Sizi bilmem ama Yoldan Çıkan Oyun yazısıyla beraber ikidir konuk yazarım Eda‘dan gelen tiyatro yazısı bana koşarak tiyatro bileti alma eylemi için ivme veriyor.
Yoldan Çıkan Oyun’un yazısını sadece keyifle bloga eklemekle kalmadım, oyunun tek görünen temsilinin günündeki (dönemin son temsili) programımı ertelemeye çalışmayı ve zaman geçirmeden -çok az sayıda bilet var, bilet almayı yapılacaklar listeme yazdım. Bakalım sizde de aynı etkiyi gösterecek mi? Eda Nurçin‘e kalemine sağlık diyerek sizi yazı ile baş başa bırakıyorum; keyifli okumalar ^^
Bu sezon upuzun bir tiyatro macerasına çıkmaya karar verdikten sonra biletlerini alıp, heyecanla gittiğim sonrasında iyi ki böyle bir karar alıp uygulamaya başlamışım dememe sebep olan, tiyatro serimin ilk oyununu takdim etmek isterim sizlere. Karşınızda ‘Yoldan çıkan oyun’!
Hayatımızda bir şeyler ters gittiğinde devamında çorap söküğü gibi gelen önünü alamadığımız olaylar yaşayabiliriz. Bu oyun da aynı o şekilde gelişiyor. Yolunda giden tek bir şey bile yok! Fakat önünde sonunda hayatımızda nasıl bir kapı açılıyorsa, her şeyin bir sebebi olduğundan o bizi en güzeline nasıl ulaştırıyorsa, bu oyunda da ona şahit oluyoruz. Her şey raydan çıkmış, freni boşalmış araba gibi yokuş aşağı hızla giderken izledikleriniz karşısında gülmekten göz yaşlarınıza hâkim olamayacaksınız…
Öncelikle bu oyunun ortaya çıkış hikayesini sizler için alıntılamak isterim:
The Play That Goes Wrong!
– Henry Lewis, Jonathan Sayer ve Henry Shields üçlüsünün yaratıcısı olduğu oyunun kökleri bir Pub’ın üst katında sergilenen oyuna dayanıyor.
– Bir gecede iki seans sergilenen oyunun başarısı, o günlerde çağrı merkezi, bar ve Gourmet Burger Kitchen’da çalışan üçlüyü ilgi odağı haline getiriyor.
-Bu başarı, Yoldan Çıkan Oyun’u bir Pub’ın üst katındaki odadan prestijli West End sahnesine taşıyor.
–Michael Green’in 1964 tarihli kitabı The Art of Coarse Acting’den ilham alınarak hayata geçen oyunun etkilendiği karakterler ise; Buster Keaton, Charlie Chaplie ve Mr. Bean.
‘Yoldan Çıkan Oyun’ bir cinayet hikayesini sahnelemek isteyen tiyatro grubunun başına gelen aksilikleri anlatıyor. Güya daha önceki oyundan çok daha bir oyun olacağının garantisini bizlere anlatarak başlıyorlar oyunlarına. Hiçbir aksilik çıkmayacağınız sözünü veriyorlar son derece emin bir şekilde. Peki ya sonra ne oluyor? Tabii ki absürtlükler peşimizi bırakmıyor…
Oyunu Zorlu PSM’de izledim. Bu oyunla ilgili bilmeniz gereken en önemli şeylerden biri asla son dakika veya haftalarda çok iyi bir yerden bilet bulamayacağınız. Ben neredeyse her haftaya bir tiyatro oyunu ayarlamayı kafama koyduğum için biletlerimi çok önceden almıştım. O yüzden hep en güzel yerlerden izleme şansı buldum. Bir diğer şansımda ilk gideceğim oyunun bu oyun olmasıydı. Gittiğim hiçbir oyunun arkasından kötü bir yorum yapmadım hiç. Ama hiçbir komedi oyununda da ‘Yoldan Çıkan Oyun’ kadar gülmedim açıkçası… Eğer gelecek sezon da kendilerini sahnede görebilirsek tekrardan gideceğim tek oyun olabilir.
