Yüksek Sosyete – Mutluluk Kerem’e Haram mı?

Kerem Özkan…  Geride bıraktığımız bölümler boyunca hiçbir zaman EN sevdiğim karakter olmadı, doğru. Gerçek olamayacak kadar ‘iyi’ geldi bana, o nedenle sözlerinin, davranışlarının gerisinde hep ‘hasetlik’ aradım. İçimizden biri ise mutlaka bir defosu olması gerekliydi bana göre. Üstelik Garipçe’ ye kaçış temelleri henüz yirmilerindeki bir adam için iyi kurgulanmamıştı, o nedenle sürekli mantığını sorguladım, tüm yazılarda mutlaka bir davranışını, bir sözünü eleştirdim.

Ama bu demek değil ki onun mutluluğunu istemem,  aksine çok isterim. Ne mercan renkli gözlerinin, geniş omuzlarının ne de nüfustaki adı ‘Kerem’ olduğu için (Adımdan dolayı torpilli ya <3… )

Cansu’yu ilk gördüğü andan itibaren gözlerinde oluşan pırıltının hiç sönmemesi için mutlu olmalı Kerem…

Ama sanki mutluluk Kerem’e haram, Cansu ile ilişkisi mehter yürüyüşü şeklinde ilerliyor: iki adım ileri, bir adım geri… Korkarım az kaldı, onun da sabır taşı yakında çatlayacak. Cansu’yu aynı gün içerisinde üç kere karşısına çıkaran kadere lanet edeceği günleri göreceğiz böyle giderse…

Kalpleri bir atmaya başladıktan sonra ilişkilerinin en romantik anları geceden sabaha birkaç saatlik Garipçe kaçamağı idi. O gecenin sabahından sonraki ‘mutlu’ anları ancak dakikalar sayılır, hızlıca göz atalım mı yaşananlara?

Kavuşamazlardı, Ece engeldi aşklarına… Ardından Mert’in kazası ile Ece gerçek duygularının farkına vardı da büyük(!) engel ortadan kalktı. Ece’nin “O köşe bucak kaçtığın Mert Bey’e gidip onun elini sımsıkı tutacaksın.”  sözleri ile cesaretlenen Cansu sayesinde beklediğimiz kucaklama geldi hastane bahçesinde. Tam kavuştular derken annesine yakalanmamak için Cansu ‘ilk randevu’ talebini ortaya attı, Kerem zaten mülayim âşık, elbette sevdiğinin isteklerini yerine getirecekti. Mert’in iyileşmesini beklediler beklemesine de ilk randevuları da sakin geçti sayılamaz, başlarına gelmeyen kalmadı: masa alev aldı, arabanın lastiği patladı… Yine de aynı gece tam ekran başında ilk yakınlaşma için sevinç çığlıkları atıyorduk ki, Kerem kimliğini itiraf etti. Büyü bozuldu. Cansu ilk şoku atlattıktan sonra sabah saatlerinde Kerem’in evinde aldığı soluğu. Aile saadeti yaşadıkları dakikalarda Mert kimlik değiştirme sırrının ortaya çıktığını öğrendi, neyse ki bu sorun fazla uzamadan bir gün gibi kısa sürede çözüldü. Artık Cansu’da gerçek kimliğini açıklayacak ve mutlu mesut yaşlanacaklar derken hoop çöpçatan krizi… O kriz de kazasız belasız atlatıldı. Sonunda lunapark gibi eğlenceli ortam ne hoş anılara yol açar, sırlar ortadan kalkar derken Can’ın kazası ve Cansu’nun kaçışı taa ki 72 saat sonra Can Koran’ı arama kurtarma çalışmaları sona erene kadar. Cansu’nun teselliyi Kerem’in kollarında araması ile ilişkileri adım adım yoluna giriyor dedik ama…

 

Cansu: “seninle olamam ben, bitti”

 

Fragmanı görünce delirenler olarak sizi bir adım öne alalım lütfen… Mutluluk Kerem’e haram mı dersiniz? Oysaki kendine küçük mutluluklar yaratabilen bir adam Kerem. Kocaman hedefleri yok, beş yıl sonraki hedefleri bile ne kadar ulaşılabilir. Ulaşılabilir derken hayalindeki kadını Cansu olarak düşündük ama yine fragmanı hatırlayanlar olarak sinirlerimizi yatıştırmak için içimizden 4’e kadar sayarak derin bir nefes alıyoruz, nefesimizi 3’e kadar sayarak içimizde tutuyor ve yine 4’e kadar sayarak geri veriyoruz…

Bir önceki yazının yorumlarında da yer aldı, aralarındaki yeni engel Kerem’in Cansu’nun kimliğini öğrenmesindeki tepkisinden öte olmalı.  Cansu Kerem’in  “Sana söz veriyorum, her neyse anlatamadığın o şeyler sana olan hislerimi değiştirmeyecek, dünya üzerindeki hiçbir şey şu an kalbimdekileri değiştiremez” sözlerini unutmuş olamaz değil mi? O halde ipuçları bizi Cansu’nun  ‘Bitti.’ demesinin nedeninin ‘Abimin geri gelmesi için kendi mutluluğumdan vazgeçerim’ duası olduğuna yönlendiriyor. Bu durumda Can hala hayatta ise sağlığı tam olarak yerinde olmamalı çünkü olsa bu kaçışa kesinlikle “Sevgili kardeşim, kafayı mı yedin?”  diye müdahale ederdi. O değil miydi kardeşinden “Kimsenin senin yaşadığın hayata karar vermesine izin vermeyeceksin.” sözünü alan kişi…

Madem en mutlu oldukları sahilde bir oyun oynamışlardı; Kerem’in Cansu ile de hikayesi de Kerem ile Aslı’daki gibi mi sonuçlanır dersiniz? Hani halk hikayesine göre sevgililer birbirlerine kavuşamazlar da ancak külleri kavuşur ya…

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

DEHA – Bu Savaşın Bir Kazanı Olacak mı?

Deha 9.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

11 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Rüya

Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine  PSİKOLOGROZA…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Beni Sen Tutuyorsun

Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Seni Sevdiğimi Gizlemiyorum

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Korkma, Korkarsan Kaybedersin

Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine  PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

7 gün Önce

DEHA – Bu Dünya Gücü Gücüne Yetenlerin Dünyası

Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce