nedenle ben Ece’nin hapse atılmasına üzülmedim. Üzül-e-medim. Bu dünyada yapılan şeylerin bir karşılığı var ve aptal, haris, kıskanç bir pislik olmak suçların en büyüğüdür.
O muhteşem gülüşlü, evlerimizin şenliği, şahane insan, üstün şahsiyet, beyaz atlı prens Sinan’a değinmek istemiyorum. O mümkünse düşünmesin ve konuşmasın. Baban hasta çok mu üzüldün? Vah vah… ‘Şimdi mi geldi baban aklına?’ demezler. Ece yüzünden Hazan’a tavır tafra yapmak nedir ya? Kaç yaşındasın sen? Sap ile samanı ayıramıyor musun? Birde o müzevir, jurnalci bir pislik gibi “Hazan kardeşin seni sattı, al buda sana kapak olsun” demen? Bi’ de ‘Oh ya oh ya’ diye tepinseydin tam olacaktı. (Editör notu: Nedir şu ironi sevdası? Cıks cıks cıks… Ama bilesiniz, kelimesine dokunmadım, edit sadece noktalama^^)
Kerime hani evladını arıyordu? Bir kere bile adam gibi bir sahne yazılmadı kadına. Hazım nasıl oldu da o çocuğu evlat edindi? Çocuk kim? Yağız diye gözümüze sokuluyor ama Sinan’da olabilir. Bir insan ailesinden olmayan bir insanı neden veliahdı olarak yetiştirsin? Kafamda deli sorular ^^
Bir yorumda okudum: ‘O çocuk Gökhan olmasın’ diye… Olur mu olur vallahi. Ama belki de çocuk Yağız ve Sevinç Hanım istemediği için Amerika’ya gönderildi?
[wp_ad_camp_1]
Üzerine gidilecek bir dünya konu, bir sürü sır varken ve bu sırlardan 10 sezonluk malzeme çıkacakken konu bir üçgenden ibaret oldu kaldı.
Bu Selin’in ‘kocam da kocam’ saplantısı ne yahu? Neden aklı başında bir Allah’ın kulu bu dengesizi doktor kontrolüne götürüp kilit altına aldırmıyor?
Fazilet Hanım’ın yaşadıklarına ne zaman gireceğiz? Bu kadın neler neler çekmiş. Ne olacak o cephede?
Bana göre Hazan Sinan ilişkisi henüz evrimini tamamlayamamış. Sanki görüntü var ama duygu yok…
Aslında bu Egemen ailesi ne olmuş? Bir gaz zehirlenmesine falan mı maruz kalmışlar? Arkadaş elle tutulur bir tane mi karakter olmaz. Yani bunların anneleri de gayet sevgi dolu bir kadın gibiydi. Bu Gökhan ve Selin’in sevgi dilenir halleri, her türlü paspaslığı kabul eder durumları nereden geliyor? Senelerce esir kampında yaşayan insanlar gibi ‘beni sev; beni koru; sev beni, ne olursa olsun sev’ diye her türlü yaltaklığın nedeni nedir?
Yani bir aile tepeden tırnağa özürlü nasıl olabilir? İlginç, cidden tuhaf…
Dizi boyunca çekirdekler bitti, bir demlik çay içildi. Ve bu haftaki sinirlenme kotaları dolduruldu…
Ve ‘Allah herkese Yağız gibi bir evlat versin inşallah’ duaları edildi… Ne diyelim, Allah sahibine bağışlasın…
Ey senarist duy sesimizi! Yağız Egemen’e duygulu, zeki, sevecen ve şefkatli bir yar diliyoruz tez vakitte, gelirse de acayip seviniriz…
Unutmadan, dizi ile ilgili diğer yazılar Fazilet Hanım ve Kızları kategorisinde…