** Yazının bu kısmı ufak bir spoiler içerebilir ^^ **
İnsanlar salonda yerini almaya devam ederken perdeleri açık durmakta olan sahnede iki personel görünümlü kişiyle karşılaşıyoruz önce. Personel diyorum çünkü dekordan sorumlu kişi gibi giyinip sahnede eksikleri gideriyor gibi davranıyorlar henüz herkes koltuklarına bile yerleşmemişken… Ve bizler istemsiz olarak onları yönlendirişimizle oyunu başlatmış ve hikâyeye dahil olmuş oluyoruz.
Sonrası ise malum… İlk saniyeden son saniyesine kadar bitmek bilmeyen bir aksilikler silsilesi.
Oyundaki dinamizm ve akıcılık insanı hep diri tutuyor, dakikalar nasıl geçtiğini anlayamayacağımız bir şekilde geçip gidiyor… Oyun içinde oyun olmasının altından başarıyla kalkan bir grup izliyoruz 2 küsur saat boyunca. Devamlı bir aksilik bir hata olduğu için oyunda, eğer olur da gerçekten bir aksilik çıkarsa bile o aksiliği tolere edebilmeleri ve onu hafiften bizlere sezdirmeleri bile ayrı bir komedi unsuru oluyor. Bir süre sonra hikayesel olarak bir tekrar oluyormuş gibi hissetsem de karakterlere ve yaşanan absürtlüklere o kadar alışmış oluyoruz ki yine de gülmekten kendimizi alamıyoruz.
Oyunda tek aşırı bulduğum ve olumsuz eleştireceğim kısım kadın başrol olarak izlediğimiz karakterde kadın vücudunun teşhir edilişinde aşırılığa kaçılması olacaktır.
[wp_ad_camp_1]
Ben çoğu oyuna bilet alırken öncelikli olarak kadroya bakıyorum alışkanlıktan dolayı. Bu oyunun ekibi de bu sebepten beni direkt olarak kazanmıştı zaten. Sarp Apak, Öner Erkan, Defne Koldaş, Pelin Ermiş, Haki Biçici, Baran Güler, Kubilay Çamlıdağ, Gökçen Gökçebağ bu muhteşem oyunun kahramanları.
Kadroya ilk bakışımda Öner Erkan en çok dikkatimi çeken isim olmuştu. Sarp Apak ve Bartu Küçükçağlayan’ı izleyeceğim için de ayrı heyecanlanıyordum tabii ama bu sezon Çukur dizisinde oynadığı karakteri yüzünden oyununa gideceğim sıralarda kendisine pek sempatim olmamasından dolayı Öner Erkan’ı bambaşka bir gözle izleyecektim. İzleyenler çok iyi bilir, Çukur’un ilk on bölümünde falan Öner Erkan ‘Selim Koçovalı’ rolünde ailesine ihanet edip hayranlarının sinirini üzerine toplayan bir karakterdeydi. Kişi olarak kendisini sevsem de her hafta izlediğim o gıcık rolden komedi oyuncusu olarak sahnede karşıma geçince nasıl hissedeceğimi çok merak ediyordum. Sonuç olarak ba-yıl-dım! İzlediğimiz aynı adam fakat biri diğerini aratmayacak bir performansla karşımızdaydı. Zaten tiyatro böyle bir şey! Kimlerin aslından ‘oyuncu’ olduğunu canlı canlı izleyince o kadar iyi anlayabiliyoruz ki…
2018’in son oyunu Nisan ayının son haftalarında oynanacak. Muhteşem bir hikâyenin içinde kaybolup, gülüp eğlenip, bu harika isimlerin muazzam oyunculuklarını izlemek isterseniz önümüzdeki sezon için takipte kalarak biletlerini çıktığı gibi almanız gerekecek.
Mehmet Ergen‘in çevirip Lerzan Pamir‘in yönettiği ‘ Yoldan Çıkan Oyun ‘u kahkaha garantisiyle tavsiye ederim…
Son olarak ne diyorduk? ‘Tiyatro iyileştirir.’
Unutmadan, ilgili diğer yazılar için blogun SAHNE SANATLARI kategorisini mutlaka ziyaret edin.
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.