Hayır, lütfen ısrar etmeyin. Yüzyüze ilk bölüme dair bu yazıda mantık hataları ve Sinem Kobal’ın donuk oyunculuğunun projeye negatif etkisi yer almayacak. Çünkü bu yazının umut dolu bir enerjisi olacak ^^ Reytingler bile belli olmadan ekran karşısındayım, kalbim gibi bembeyaz bir sayfa açık önümde, başlıyorum…
Geriye saran başlangıçları seviyorum galiba. Bankaya dalan mavi minibüs bir anda koltuktan zıplattı. Hele ki Mr.Mercedes’i yeni bitirmiş bir izleyici olarak (izlemeyenlere tavsiye ederim) devamı nasıl olacak merakı uyandırdı. Ah bilseydiiim… (Hop, dur! Mantık hatalarına yer yok! Yoksa en basitinden çatışma sırasında arkada günlük olağan rutinini sürdüren halktan bahis açılır ki bu hiç hoş olmaz^^)
Jenerik güzel, müziklerde Toygar Işıklı’ya emanetmiş süper. Yönetmenimiz Osman Taşçı. Proje Ethem Özışık kalemiyle maça zaten önde başlıyor, hikaye de enteresan…
Uzaklarda görünen bizim Seliha mı? (Yada Zeliha, Seniha ^^) Ta kendisi. İlk karşılaşma. Mezarlık ve menekşe? Yerinde bir uyarı, gerçi ilerleyen sahnelerde bu bilginin kaynağını da öğrendik. Bizim Cihangir çiçekçi çıktı yahu…
“İçinde ölüm varsa acı da vardır, acı varsa her hikaye uzun sürer” Bana böyle repliklerle gelin…
Cino ve mahallesi… Rengarenk… Her telden…
Cino ve sadece iş(!) arkadaşı değil can yoldaşları… Rengarenk… Her telden…
Gece kulübü sahnesini direk atlıyorum, çünkü bahis açılırsa Sinem Kobal’ın muhteşem(!) performansına da değinmek gerekecek. Bakınız ilk paragraf!
Ama sahnenin bitiminde 5 kafadarın 3.köprü yolunda buluşmalarını pek sevdim ^^
Birkan Sokullu sinirli karakteri canlandırmak için var. Net! Babasının hikayesini öğrendiği andan itibaren mükemmel (dikkat, ünlemsiz ^^) bir performans sergiledi. Cihangir’i pek güzel giymiş, karakterin içselliğini, duygu geçişlerini ekrana yansıtabilmiş. Kendisini zaten severim, daha bi’ sevdim <3
Biraz da detay; Bölüm içine yerleştirilen ‘şişt’ leri sevmeyenlerden misiniz? Ben sevdim <3 Dozu biraz azaltılabilir o ayrı ^^ Dozu azaltılması gerek bir de ‘lan’ var ki, yazanın, canlandıranın aklının bir köşesinde dursun, sayıca fazlalığı doğallıktan uzaklaştırıyor.
Ayrıca bölüm biraz uzun olmamış mı? Kesiverseydiniz cenaze sahnelerinde diye aklımdan geçmedi değil. Bırakın 2.bölümde veda etseydik Ali ve Mustafa’ya. Bırakın dükkanı nasıl bildiğini anlamadığım bir şekilde bir kez daha karşılaşsaydı Seliha ile Cino ve bu ziyarette yine nasıl kaçan hırsızın düşürdüğünü bildiğini anlamadığım o iplik bilekliğin peşine düşseydi.
Her şeye – hatta hayatının rolünü bulduğuna inandığım Birkan Sokullu’ya, rağmen bölümün yıldızı olan Tatar performansıyla Özgür Emre Yıldırım’a <3
Ethem Özışık’ın hikayeye kattığı derinliğe, her karakterin içini doldurulup genelin haricinde iç çatışma yaratılmasına <3
Osman Taşçı’nın hikaye için yarattığı dünyaya <3
İlk bölümden mevta olan konuk oyuncularımız Ahmet Rıfat Şungar ve Serkan Şenalp’e <3
Ve bölümün tüm emekçilerine <3 <3 <3
Yolu açık olsun… Ben haftaya Perşembe bir aksilik olmazsa bu hafta olduğu gibi yine ekran başındayım. Ya siz?
Yalı Çapkını 83. bölümdeki en önemli sahnelerden biri Ferit'in rüyası idi. Bu sahne üzerine PSİKOLOGROZA…
Yalı Çapkını'na dair analizlerini pek sevdiğimiz Özge (OZZY)'nin yazılarını siz de özlemiştiniz değil mi? 83.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine bir diğer yazı da śeviyoletta 'nın kaleminden taptaze bir analiz.…
Yalı Çapkını 83. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.
Deha 8.bölüm yorumu Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.
Yalı Çapkını 82. bölüm üzerine PSİKOLOGROZA kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.